Kelimeler arşivi içinde; sonunda "dedik" olan, toplam 1 adet kelime bulunmaktadır. Sonu dedik ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında dedik olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde dedik olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
DEDİK
DEDİK
Kütahya kenti, Köprüören nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
Bu bölümde tanımı içerisinde DEDİK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
KOVCU
Dedikoducu.
DİLLEK
Dedikoducu.
DEDİKODUCULUK
Dedikoducu olma durumu, kovculuk, gıybetçilik, dilleklik.
AİDAT
Dernek, kuruluş, kulüp üyelerinin belli sürelerde, belli miktarlarda ödedikleri para, ödenti. Bir hizmet karşılığı sürekli ve düzenli ödenen para. Kesenek.
DİLLENDİRMEK
Biri hakkında dedikodu yapılmasına sebep olmak. Bir şeyi söz ile ifade etmek, söylemek.
KOVLAMAK
Dedikodu etmek.
KILÜKAL
Dedikodu, söylenti.
GIYBETÇİ
Dedikoducu.
DİLLENMEK
Çocuk konuşmaya başlamak. Onaylanmayan bazı davranışlar yüzünden hakkında dedikodu yapılmak, dile düşmek. Konuşma yeteneği olmayan varlık konuşmak, dile gelmek.
DECCAL
Yalancı, fesat, dedikoducu (kimse). Dinî inanışlara göre kıyamete yakın bir zamanda ortaya çıkacak olan yalancı ve kötü yaradılışlı kimse.
DEDİKODUCU
Çok dedikodu yapan, kovcu, gıybetçi, dillek.
KOV
Dedikodu. Sivrisinek vb. hayvanların ısırmasından korunmak için vücuda sürülen özel sıvı.
KOVCULUK
Dedikoduculuk.
GIYBET
Dedikodu.
DİLLİ
Dili olan. Dedikoducu, ileri geri konuşan. Konuşkan, sürekli ve tatlı konuşan, cerbezeli.
KURMAK
Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek. Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek. Yapmak, inşa etmek. Ortaklık sağlamak. Bir araya getirmek, toplamak. Hazırlamak. Düşünmek. Yapmak, oluşturmak. Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek. Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek. Aklına koymak. Zihinde büyütmek. Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek. Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak. Sağlamak, oluşturmak.
LAF
Söz, lakırtı. Konu, mevzu, bahis. Konuşma. Dedikodu. "Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok" anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz. Sonuçsuz, yararı olmayan söz.
LAFÇI
Geveze. İyi, etkili konuşan. Söz götürüp getiren, dedikoducu.
LAKIRTI
Söz, laf. Boş söz, dedikodu, laf.
BEDEL
Değer, fiyat, kıymet. Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para. Bir ücret karşılığında çalışan kimse. Eşit, denk. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık. Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse.