Kelimeler arşivi içinde; sonunda "cığ" olan, toplam 8 adet kelime bulunmaktadır. Sonu cığ ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında cığ olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde cığ olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
CIĞACIĞ, KARICIĞ
CIĞCIĞ, GANCIĞ, MUNCIĞ
ACCIĞ
ACIĞ
CIĞ
CIĞ
Dokuma tezgâhında kullanılan yassı tahta veya saçdan makara. Genç, küçük ağaç dalları. Kendir ve haşhaş sapı. Ağaca yapılan kalem aşısının uç kısmı. Kuzular için tahtadan yapılmış küçük ağıl. Ahırların üst döşemesi. Sınır. Pişmemiş. Kar üzerindeki ayak izi. Sürü, katar: Serçenin cığı olmaz. Kanı kaynama, sevme. Çığ. Donup buz haline gelmiş kar. Nemli havadan meydana gelen su damlacığı. Gelinlerin ve genç kızların düğünlerde başlarına süs olarak taktıkları parlak renkli tel veya tüy.
CIĞCIĞ
Güneşin dikey gelen ışınları hakkında kullanılır: Bayram yerinde cığcığ güneşin altında beynim kaynadı. Parlak. Boğaza sarılan tülbent. Çene bağı. Tavuk sesi.
CIĞACIĞ
Bağırtı.
KARICIĞ
10 şubatta başlayan, yedi gün süren soğuk.
GANCIĞ
Dişi.
ACIĞ
Öç, intikam, kin, garaz. İnat, zıddiyet, nisbet. Keder, kahır. Azık, yol yiyeceği.
MUNCIĞ
Boncuk.
ACCIĞ
Öç, intikam, kin, garaz.
Bu bölümde tanımı içerisinde CIĞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DÖLLEMEK
Erkek gamet bir yumurtacıktaki dişi gametle kaynaşmayı sağlayarak yumurtacığı tam bir hücre durumuna getirmek, ilkah etmek.
ATCIĞAZ
Atlı karınca: Bayram yerinde atcığazlar kuruldu.
ABACIK
Anne: Abacığımın çekmediği kalmadı.
ANTER
Tepsi. İşe yaramaz, kıymetsiz şey. Bitkilerde erkek organın başçığı, çiçek tozu keseleri, polenlerin oluştuğu bölüm. Bitkilerde erkek organın başcığı, çiçek tozu keseleri, polenlerin oluştuğu bölüm.
BABAKOLİ
Babacığım.
JARGON
Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığı.
DÖLLENME
Erkek gametle dişi gametin kaynaşmasıyla yumurtacığın oğulcuk durumuna gelmesi, aşılanma, ilkah. Tozlaşma.
KAPICIK
Yumurtacığın tepesinde bulunan ve yumurtacık zarlarının iyice bitişmemesinden oluşan ağız.
KABARCIKLI
Kabarcığı olan.
ATARDAMAR
Kalbin sağ karıncığından akciğerlere, sol karıncığından vücudun diğer bölümlerine kan taşıyan damar, şiryan, arter.
ASİDOFİL
Asit seven, asit boyalara karşı bir çekimi olan, asit ortamlarda yetişebilen. Eozinofil. Asit seven, içindeki granülleri asidik doku boyalarıyla boyanan yapı veya hücreler. Stoplazmasında çok fazla granül bulunduran ve genellikle iki loplu çekirdeğe sahip olan, eozinle kolayca boyanan, bazı patolojik durumlarda sayıları artan ve damar dışına çıkabilen beyaz kan hücresi tipi, eozinofil, oksifil. Asit boyalarla kolaylıkla boyanabilen hücre, doku, mikroorganizma veya histolojik yapı. Asit ortamlarda iyi derecede üretebilebilen mikroorganizma. Ön hipofiz bezi lobundaki veya pankreas adacığındaki alfa hücresi. Asidofilik. Asit seven; asit boyalara karşı bir çekimi olan; asit ortamlarda yetişebilen.
AYGIRCIK
Araba yastığının oturduğu ağaç tabla: Bugün odundan gelirken arabanın aygırcığını kırdım. Araba yastığının oturduğu ağaç bölüm.
ALACIĞI
Bütünü, hepsi: Mahkemede alacığı da doğru söyledi. Toptan, hepsi.
DİL
Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı. Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası. Sorguya çekilmek için yakalanan tutsak. Gönül, yürek. Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili. Kıstak. Belli mesleklere özgü dil. Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak. Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimi. Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı. Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleri. Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlek. Düşmanın durumunu öğrenmek için sorguya çekilmek amacıyla ele geçirilen tutsak. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban. Anahtar.
KÖÇEKÇE
Çoğu karcığar veya ağırlama makamında, kıvrak ve şen oyun havası.
HABBE
Tahıl tanesi, evin. Su kabarcığı. Orta oyunundaki tiplerin "yemek yeme" anlamında kullandığı söz.
KUŞEKMEĞİ
Turpgillerden, çorak yerlerde yetişen, beyaz veya mor çiçekli, eskiden hekimlikte kullanılmış olan otçul bir bitki, çobandağarcığı (Thlaspi).
OĞULCUK
Oğlanlara sevgiyle yaklaşıldığını belirten bir söz. Bitki tohumlarında bir kökçük ile bir filizcikten oluşan ana bölüm. Döllenmiş yumurtacığın gelişmeye başladığı andan dölüt olmasına kadar geçen süredeki adı, rüşeym, embriyo.
SİVİLCE
İçinde irin bulunan küçük deri kabarcığı, en küçük çıban.
ABACIH
Anne: Abacığımın çekmediği kalmadı.