Kelimeler arşivi içinde; sonunda "culuğ" olan, toplam 1 adet kelime bulunmaktadır. Sonu culuğ ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında culuğ olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde culuğ olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
CULUĞ
CULUĞ
Hindi.
Bu bölümde tanımı içerisinde CULUĞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DUYGUCULUK
Yazında duygunun ya da duyarlığın önderliğini benimsemiş görünme. Ör:J.J. Rousseau' nun duyguculuğu.
GÜÇSINAV
Suçluyu bulmak amacıyla sanıkları ateşe atmak, dağlamak, suya daldırmak, zehirlemek, birbirleriyle döğüştürmek, yaban hayvanlarının arasına bırakmak, yanıtlanması güç sorular sormak ve daha birçok deneylerden geçirerek yapılan geleneksel ve evrensel yargılama türü. (Bu yargılamalar sırasında, Tanrısal güçlerin koruyuculuğu altında bulunduklarına inanılan suçsuzların acı çekmemelerine ve dokuncayla karşılaşmamalarına karşın suçlular acının en büyüğünü duydukları gibi, çoğu kez sakat kalmakta ya da yaşamlarını yitirmektedirler.) bk. bakı. karşılığı kutbakı, büyü, simge.
HIFZULLAH
Merhamet eden, acıyan Allah'ın koruyuculuğu.
YOLCU
Yolculuğa çıkmış kimse. İşten çıkarılması beklenen kimse. İyileşmesi umutsuz hasta. Yolculuğa çıkmaya hazırlanan kimse. Doğması beklenen çocuk.
ÇEVRİNTİCİLİK
Yirminci yüzyılın başlarında İngiliz yazarı Wyndham Lewis tarafından kurulmuş bir edebiyat çığırıdır. Sanatın öbür kollarında da uygulanan ve somculuğun (cubisme'in) etkisi altında bulunan bu çığır makine uygarlığını konu edinerek hayatı sürekli bir değişiklik, telaş ve heyecan içinde anlatır. XX. yüzyılda, makine uygarlığının ve ve kübizm akımının etkisinde İngiliz yazarı Wyndham Lewis ile başlatılan, yaşamayı sürekli telaş ve değişimleriyle anlatmaya çalışan bir akım.
GÖÇEK
Tarlanın kenar ya da köşe kısmı. Köy delikanlı ve kızlarının düğünlerde oynadıkları bir çeşit oyun. Deve yavrusu. Ekinin çimlenmesi. Devecilerin gece yolculuğu. Sabaha karşı doğan, yolculara hareket zamanını bildiren parlak yıldız. Göçülen yer. Kayan arazi: Bu göçek yere ev yapılmaz.
ÖLÜM
Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, ebedî uyku, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat. İdam cezası. Ölme biçimi. Ölmesi istenen canlı için kullanılan bir söz. Sona erme, yok olma, ortadan kalkma.
KELOĞLAN
Bir ailenin koruyuculuğuna veya bir yere çıraklığa alınan öksüz çocuk. Saf göründüğü hâlde zekâsı ve yiğitliğiyle amacına eren, saçsız bir masal kahramanı. Hindi.
AVARYA
Bir deniz yolculuğunda geminin veya yükünün gördüğü zarar. Çeşitli sebeplerle dayanıklılığını ve esnekliğini kaybetmiş yapağı ve yün.
BELİRTİM
Kamulaştırılması kararlaştırılan toprakların başka amaçlarla kullanılmasını, vurgunculuğa konu yapılmasını önlemek ve genel olarak taşınmazlar üzerinde başkalarının olan hakları belirtmek amacıyla, bu durumun, tapu kütüğüne işlenmesi. Bir nesnenin ölçüsü, niteliği, yeri ve benzeri gibi belirtici özelliklerinin ortaya çıkarılarak belirgin kılınması. Bir soru ya da görüşme çizinliğinde yer alan soruyu yanıtlamak üzere saptanmış yanıt seçeneklerinden biri ya da birkaçına x ya (...) biçiminde belirteçler koyularak yapılan bildirim.
MAOCU
Maoculuğu benimsemiş veya Maoculuk yanlısı olan.
HIFZIRRAHMAN
Merhamet eden, acıyan Allah'ın koruyuculuğu.
YETİŞTİRME
Yetiştirmek işi. Birinin koruyuculuğunda yetişen kimse.
TELEFONCULUK
Telefon kuruculuğu veya onarıcılığı. Telefon santrali memurluğu.
PULCULUK
Pul satma işi. Pul derleyiciliği veya derleyenlere satma işi, pul koleksiyonculuğu, filateli.
ÇOKTANRICILIK
Türlü biçimlerde tasarımlanan ve türlü işlevleri olan birden çok tanrıya inanma; bu inanma çevresinde toplanan kutsal törenler, tapınmalar ve işlemler. İlkel İnsanların açıklayamadıkları ve karşısında yenik düştükleri her doğa gücünü tanrılaştırıp onun koruyuculuğunu elde etmeğe çalışmaları.
HALİFE
Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse. Çok iyi yetişmiş, eğitilmiş kimse. Osmanlı padişahlarının kullandıkları unvanlardan biri. Hükümdar. Babıali kalemlerinde kâtip.
PASPARTU
Sergilenmek üzere hazırlanan fotoğraf veya tablonun kenarlarında fon kâğıdı ile oluşturulan, çerçeve ile konu arasındaki boşluk. Gidiş yönü, yol ve yolculuğun yapılacağı mevki hakkında bilgileri kapsayan, özellikle seyahat acenteleri tarafından verilen tren bileti.
GOŞİZM
Solculuğun aşırı biçimi.
SOSYALİSTİK
Toplumculukla ilgili, toplumculuğa ait. Toplumculuk yanlısı.