Sonu TAMAM ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "tamam" olan, toplam 4 adet kelime bulunmaktadır. Sonu tamam ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında tamam olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde tamam olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

TAMAM

Bütün, tüm. Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenen bir söz. Evet. Eksiksiz. Tamamlanmış, bitmiş. Yanlış ve yalan olmayan, doğru.

TASTAMAM

Çok uygun, tıpatıp. Bütünüyle, tamamıyla.

TASİTAMAM

Gösteriş: Bu kız sade tasitamamdır.

NATAMAM

Eksik, tamamlanmamış, bitmemiş.

  -   -   -  

Anlamında TAMAM bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde TAMAM geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AMPÜTASYON

Kol, bacak, kulak gibi organların tedavi amacıyla kısmen veya tamamen kesilip çıkartılması. Herhangi bir bütünden bir parça kesme veya koparma.

BÜTÜNLÜK

Bütün olma durumu, tamamiyet.

ATIK

Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık işlenemez veya çevre için zarar oluşturan her türlü madde. Atılmış, atılan. Üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarda ortaya çıkan ve kullanıcının artık işine yaramayan maddelerin tamamı.

BİTİRMEK

Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak. Onulmaz duruma getirmek, mahvetmek. Güçsüz düşürmek, bitkin duruma getirmek, yormak.

BİJUTERİ

Kuyumcunun yaptığı değerli takıların tamamı. Değerli olmayan maden veya taşlardan yapılmış takı, süs eşyası.

BÜTÜNLENMEK

Bütünleme işine konu olmak, ikmal edilmek, tamamlanmak.

BÜTÜNLEME

Tamamlama, tam duruma getirme, ikmal. Bütünleme sınavı.

BAĞIMLAŞMAK

Bir şeye veya bir kimseye tamamen bağımlı olmak.

BAĞLAMAK

Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak. Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak. Düğümlemek. Uyulması zorunlu olmak. Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek. Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak. Anlaşma yapmak. Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak. Gönlünü kazanmak. Geçişi engellemek. Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek. Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek. Yaraya ilaç koyup bezle sarmak. Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak. Denk yapmak, paket yapmak.

BOMBOŞ

Büsbütün, tamamen boş.

AYRIM

Ayırma işi, tefrik. Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, fark. Bir veya daha çok sahne içinde geliştirilip olayın tamamlanmış bir parçasını veren film bölüğü. Cinsleri ve türleri birbirinden ayıran ana karakter, fark. Alt bölüm. Ayrılma noktası.

BİLEŞİM

Bileşme işi. İki veya daha çok öge bir araya gelerek yeni bir öge oluşturma, terkip. Bileşme sonucu oluşan cisim. Bir maddenin hangi kimyasal türlerden oluştuğunu belirleyen verilerin tamamı.

BÜSBÜTÜN

İyiden iyiye, iyice, tamamen, tamamıyla, temelli.

ARMONİZE

Tamamlayıcı sesler eklenmiş (müzik parçası).

ÇİFT

Birbirini tamamlayan iki tekten oluşan (nesneler). Bir erkek ve bir dişiden oluşan iki eş. Toprağı sürmek için birlikte koşulan iki hayvan. Küçük maşa ya da cımbız.

BÜTÜNLETMEK

Bütün durumuna getirmek, tamamlatmak.

BÜTÜNLEMEK

Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak. Ufak, bozuk paraları büyük para durumuna getirmek.

DAĞILIM

Dağılarak birbirinden ayrılma. Birleşiminde kütle içinde tamamen eşit olarak dağılmış gerçek veya koloidal eriyik biçiminde başka bir madde bulunan katı, sıvı veya gaz durumundaki bütün cisimler. Bir toplumda, bir kümede incelenen bir veya birçok özelliğin zamana, yere, seçilen herhangi bir değişkene göre hesaplanan sayısal ve oransal dağılışı. Bir ses biriminin, anlam biriminin değişik kullanım veya bağlamlardaki çevrelerinin tümü. Mal üretiminde, katkıda bulunanlara, üretilen mallardan herhangi bir ölçüde verilmesi, dağıtılması. Paylaşım.

BOĞMAK

Boğum yeri. Bir durumu başka bir durum yaratarak örtmeye çalışmak. Tamamıyla kaplamak, sarmak. Peş peşe yapmak, bir kimseyi bir şeyin fazlasına eriştirmek veya uğratmak. Silik bir duruma getirmek, bastırmak. Motorlu taşıtlarda fazla yakıt, motoru çalışmaz duruma getirmek. Gelişmesine engel olmak. Bunaltmak. Renkler uygun düşmemek. El, ip vb. ile bir şeyi çepeçevre sıkmak. Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek.

ÇIRILÇIPLAK

Tamamen çıplak, çırçıplak, anadan doğma, anadan üryan. Çok açık bir biçimde. Bitki örtüsü bulunmayan.