Sonu KISMET ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "kısmet" olan, toplam 1 adet kelime bulunmaktadır. Sonu kısmet ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında kısmet olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde kısmet olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

KISMET

Tanrı'nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip. Talih, kader, şans. "Şimdiden belli değil, ya olur ya olmaz" anlamlarında bir seslenme sözü. Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu. Evlenme talihi.

  -   -   -  

Anlamında KISMET bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde KISMET geçen kelimeler listesi verilmiştir.

GISMAT

Kısmet.

BÖLÜŞÜK

Bölünme yeri. Kısmet. Verese.

İNDÜRMEK

Kısmet vermek, rızık göndermek. Alçaltmak, küçültmek.

TALEH

Kısmet, talih// taleh kuşi: talih kuşu.

FAL

Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı.

NASİPSİZ

Nasibi olmayan, kısmetsiz. İstediğine ulaşamayan.

KISMETSİZ

Kısmeti iyi olmayan.

KISMETLİ

Kısmeti iyi olan, talihli.

MAHDÜVER

Hıdrellez gecesi hazırlanan ve sabah çekilen kısmet oyunu.

KISMETSİZLİK

Kısmetsiz olma durumu.

AZLU

Nasibi, kısmeti az.

ÜLÜ

Düğünde gönderilen çerez, armağan. Çocuklara verilen küçük armağan. Sadaka. Armağan. Pay, kısmet: Ülüsünü göğden bekleyenin ölüsünü toprak yer. Yoksul komşuya gönderilen yemek. ölü evine gönderilen akşam yemeği. Yiyecek. 1. Kurban etinden verilen sadaka. Şaşma ünlemi: Bizim davar kiremitliğe çıkmış, ülü! Nasıl çıktı ki?. Elenmiş bulgurun incesi. Komşuların birbirine gönderdiği yemek. Ölü. Hisse, pay, kısmet, kısım, bölük.

KEPESİZ

Kısmetsiz, uğursuz.

NASİBE

Pay, hisse. Allah'ın kısmet ettiği şey. Yollara nişan için dikilen tas.

GISMET

Arapça kökenli gısmet: kısmet.

EĞE

Göğüs kafesini oluşturan, arkadan omurgaya, önden de göğüs kemiğine eklenen uzun, yassı ve eğri kemiklerden her biri, kaburga. Maden, tahta vb.nin pürüzlerini düzeltmek için kullanılan, üzeri pürtüklü, sert, ensiz, çelik araç. Şaşma bildirir ünlem. Büyük kardeş, ağabey. Hey, ulan anlamında seslenme ünlemi: Ege, beni dinle. Kadınların yalnız başlarını yıkamaları. Çakı, bıçak ve benzerleri eşyaların ağızlarını keskinletmek için kullanılan bir araç. Kuka ipliğinden boncuk ve pul ile örülen oya. Motor ve kayık içinde bulunan bölme tahtaları. Kısmet, nasip, pay. Sahip, koruyucu. Kayığın kaburgasını teşkil eden ağaçlardan her biri. Kağnıda kanatları bağlayan tahtalar. (Yenikent Aksaray Niğde). Kayığın iç iskeletini oluşturan ağaçlar. (Gençali Senirkent Isparta). (Eş anlamlısı: kaburga), Çift ve kıvrık bir seri kemik ya da kısmen kıkırdaklı çubuklar olup sırt taraftan omurgaya, karın taraftan bir kısmı göğüs kemiğine hareket edebilecek biçimde eklemli bulunur. Kazanda pişirilmiş kaburga yemeği.

NASİP

Birinin payına düşen şey. Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey. Kısmet, talih, baht. Günlük kazanç. Pay, hisse. Allah'ın kısmet ettiği şey.

NASİPLİ

Nasibi olan, kısmetli. Her istediğine kolayca ulaşan.

TALİA

Talih, şans, kısmet.

KAPI

Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı. Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri. Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat. Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân. Ev gezmesi için gidilen yer. Devlet dairesi. Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer. Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı Genel Ağ sayfası, portal. Gidere yol açan gereksinim.