Kelimeler arşivi içinde; başında "kazık" olan, toplam 17 adet kelime bulunmaktadır. kazık ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu kazık ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde kazık olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
KAZIKLIBUCAK
KAZIKLIKAYA, KAZIKLANMAK
KAZIKÇILIK, KAZIKLAYIŞ, KAZIKLARIM, KAZIKLAMAK, KAZIKLANMA
KAZIKTEPE, KAZIKOĞLU, KAZIKLAMA, KAZIKKAYA, KAZIKAZAN, KAZIKAYAK
KAZIKLI, KAZIKÇI
KAZIK
KAZIK
Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç. İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş. Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça. Direk, sopa. Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası. Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun. Çok zor (soru, sınav vb.). Aldatma.
KAZIKLANMA
Kazıklanmak işi.
KAZIKKAYA
Kars ili, Karakurt bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
KAZIKLANMAK
Bir malı değerinden çok pahalıya almak, alışverişte aldatılmak. Kazığa oturtulmak.
KAZIKLI
Kazığı olan, kazıkla desteklenmiş olan.
KAZIKLAMAK
Bir tarla veya arsanın sınırını belirtmek için kazık çakmak. Kazık cezasına çarptırmak. Bir malı, bir kimseye değerinden çok pahalıya satmak, alışverişte aldatmak.
KAZIKÇILIK
Kazıkçı olma durumu.
KAZIKLIBUCAK
Muğla ili, Milâs belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
KAZIKLIKAYA
Çorum ilinde, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.
KAZIKLAMA
Kazıklamak işi.
KAZIKLARIM
Hoş geldiniz.
KAZIKLAYIŞ
Kazıklama işi.
KAZIKTEPE
Diyarbakır şehrinde, Çınar ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
KAZIKAYAK
Çok dolaşan, yorulmak bilmeyen kişi.
KAZIKOĞLU
Düzce ili, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
KAZIKAZAN
Kart kazındığında aynı tutardan üçünü bir arada bulma esasına dayalı bir tür talih oyunu. Kart kazındığında üzerinde yazılı olan ödülü kazanmaya dayalı bir tür talih oyunu.
Bu bölümde tanımı içerisinde KAZIK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKLABACI
Kızağa ot yükleneceği zaman, ön kısmına konulan 1-1,5 metre yüksekliğindeki kazık, sırık.
SİKKE
Madenî para. Mevlevi dervişlerinin giydikleri yüksek ve tepesi düz keçe külah. Madenî paralara vurulan damga. Hayvanları bağlamak için yere çakılan demir veya ağaç kazık.
GEÇİRMEK
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak. Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak. Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak. Zaman harcamak. Giymek, giyinmek. Birine kötü söz söylemek. Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak. Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek. Alışverişte aldatmak, kötü mal satmak, kazıklamak. Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak. Herhangi bir durumu yaşamış olmak. Tespit etmek, yazmak, kaydetmek. Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek. Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek. Etmek, yapmak. Hastalık bulaştırmak. Vurmak.
GÖLGELİK
Gölge altında bulunan yer. Kazıkların ve belli kalınlıktaki dikmelerin üzerine bindirilmiş bir tür demir veya ahşap çardak, sayeban, pergola.
APLİKASYON
Uygulama. Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçası veya bir dantel dikilerek yapılmış olan süs. Eldeki haritaya göre arazi üzerinde bir parseli kazıklarla belirtme.
ŞAHMERDAN
Vurucu ağırlığın, mekanik olarak yükselmesi ve düşmesi sonucu dövme işlemi yapan makine. Çok ağır bir çeşit tokmak veya çekiç. Bir yapının temel kazıklarını çakmakta kullanılan bir çeşit araç.
OYMAK
Aşiret. Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak. Bıçaklayarak yaralamak. Kazıklamak. Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolu'nun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri. İzcilikte küçük birlik. Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek.
KOTRA
Çoğunlukla bir direkli, randası olan, ince gövdeli yelkenli. Irmak ve göl ağızlarında kurulan ve ince kazıklarla kamışlardan yapılma dalyan.
SÖVEN
Büyük sopa. Çit yapmakta kullanılan büyük kazık.
ÇAKMAK
Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası. Vurarak sokup yerleştirmek. Anlamak, bilmek. Tabanca veya tüfeklerde bulunan tetik düzeni. Sınavda başarısız olmak. Vurmak. Çelik, taş, cam, plastik vb. maddeden yapılmış gaz veya benzinle dolu tutuşturma aleti. İçki içmek. Saplamak. Parıldamak, ışık vermek. Sezinlemek, anlamak, farkına varmak. Kazık çakıp hayvan bağlamak. Kuruduğunda kalın kabuk bağlayan kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı. Bir şeyi başka bir şeye sürtmek, vurmak veya çarpmak. Çivi ile tutturmak. Kabul etmeyeceği bir şeyi kurnazlıkla kabul etmesini sağlamak.
KAKALAMAK
Kakmak. Alışverişte aldatmak, kötü mal satmak, kazıklamak. Sürekli çekiştirmek, itmek, kakıp durmak. Kaka yapmak.
DİKEÇ
Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir. Kazık, sırık, ağaç çubuk.
DALYAN
Deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri.
OYULMAK
Oyma işi yapılmak. Kazıklanmak.
TETANOS
İnsan ve hayvan vücuduna açık yaralardan giren, genellikle toprakta, gübrede yaşayan bir basilin yol açtığı, kasların sürekli ağrılı kasılmasıyla kendini gösteren ateşli ve tehlikeli bir hastalık, kazıklı humma.
BALYOZ
Taş kırma, kazık çakma, duvar yıkma vb. işlerde kullanılan, çok iri, ağır çekiç, varyos.
GİNSENG
Çin, Japonya, Kore vb. Uzak Doğu ülkelerinde yetişen, geleneksel tedavilerde kullanılan, kazık köklü, otsu ve çok yıllık bir bitki (Panax ginseng).
BARANA
Fasulye sırığı ve üzüm çubuklarını dayamaya yarayan çatal ağaç, kazık. İnce döşeme. Demir tırmık. Baklava biçimi mayın. Deve hamudunun ön ve arka kısmı (semercilikte). Lop yumurtanın üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek yapılan bir yemek. Salata, ot yemeği. Ispanak, semizotu gibi sebzelerin pirinçle pişirilen yemeği. Kuru üzüm, nohut ve boyun eti ile yapılan yemek (kuru üzüm üzerine ayva da konulur). Grup, takım, kafile, kalabalık, göç, küçük kervan, aile fertleri. Toplantı, parti, fırka, dernek. Bahçe duvarı, çit, avlu duvarları üzerine konulan çalı çırpı, harçsız yapılan duvar, tarla sınırı, tarlaların alt yanına çekilen taş set, siper. Topluluk. Büyük demir tırmık.
AYARKAZIĞI
Culfa adı verilen dokuma tezgâhında, üst ok'u istenilen düzeyde durdurmak amacıyla kullanılan ağaç kazık. (Ağıl Eğridir Isparta).
ÇAKILI
Çivi, kazık vb. bir şeyle tutturulmuş. Çakılmış, bir şeye bağlı. Yeri değişmez, sabit.