Sonu HAVAL ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "haval" olan, toplam 1 adet kelime bulunmaktadır. Sonu haval ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında haval olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde haval olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

HAVAL

Yemenileri kalıba çekmek, düzeltmek için kullanılan bir çeşit ağaç araç.

  -   -   -  

Anlamında HAVAL bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde HAVAL geçen kelimeler listesi verilmiştir.

IZGARA

Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılmış olan parmaklık veya kafes biçiminde araç. Bu araç üstünde pişmiş. Et, balık, köfte vb. yiyecekleri pişirmekte kullanılan araç, gril. Futbol ayakkabısının altında bulunan iri başlı kabara. Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan kafesli veya parmaklıklı demir.

GÜZLEK

Güz yağmuru. Havaların soğuması üzerine yaylalardan dönen hayvanların otlatılması ve bir süre barındırılması için ayrılmış, dağ eteklerinde bulunan mera. Güz mevsiminin geçirildiği yer.

HAVALANMA

Havalanmak işi.

GÖÇERMEK

Bir kimseden diğer kimseye geçirmek, havale etmek, devretmek. Bitkileri yerinden, çıkarıp başka yere dikmek, değiştirmek, göçürmek.

FATURALAMAK

Bir malın faturasını düzenlemek. Bir suçu birinin üzerine yüklemek. Ödemeyi bir kuruluşa ve kişiye havale etmek. Bir görevi birine yerine getirmesi için vermek.

HAVALELİ

Havalesi olan. Gereğinden çok yüksek, yıkılacak gibi olan.

FAN

Havalandırma aracı, pervane, pervane kanadı, vantilatör. Sıcak veya soğuk havayı dengeli olarak savuran araç.

HAVALENAME

Havale.

HAVALANDIRILMAK

Havalandırma işi yapılmak.

FIRILDAK

Rüzgârla dönen, çember biçiminde çocuk oyuncağı. Havalandırmak amacıyla oda veya mutfak pencerelerine takılan kanatlı araç. Ocak veya soba borusunun iyi çekmesini sağlamak için tepesine takılan ve rüzgârın gittiği yöne dönebilecek biçimde yapılmış olan şapka. Düşüncesini sürekli değiştiren, sözünden dönen (kimse). Dolap, düzen, hile.

DUMAN

Bir maddenin yanması ile çıkan ve içinde katı zerrelerle buğu bulunan değişik renklerde gaz. Kötü, yaman. Havalanan tozların veya sisin oluşturduğu bulanıklık. Esrar.

ABRAMAK

Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek. Başarmak, bir işi becermek.

KURYE

Genellikle elçilik postasını yerine ulaştırmakla görevli kimse. Posta, kargo, mektup vb. gönderileri alıcıya ulaştıran kimse. Düzenli olarak ticari bir hizmet gören taşıt. Uçakla gönderilen mektup, koli veya havale.

HAVALE

Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme. Genellikle çocuklarda görülen, ateşli veya ateşsiz olan çırpınma nöbetleri. Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar. Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para. Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename. Yüksek ve büyük bir görünüşü olma.

FAÇALI

Havalı, gösterişli.

KIRAĞI

Su buğusunun soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince tabaka.

BORALI

Yağmurlu, sert rüzgârlı ve soğuk havalı.

HAVALANDIRMAK

Kapalı bir yerin pencere ve kapılarını açarak havalanmasını sağlamak. Havaya kaldırmak.

KALKMAK

Gitmek üzere yerinden ayrılmak. Güncelliğini yitirmek. Başka yere gitmek, taşınmak. Girişmek, başlamak, davranmak, yeltenmek. Ayakta beklemek. Geçerli olmamak, geçerliğini yitirmek, geçmez olmak. Yerinden ayrılıp yol almaya başlamak. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Hayvan iki art ayağı üzerinde dik durum almak. Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak. Taşıtlar yola çıkmak. Yukarı doğru yükselmek. Yok olmak, artık bulunmamak. Derlenip götürülmek. Hasta iyileşerek gezecek duruma gelmek. Uygulanmaz olmak. Uçmak, havalanmak. Varlığı, hayatı son bulmak. Uyanarak yataktan ayrılmak. Kabarmak, ayrılmak.

KIRÇ

Kışın, sisli havalarda, ağaç dallarını, toprak çıkıntılarını vb. yerleri kaplayan buz tabakası.