Kelimeler arşivi içinde; başında "özne" olan, toplam 9 adet kelime bulunmaktadır. özne ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu özne ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde özne olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ÖZNELERARASI
ÖZNELERÜSTÜ
ÖZNELCİLİK
ÖZNELLİK, ÖZNEŞMEK
ÖZNELCİ
ÖZNEK, ÖZNEL
ÖZNE
ÖZNE
Bir cümlede bildirilen işi yapan, yüklemin bildirdiği durumu üzerine alan kimse veya şey, fail, süje: Çocuk uyudu. Çocuk henüz küçüktür cümlelerinde çocuk sözü öznedir. Bilinci, sezgisi, düş gücü olan, bazı filozoflara göre de dış dünyaya karşıt olan birey.
ÖZNELERARASI
Bir gözlemin, başka bir gözlemci tarafından yinelenmesi durumunda taşıdığı özellik.
ÖZNELCİ
Öznelcilik yanlısı, öznelciliği benimseyen ve savunan, subjektivist.
ÖZNEŞMEK
Özlenmek.
ÖZNEL
Özneye ilişkin olan, öznede oluşan, nesnelerin gerçeğine değil, bireyin düşünce ve duygularına dayanan, enfüsi, subjektif, nesnel karşıtı.
ÖZNEK
Ağacın çatallandığı yer.
ÖZNELCİLİK
Bütün bilgilerin özneye ilişkin ve değer yargılarının bireysel, öznel olduğunu ileri süren öğreti, subjektivizm.
ÖZNELLİK
Öznel olma durumu, subjektivite.
ÖZNELERÜSTÜ
Bir gözlemin aynı gözlemci tarafından yinelenmesi durumunda taşıdığı özellik.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÖZNE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DÜŞÜNCE
Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea. İlke, yönetici sav. Tasa, kaygı, sıkıntı. Niyet, tasarı. Dış dünyanın insan zihnine yansıması.
FAİL
Eden, yapan, işleyen. Özne. Hukuki sonuç doğuracak bir suç işleyen kimse.
SUBJEKTİF
Öznel, objektif karşıtı.
ÖBEK
Küme. Özne, yüklem veya çeşitli tümleçlerle birlikte kullanılan sözlerin bütünü. Genel olarak yaş, kimyasal yapı, uzay dağılımları ve hızları bakımından benzer özellik gösteren yıldızlar veya yıldız kümeleri.
ENFÜSİ
Öznel.
SÜJE
Konu. Özne.
KİM
"Hangi kişi?" anlamında cümlede, özne, tümleç, nesne, yüklem görevinde kullanılan bir söz. Ki.
DÖNÜŞLÜ
Dönüşü olan. Öznesi ile nesnesi bir olan, mutavaat.
ÇATI
Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü. Bir yapıyı örten ve eğik yüzeyleri olan damın tahtadan iç yapısı. Belli bir maksada yönelik kimselerin oluşturduğu birlik. Özne, nesne durumlarına göre, belirli çatı eklerinin fiil kök veya gövdelerine getirilen türev, bina: Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi. İnsan ve hayvanda iskeletin kuruluşu. Yapının tavanı ile damı arasındaki kullanılan yer. Birbirine çatılmış, çakılmış şeylerin bütünü. Barınılan, sığınılan yer. Hikâye, roman, piyes vb. edebî türlerde olay kuruluşu, kurgu.
Kİ
Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz. "Öyle, o kadar, o denli" vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz. Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz. Yakınma, kınama vb. duygular anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz. İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz. Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz. Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi. İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz.
SUBJEKTİVİZM
Öznelcilik.
NESNE
Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje. Öznenin dışında kalan her konu, obje. Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç.
TERİM
Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah. Bir kesrin pay ve paydasından her biri, had. Cebirsel bir anlatımda + veya - işaretleri arasında bulunan parçalardan her biri. Bir denklemde = işaretinin iki yanındaki anlatımlardan her biri. Geleneksel mantıkta özne veya yüklem.
SUBJEKTİVİTE
Öznellik.
NESNEL
Nesne ile ilgili, nesneye ilişkin, öznel karşıtı. Gerçeğe varmak amacıyla, taraf tutmadan inceleme yapan, hüküm veren, objektif. Bireyin kişisel görüşünden bağımsız olan, objektif.
ÖGE
Bir bütünü oluşturan, bütünden ayrıştırıldığında da kendi başına anlam taşıyan parça, unsur. Bir sınıf veya bir topluluğun bireylerinden her biri. Birleşik bir şeyi oluşturan basit şeylerden her biri, unsur, eleman. Bir cümleyi oluşturan özne, yüklem, tümleç vb. birimlerden her biri. Gerekçe, araç. Başka şeylerin kendisinden türediği ilk madde, ilke, unsur.
NESNELCİLİK
Öznenin değil nesnenin gerçekliğine dayanan bilgileri arayan akıl yolu, objektivizm.
KOŞAÇ
Ad cümlelerinde özne ile yüklemi birleştiren, yükleme güçlü ihtimal, olumluluk, olumsuzluk, süreklilik, kesinlik kavramları veren -dır / -dir eki veya değil kelimesi.
DEĞİL
Cümle içinde art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya yüklemin olumsuz çekimini sağlayan kelime.
ETKEN
Etki eden şey, faktör. Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir. Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, etken fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı.