Sonu ÇAKMA ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "çakma" olan, toplam 2 adet kelime bulunmaktadır. Sonu çakma ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında çakma olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde çakma olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

ÇAKMA

Çakmak işi. Taklit olan, sahte. Vurulup çakılarak yapılmış kuyumcu işi. Deri hastalığı, yara, çıban. Bu işte kullanılan kuyumcu kalıbı.

TASÇAKMA

Körebe oyunu.

  -   -   -  

Anlamında ÇAKMA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÇAKMA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ÇAKIŞ

Çakma işi.

DÜVEN

Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde araç.

ÇAKMAKLI

Çakmak taşı ve zemberekle ateş alan bir tüfek türü.

HOROZ

Tavukgillerden, tavuğun erkeği olan kümes hayvanı. Ateşli silahlarda çakmak taşına veya merminin kapsülüne vurmaya yarayan metal parça. Kapı zembereğinin mandalı. Kabadayı erkek.

ÇAKMAKLAŞMA

Çakmaklaşmak durumu.

KAZIKLAMAK

Bir tarla veya arsanın sınırını belirtmek için kazık çakmak. Kazık cezasına çarptırmak. Bir malı, bir kimseye değerinden çok pahalıya satmak, alışverişte aldatmak.

ÇAKMAKSIZ

Çakmağı olmayan. Eski, kullanılmaz tabanca ya da tüfek. Kibrit.

ÇAKARALMAZ

Basit, ilkel çakmak. Kalitesiz. Basit, ilkel tabanca. İşe yaramayacak durumda olan, bozuk.

ÇAKMACI

Çakma işini yapan kimse.

ÇAKTIRMAK

Çakma işini yaptırmak. Birinin bir şeyi sezmesini sağlamak. Sınavda bırakmak.

ÇAKMAKÇI

Çakmak yapan veya satan kimse. Tüfek ve tabanca çakmaklarını yapan ve onaran kimse.

ÇAKINTI

Şimşek çakması, parlaması. Ani buluş, düşünce, beklenmeyen söz veya davranış.

ÇAKILMAK

Çakma işine konu olmak. Ortaya çıkmak, farkına varılmak, anlaşılmak. Hızla düşüp saplanmak.

ÇAKMAKLIK

İçine çakmak konulan koruyucu malzeme. Çakmakta kullanılacak olan.

ÇAKMAKÇILIK

Çakmakçının yaptığı iş.

ÇEKİÇ

Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti. Yaklaşık 1,20 metre uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kilogram olan gülle.

BALKIMAK

Parlamak, parıldamak. Şimşek çakmak. Organ, kesik kesik ağrımak, sancımak. Su halkalanmak, dalgalanmak.

FİTİL

Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılmış olan genellikle yağ çekici madde. 0,0125 gram olan ağırlık ölçü birimi. Yollu bir biçimde dokunmuş kumaş. Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gazlı bez şeridi. Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu. Eskiden topları ve şimdi lağımları ateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu madde. Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek yapılmış olan kabartma yol. Anüse konulan donmuş yağ kıvamında ve koni biçiminde ilaç. Koltuk, sandalye vb. oturulan eşyanın yapımında dikiş veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit.

BALYOZ

Taş kırma, kazık çakma, duvar yıkma vb. işlerde kullanılan, çok iri, ağır çekiç, varyos.

ÇAKMAKLAŞMAK

Göz çakmak çakmak olmak, kızarmak ve iyice açılmak.