Kelimeler arşivinde; içinde "sakat" olan, toplam 11 tane kelime bulunuyor. İçerisinde sakat bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu sakat ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında sakat olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
SAKATATÇILIK
SAKATLANMAK
SAKATLAMAK, SAKATLANIŞ, SAKATLANMA
SAKATATÇI, SAKATLAMA
SAKATLIK
SAKATAT, SAKATÇI
SAKAT
SAKAT
Vücudunda hasta ya da eksik bir yanı olan, engelli, özürlü. Bozuk veya eksik.
SAKATLANIŞ
Sakatlanma işi.
SAKATATÇILIK
Sakatat satma işi.
SAKATLANMAK
Sakat duruma gelmek.
SAKATLAMA
Sakatlamak işi.
SAKATLAMAK
Sakat bir duruma getirmek, sakat etmek. Bozmak.
SAKATATÇI
Sakatat satan kimse, sakatçı.
SAKATLIK
Sakat olma durumu, malullük, maluliyet. Kaza, terslik. Yanlış, kusur, hata.
SAKATAT
Kesilmiş hayvanın yürek, karaciğer, böbrek, işkembe, beyin, vb. iç organlarıyla baş ve ayakları.
SAKATLANMA
Sakatlanmak işi.
SAKATÇI
Sakatatçı.
Bu bölümde tanımı içerisinde SAKAT geçen kelimeler listesi verilmiştir.
MUALLEL
Sakat, eksik.
CİĞERCİ
Kesilen hayvanların ciğer, baş, ayak, işkembe vb. parçalarını satan kimse, sakatatçı. Ciğer pişirip satan kimse.
MALULİYET
Sakatlık.
EKSİK
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam. Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat. Az. İhtiyaç duyulan şey.
SÖKEL
Sakat (kimse), malul. Güçsüz. Hasta.
ÇÜRÜK
Çürümüş olan. Sakat. Vurma veya sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke. İş göremez, hastalıklı. Sağlam bir temele veya kanıtlara dayanmayan. Sağlam ve dayanıklı olmayan.
MALULEN
Sakat, hasta bir biçimde. Hastalık, sakatlık sebebiyle.
GÖVDE
Bir şeyin asıl bölümü. Ad ve fiil köklerinden yapım ekleriyle türetilmiş kelime. Ağaç ve bitkilerin dallarının dışında kalan ana bölümü. Kesilmiş hayvanın, sakatatı alındıktan sonraki durumu. Hayvanlarda baş, ayak ve kuyruktan geri kalan bölüm. İnsan bedeninde baş, kol ve bacaklar dışında kalan bölüm.
MALUL
Sakat (kimse). Hasta (kimse).
ÇOLAK
Eli veya kolu sakat olan (kimse).
ALİL
Hastalıklı, sakat.
İYİLEŞTİRME
İyileştirmek işi, ıslah. Bir kimsenin iş yapmaya engel olan sakatlığını, yetersizliğini gidermek veya bozuk olan ruhsal durumunu düzeltmek amacıyla uygulanan tedavi, rehabilitasyon, rehabilite. İflas hâlindeki işletmeyi iyi yönetimle kâra geçirme, rehabilitasyon, rehabilite.
ÖZÜR
Bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret. Kusur, defo. Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme, mazeret. Sakatlık, bozukluk, eksiklik ya da elverişsizlik.
SAĞLAM
Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli. Gerçek, inanılır bir temeli olan. (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak. Zarar görmemiş, bozulmamış. Güvenilir.
ÇOLPA
Ayağı sakat olan. Beceriksiz, eli işe yakışmayan, acemi.
ÇARKIT
Eski, bozuk, sakat.
KÖTÜRÜM
Yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyemeyen, ayağa kalkamayan (kimse), oturak. Yürüyemeyecek derecede sakat (bacak). İşleyemeyen, iş yapamayan.
MALULLÜK
Sakatlık.
FRENGİ
Genellikle cinsel birleşmelerle bulaşan, tedavi edilmediğinde inme, körlük, delilik vb. sonuçlara kadar varan, döle de geçerek vücutça ve akılca sakat bir soyun yetişmesine yol açan bir hastalık, yenirce, sifilis. Gemi güvertelerinde, suların dışarıya akması için bordalara açılan delik.
ÇALGIN
Sıcak veya soğuktan gelişemeyerek cılız kalan ekin. Uzun zaman bakır kapta kalan tadı bozulmuş yemek, çalık. Kötürüm, inmeli, sakat.