Kelimeler arşivinde; içinde "porta" olan, toplam 24 tane kelime bulunuyor. İçerisinde porta bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu porta ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında porta olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
RÖPORTAJCILIK
İŞPORTACILIK, KAPORTACILIK, PORTAKALIMSI, HEPATOPORTAL
PORTAKALLIK
PORTAKAVAL, PORTAKALSI, PORTAKALLI, RÖPORTAJCI
PORTARMAK, PORTAHALA, KAPORTACI, İŞPORTACI
RÖPORTAJ, PORTATİF, PORTAĞAL, PORTAKAL, PORTANAĞ, PORTANAK
KAPORTA, İŞPORTA
PORTAL
PORTA
PORTA
Büyük, çift kanatlı kapı. Kapı, giriş yeri.
PORTAKALLI
Yazma kenarına işlenen bir oya türü. (Yalvaç Isparta).
PORTAKALSI
Portakalı andıran, portakala benzeyen, portakal gibi, portakalımsı.
KAPORTACI
Otomobil kaportalarını onaran veya değiştiren usta.
PORTARMAK
Yüzü gülmemek, surat asmak.
RÖPORTAJCILIK
Röportajcının işi.
RÖPORTAJ
Konusu bir soruşturma, araştırma olan gazete veya dergi yazısı. Radyo ve televizyon habercisinin araştırma ve soruşturma sonucunda hazırlamış olduğu program, mülakat.
RÖPORTAJCI
Röportaj yazan ve yapan kimse.
KAPORTACILIK
Kaportacının yaptığı iş.
HEPATOPORTAL
Karaciğer portal sistemine ait veya onunla ilgili olan.
İŞPORTACI
İşporta ile mal satan satıcı.
PORTAKALLIK
Portakal bahçesi.
PORTAHALA
Ağız, ineğin doğurduktan sonra ilk sütü.
İŞPORTACILIK
İşportacının yaptığı iş.
PORTAKAVAL
Kapı toplardamarı ve kaudal vena kavayla ilişkili veya onlara ait olan.
PORTAKALIMSI
Portakalsı.
Bu bölümde tanımı içerisinde PORTA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
KÜRASO
Acı portakal kabuğundan yapılmış olan bir içki.
İSPİRALYA
Gemi kamaralarını aydınlatmak için güvertelerde açılan küçük yuvarlak camlı kaporta.
BASTA
Dur anlamında kullanılan buyruk sözü. Pilav, ince öğütülmüş bulgurdan yapılan yemek. Duvar örülürken konulan harç. Elbiseye yapılan pens: Bele iki basta yaparsan entarin iyi olur. Elbisedeki kırma, pile. Dükkân tezgâhı, seyyar tezgâh, tabla, işporta, içinde ufak tefek eşyanın satıldığı seyyar küçük vitrin, pazar yerlerinde meyve, eşya satılan sergi, muvakkat satış yeri. Yünün keçe yapılmak üzere dövülüp sıkıştırılmış hali.
HOLMİYUM
Atom numarası 67, atom ağırlığı 164,94 olan, oksidi açık sarı renkte, tuzları portakal sarısı renginde, az bulunan bir element (sembolü Ho).
APOKAROTENAL
Portakalda bulunan, margarinlerin renklendirilmesinde kullanılan renk maddesi.
GREYFURT
Turunçgillerden, sıcak bölgelerde yetişen bir meyve ağacı, altıntop, kızmemesi (Citrus decumana). Bu ağacın portakaldan daha iri, kanarya sarısı renginde, tadı acımsı meyvesi, altıntop, kızmemesi.
TURUNÇGİLLER
Sedef otugillerin, turunç, portakal, limon, mandalina vb.ni içine alan bir alt familyası, narenciye.
KAPI
Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı. Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri. Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat. Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân. Ev gezmesi için gidilen yer. Devlet dairesi. Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer. Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı Genel Ağ sayfası, portal. Gidere yol açan gereksinim.
RÖPORTÖR
Röportaj yapan kimse.
BASTACI
İşportacı, seyyar tuhafiyeci. Sebzeci, manav, sebze satan sergici. Duvar harçcısı.
PAS
Su içinde ve nemli havada metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan madde. Bu lekelerden ileri gelen bitki hastalığı. Bazı iskambil oyunlarında sırası kendisine gelen oyuncunun oyuna o elde katılmayacağını belirten bir söz. Bar (IV). Bazı asalak mantarların çeşitli bitkilerde oluşturduğu portakal sarısı veya kahverengi lekeler. Bazı top oyunlarında oyunculardan birinin topu takım arkadaşına geçirmesi. Demir veya demir alaşımlarının aşınması sonunda ortaya çıkan ve esas itibarıyla demir oksit ve hidroksitten meydana gelen aşınma türü.
MARTİNİ
Portakal kabuğu, cin ve vermutla yapılmış olan içki.
MÜLAKAT
Buluşma, görüşme. Röportaj. Bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapabilmek amacıyla kendileriyle karşılıklı konuşma, görüşme.
MANDALİNA
Turunçgillerden, ılıman iklimlerde yetişen ve portakala çok benzeyen bir ağaç (Citrus nobilis). Bu ağacın turuncu renkli, tatlı, kokulu, lezzetli meyvesi.
TURUNÇ
Turunçgillerden, bütün Akdeniz ülkelerinde yetişen, kışın yaprağını dökmeyen bir ağaç, narenç (Citrus aurantium amara). Bu ağacın portakala benzeyen, suyu acımtırak meyvesi.
SEYYAR
Belli bir yeri olmayan, gezici, gezgin. Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir duruma getirilebilen, portatif.
ASİTES
Karna su dolması, karında sıvı toplanması durumu. Karın boşluğunda seröz, berrak ve açık renkte, transudat veya modifiye transuadat niteliğinde sıvı toplanması. Portal hipertansiyon, karaciğer sirozu, kalp yetmezliği, karın zarı sıvısının emiliminin azalması, engellenmesi veya fazla miktarda salgılanması sonucu biçimlenir, hidroperitoneum, hidrops asites, Halk dilinde yağ üzülü.
AKKOŞNİL
Limon, portakal, üzüm, şimşir, ığ ve hurmagillerden özsu emerek yaşayan açık sarı kabuklu bit.
ASTAKSANTİN
Özellikle salmonidlerde ete pempemsi rengi veren, mikroalglerde ve krusteselerde bol miktarda bulunan bir karotenoit pigmenti. Yumurta sarısı ve tereyağı gibi hayvansal ürünlerin renginin portakal sarısı renkte olmasını sağlayan ve ıstakozda fazla miktarda bulunan renk maddesi.
SIKMA
Sıkmak işi. Dar bir tür kadın yeleği. Sımsıkı bağlanmış. Bir tür pantolon ya da şalvar. Bayat ekmeğin su ile ıslatılıp sıkılmasıyla elde edilen malzemeyi un, tuz ve suyla yoğurup hamur durumuna getirdikten sonra arasına kavrulmuş soğan, peynir konularak pişirilen bir yemek. Sıkılmaya, suyu alınmaya elverişli (portakal).