Kelimeler arşivinde; içinde "kasa" olan, toplam 58 tane kelime bulunuyor. İçerisinde kasa bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu kasa ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında kasa olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
YENİKASARCILAR
KASABAÖRENCİK, KASAVETLENMEK
KASAVETLENME
KASARLANMAK
KASARCILAR, KASARLAMAK, KASAPSİNEK, KASALANMAK, MAKASALANI, KASAVETSİZ
KASAVANCI, KASABURUK, KASALTMAK, KASAVETLİ, KASAPBAŞI, KASAPHANE, KASABACIK, KASALAMAK, KASACILIK
KASANDRO, KASABURA, KASAPLAR, KASALMAK, KASABALI, MÜNAKASA, YANKASAR, KASALAMA, KASAPLIK, KASATURA
KASAVET, KASAVAN, KASADAR, KASAFAN, KASAPLI, KASALIK, KASARLI, KASANAN, KASALAK, KASAMBA, KASALTU, KASALTI, ALKASAN, KASALMA, DAŞKASA, KASALAN
KASABA, KASAVA, KASARA, KASALI, KASACI
KASAR, KASAN, KASAL, KASAK, KASAB, KASAP
KASA
KASA
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap. Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı. Ticarethanelerde para alınıp verilen yer. Basımcılıkta dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla. Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para karşılığında fiş verme işi. Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve. Varlıklı kişinin harcamalarını yapan kimse. Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık. Vagon, kamyon veya traktörün yük taşımak için şasiye bağlanmış üst bölümünü oluşturan parça.
KASARLANMAK
Gururlanmak, büyüklenmek, övünmek. Soğukkanlı olmak, dayanmak. Ağartılmak, beyazlatılmak.
KASAVETLENME
Kasavetlenmek işi.
MAKASALANI
Kütahya kenti, merkez ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.
YENİKASARCILAR
Rize şehrinde, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
KASALTMAK
Birini övmek, abartmak.
KASALANMAK
Kasalara yerleştirilmek.
KASARLAMAK
Bezi beyazlatmak, ağartmak. Kilim, çul, çuvalı akarsuda sabunsuz, bolca yıkamak.
KASABURUK
Kunduracıların kullandıkları, kösele delici bir araç, biz. Ayakkabılara çivi çakmak için kullanılan ucu bizli bir çeşit araç.
KASAVETLİ
Üzüntülü, sıkıntılı, tasalı, kaygılı.
KASAVETLENMEK
Kasavet sahibi olmak.
KASAPSİNEK
Genellikle ölü hayvansal maddeleri, bu arada diri insan ve hayvan derilerini kurtlandıran, yine böyle genç evrede burun gibi doğal vücut boşluklarına da yerleşerek ağır sonuçlar doğuran korkunç etsineği. (Amerika kökenlidir.).
KASARCILAR
Rize şehri, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
KASABAÖRENCİK
Kastamonu kenti, merkez ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.
KASAVANCI
Yalancı.
KASAVETSİZ
Üzüntüsüz, sıkıntısız, tasasız, kaygısız.
Bu bölümde tanımı içerisinde KASA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
İŞKEMBE
Geviş getirenlerin ilk ve en büyük mide bölümü. Kasaplık hayvanlarda mideyi oluşturan bölümlerin bütünü, göden. Mide.
BANKA
Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve ticaret, sanayi, ekonomi alanlarında çeşitli etkinliklerde bulunan kuruluş. Bankacılık işleminin yapıldığı yapı.
KASADAR
Ticari kuruluşlarda kasada oturarak para alıp veren kimse.
ANAHTARCI
Anahtar yapan, satan veya onaran kimse, açkıcı. Kapı, kasa vb. yerlere anahtar uydurarak hırsızlık yapan kimse. Kilitli kapıları açan kimse, çilingir.
İSKELE
Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer. Kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan eğreti küçük köprü veya gemiye çıkmayı sağlayan merdiven. Vapur uğrağı olan şehir veya kasaba. İçerilerde bulunan bir yerin kendine en yakın olan deniz taşıtı uğrağı veya demir yolu durağı. Işıkların yerleştirilmesi, ışıkçıların dolaşabilmesi için stüdyolarda tavana yakın yerde duvarı çepeçevre saran çıkıntı. Geminin sol yanı. Yapıların dışında sıvama, boyama veya onarım için keresteden kat kat kurulan, çalışma sırasında üstüne çıkılan çatkı.
HAN
Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan unvan. Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen unvan. Büyükşehirlerde serbest mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı. Eskişehir iline bağlı ilçelerden biri. Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı.
ET
İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka. Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm. Ten. Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi.
ÇERVİŞ
Kasaplık hayvanlardan elde edilen çeşitli yağların eritilmişi. Yemeğin sulu kısmı.
BONFİLE
Kasaplık hayvanlarda bel kemiğinin iki yanında bulunan ve yumuşaklığı dolayısıyla beğenilen et bölümü. Bu bölümden hazırlanan et dilimi.
KASACI
Veznedar, vezneci. Kasa yapan veya satan kimse.
ETÇİ
Kasap.
KASABACIK
Küçük kasaba.
DORSE
Kara taşıma araçlarındaki kasa.
KASACILIK
Kasacının yaptığı iş.
BELEDİYE
İl, ilçe, kasaba, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan, başkanı ve üyeleri halk tarafından seçilen, tüzel kişiliği olan örgüt, şehremaneti. Bu örgütün bulunduğu bina.
KASABALI
Kasaba halkından olan. Kasabada yaşayan.
BÜYÜKBAŞ
Sığır, manda vb. kasaplık hayvanlara verilen genel ad.
DAMPER
Bir şasinin üzerine takılmış, inip kalkan kasası olan, kendinden hareketli, yükü boşaltan düzen.
HAYAT
Canlı, sağ olma durumu. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. Yaşam. Avlu. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi. Geçim şartlarının bütünü. Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa. Meslek. Sundurma. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı. Balkon. Yazgı. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü.
FİLETO
Kasaplık hayvanların sırtında, dikensi çıkıntı boyunca iki yandaki et.