Kelimeler arşivinde; içinde "geçici" olan, toplam 2 tane kelime bulunuyor. İçerisinde geçici bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu geçici ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında geçici olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
GEÇİCİ
Çok sürmeyen. Yaya, yoldan veya karşıdan karşıya geçen kimse, yolcu. Bulaşan, bulaşıcı. Kısa ve belli bir süre için olan, muvakkat, palyatif, kalıcı karşıtı.
GEÇİCİLİK
Geçici olma durumu. Muvakkatlik.
Bu bölümde tanımı içerisinde GEÇİCİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
GELGEÇ
Geçici. Hercai.
ÇATMA
Çatmak işi. Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça. Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet. Ahşap yapılarda ağaç iskeletin temel parçaları. Semerin ağaç kısmı. Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılmış olan yayla evi, Yörük çadırı. Bir tür döşemelik kumaş.
ÇAPKIN
Geçici aşklar ve ilişkiler peşinde koşan (kimse), hovarda. Cinsellik hatırlatan. Haylaz. Okşayıcı bir seslenme sözü.
EMANET
Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia. Can, ruh. Bir kimse ile birine gönderilen şey. Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer.
COŞKU
Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu. Bir düşünceyle, bir duyguyla dolarak yücelme, ruhun kendini aşıp yücelmesi, heyecan. Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan. Salgı bezleri ve dinamik etkinliklerle kendine özgü ilişkileri bulunan iç veya dış uyaranların kamçıladığı güçlü duygu durumu.
ARIZİ
Sonradan olan, dıştan gelen. Geçici, eğreti.
AYRIŞMAK
Birbirinden ayrılmak, birliği bozulmak. Moleküller, türlü etkenler sebebiyle geçici olarak daha yalın atom veya moleküllere bölünmek.
FİZİK
Maddenin kimyasal yapısındaki değişiklikler dışında genel veya geçici yasalara bağlı, deneysel olarak araştırılabilen, ölçülebilen, matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgularıyla uğraşan bilim dalı. Kişinin dış görünüşü. İnsanın doğal yapısı.
ASALAK
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit. Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, parazit, tufeyli.
GEÇİŞTİRİCİ
Tedavi edici etkisi olmayan, ağrı ve sızıları geçici olarak azaltan, dindiren (ilaç vb.), palyatif.
AŞEVİ
Lokanta. Düğün, nişan vb. toplantılarda, verilecek yemekleri hazırlamak için geçici olarak mutfak gibi kullanılan yer. Yoksullara parasız yemek yedirilen veya dağıtılan yer, aşhane. Tekkelerde yemek pişirilen yer.
AYRIŞMA
Ayrışmak işi. Moleküllerin, türlü etkenlerle geçici olarak daha yalın atom ve moleküllere bölünmesi, inhilal.
AVANS
Öndelik. Oyunda zayıf tarafa önceden verilen geçici üstünlük.
AYRILIK
Ayrı olma durumu. Evlilik birliğinin yargıç kararı ile geçici bir süre için kaldırılması. Düşünce, görüş veya duygu arasındaki uymazlık, mübayenet. Birinden uzak düşme, firak, firkat.
DALGA
Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genel olarak rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket. Bir yüzeydeki kıvrım. Geçici sevgili. Arka arkaya gelen kriz vb. olayların her biri. Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem. Gizli iş, dalavere. Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi. Geçici aşk ilişkisi. Saçların kıvrım genişliği. Dalgınlık. Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu.
DONDURMAK
Donmasını sağlamak. Bir işin gerektirdiği sorumluluk ve yetkileri geçici bir süre için kullanmamak üzere durdurmak. Beklemeye almak. Hareketsiz hâle getirmek. Sabitlemek. Soğutmak.
EMANETÇİ
Ücret karşılığı eşyayı koruyan kimse. Bir görevi geçici olarak üstlenen.
AMİP
Amipler takımından, vücudunun biçim değiştirmesiyle oluşan geçici kollar veya ayaklar üzerinde sürünerek yer değiştiren, tatlı ve tuzlu sularda yaşayan bir hücreli canlı (Amoeba).
EĞRETİ
Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış bir biçimde. Belli belirsiz. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış olan. Uyumsuz, yakışmamış. Üstünkörü, ciddiye almadan. Takma.
FECRİKAZİP
Tan yerinde gün doğmadan beliren, sonradan kaybolan geçici aydınlık, yalancı tan, geçici tan.