SUNA ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "suna" olan, toplam 15 adet kelime bulunmaktadır. suna ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu suna ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde suna olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

10 harfli kelimeler

SUNABİLMEK

9 harfli kelimeler

SUNABİLME

8 harfli kelimeler

SUNAMLUK, SUNANESİ, SUNARMAK

7 harfli kelimeler

SUNACAK, SUNAMAK

6 harfli kelimeler

SUNALP

5 harfli kelimeler

SUNAH, SUNAK, SUNAL, SUNAM, SUNAR, SUNAY

4 harfli kelimeler

SUNA

Bazı kelimelerin anlamları

SUNA

Erkek ördek. Göl ördeği.

SUNAR

"Saygılı bir biçimde verir, takdim eder" anlamında kullanılan bir isim".

SUNALP

Güçlü, etkili yiğit.

SUNAMAK

Kötü, etkin koku yayılmak, pis kokmak.

SUNAL

Sunma, sunuş ile ilgili.

SUNAMLUK

Şehitlik.

SUNANESİ

Naneye benzeyen bir çeşit bitki, yarpuz.

SUNAK

Tapınaklarda, üzerinde kurban kesilen, günlük yakılan, dinî tören yapılmış olan taş masa.

SUNARMAK

İşi yapar görünmek.

SUNAH

Sulu yiyecekleri yemek için yufka ekmekten koparılarak kaşık biçimi verilen lokma.

SUNAM

Sulu yiyecekleri yemek için yufka ekmekten koparılarak kaşık biçimi verilen lokma. Kurban. Şehit.

SUNABİLME

Sunabilmek işi.

SUNAY

Ay gibi parlak olan, parıltı veren.

SUNACAK

Ekinleri kağnıya yüklemekte kullanılan ucu çatallı bir araç.

SUNABİLMEK

Sunma imkânı veya olasılığı bulunmak.

  -   -   -  

Anlamında SUNA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde SUNA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ŞAKULLEMEK

Çekülle düşey doğrultusuna bakmak. Yoklamak.

BARMEN

Barda içki hazırlayıp sunan kimse.

YATAY

Durgun bir su yüzeyine veya zemine paralel, düşey doğrultusuna dikey olan, ufki.

ORDİNO

Bir poliçenin arkasına ciro edildiği kişiye ödenmesi için yazılan havale emri. Tüccarın malını gümrükten çekebilmesi için vapur kumpanyasından yük konşimentosuna karşılık verilen havale. Denizcilik işletmelerinde gemi adamlarını gemilere atama belgesi.

DANS

Müzik temposuna uyularak yapılmış olan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks.

BEN

Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke ya da kabartı. En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi. Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç. Teklik birinci kişiyi gösteren söz. Olta veya tuzağa konulan yem. Saçta, sakalda beliren beyazlık. Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego. Kuşun yavrusuna taşıdığı yem.

ETKİLEMEK

Etkiye uğratmak, tesir etmek. Karşısındaki kişiyi kendi duygu ve istekleri doğrultusuna yöneltmek.

KESMEK

Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak. Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak. Belirtmek, kararlaştırmak. Yazıyı, filmi kısaltmak. Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak. Birini yermek, kötülemek. Oyuncuyu takım kadrosuna almamak. Akımı durdurmak. Hasta organı ameliyatla almak. Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek. Vahşice öldürmek. Kesici bir araçla yaralamak. Azaltmak, güçleştirmek. Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak. Ara vermek. Son vermek, gidermek. Geçişi önlemek. Para basmak. İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak. Susmak. Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek. Ucunu almak. Dibinden ayırmak. Bölmek, ayırmak. Düzgün parçalara ayırmak. Uydurmak, yalan söylemek.

KESİK

Kesilmiş olan. Aralıklı. Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı, kupür. Takım kadrosuna alınmamış (oyuncu). Kısa. Çiğ sütten yapılmış olan yağsız peynir, çökelek, ekşimik. Tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek. Kesilerek bozulmuş olan. Parası olmayan. Kesilmiş olan yer. Tutkun, hayran.

TECAVÜZ

Saldırı. Başkasının hakkına el uzatma. Aşma, ötesine geçme. Namusuna saldırma, sarkıntılık.

KİTAPLIK

Kitapların yerleştirildiği raflardan oluşan mobilya, kütüphane. Kitap yapmaya elverişli. Evlerde ve iş yerlerinde içinde kitapların bulunduğu oda. Kitap olabilecek kadar. Belli bir sayıda kitabı olan. Kuruluş amaç ve görevine uygun kitap, film, plak gibi her türlü düşünce ve sanat ürününü toplayan, düzenleyen ve genel olarak ilgilenen okurlara sunan kuruluş, kütüphane, bibliyotek.

KUKA

Dantel ya da nakış ipliği yumağı. Tespih, sigara ağızlığı vb.nin yapımında kullanılan, siyah veya sütlü kahve renginde Hindistan cevizi kökü. Bu kökten yapılan. Taş, konserve kutusuna benzer nesnelerle oynanan bir çocuk oyunu.

SUNUCU

Radyoda, televizyonda, bir eğlence yerinde programı sunan, açıklayan kimse, takdimci, anonsör. Bir ağda diğer kullanıcılar tarafından erişilen kaynakları barındıran bilgisayar.

ESTETİK

Sanatsal yaratının genel yasalarıyla sanatta ve hayatta güzelliğin kuramsal bilimi, güzel duyu, bedii, bediiyat. Güzellik duygusuna uygun olan. Güzellik duygusu ile ilgili olan. Kusurlu bir organı düzeltmek veya güzelleştirmek amacıyla uygulanan (yöntemler). Güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe kolu, güzel duyu, bedii.

SPİKER

Radyo ve televizyonda programları, haberleri sunan kimse.

AÇINLAYIM

Varlığı bilinmeyen olgusal bir durumu ya da olgular arasındaki bir ilişkiyi açığa çıkararak bilgi konusuna dönüştürme.

TİKSİNMEK

Bir şey, bir kimse, bir düşünce, bir durum vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, ikrah etmek, istikrah etmek.

KİRLETMEK

Kirli duruma getirmek, pisletmek. Namusuna, onuruna zarar verecek bir suç yüklemek, lekelemek. Küçük veya büyük abdestini yapmak, pislemek. Kadının ırzına geçmek, namusuna zarar vermek.

EROSÇU

Roman, hikâye, heykel, resim vb. sanat eserlerinde aşk konusuna ve cinsel ilişkilere geniş yer veren sanatçı.

BIÇKIN

Külhanbeyi, kabadayı. Korkusuz, gözü pek, yürekli, cesur. 1988 yılında çekilen bir Kemal Sunal filmi.