Kelimeler arşivi içinde; sonunda "metin" olan, toplam 3 adet kelime bulunmaktadır. Sonu metin ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında metin olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde metin olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
METİN
Bir yazıyı biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan kelimelerin bütünü, tekst. Basılı veya el yazması parça, tekst.
TOLMETİN
Narkotik olmayan ağrı kesici ilaçlardan, indolasetik asit türevi bir ilaç.
ABDÜLMETİN
Sonsuz sağlamlığa, dayanıklılığa, güce sahip olan Tanrı'nın kulu.
Bu bölümde tanımı içerisinde METİN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DİMDİK
Çok dik, mum direk. Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin. Dikkatli, ısrarlı (bakış). Kaskatı, çok sertleşmiş olarak. Sağlıklı, zinde. Sağa sola sapmadan, dosdoğru. Çok dik bir biçimde.
DUA
Yakarış. Tanrı'ya yalvarma, yakarış için söylenen dinî metin.
DÖLLENME
Erkek gametle dişi gametin kaynaşmasıyla yumurtacığın oğulcuk durumuna gelmesi, aşılanma, ilkah. Tozlaşma.
ESRE
Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre.
AŞK
Aşk hakkında çok fazla tanımlama yapılmıştır. Burada hepsinden bahsedersek, sayfalar dolusu metinler yazmamız gerekir. O yüzden, bu sayfada, diğer sayfalardaki tanımlamalardan farklı olarak, sadece aşk ve aşka benzer kelimelerin tanımını vererek, esas anlamını size bırakıyoruz.
DİPNOT
Metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak sayfa altına, çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisi, haşiye.
ATMAK
Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.
GÜVENOYU
Göreve yeni başlamış veya görevini sürdüren hükûmetin tutumunu değerlendirmek için milletvekillerinin verdiği oy.
HAREKELEMEK
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde ünlü ile okunabilmesi için ünsüzlerin altına veya işaret koymak.
BAŞKAN
Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis, reis bey. Bazı ülkelerde devletin ve hükûmetin başı.
HANIM
Kız ve kadınlara verilen unvan, bayan. Kadın, eş. Toplumsal durumu, varlığı iyi olan, hizmetinde bulunulan kadın. Kadınlığın bütün iyi niteliklerini taşıyan.
DAYANIKLI
Dayanabilen, sağlam, güçlü, mukavim, zorlu, stabil. Metanetli, metin, mütehammil.
DİYAFRAM
Göğüs ve karın boşluklarını birbirinden ayıran ince ve geniş kas. Bir ışık demetinde uçtaki ışıkları tutmak ve optik cihazlarda daha net bir görüntü elde etmek için kullanılan çapı ayarlanabilir ışık geçirmez levha.
ÇIKMA
Çıkmak işi. Hamamdan çıkarken kullanılan havlu ve kurulanma takımı, çıkacak. Çıkmış. Desteklemek amacıyla verilen para. Bir yazı sayfasının kenarına metinle ilgili olarak yazılan ek, çıkıntı, derkenar. Eski, kullanılmış. Bir yapının üst katlarından dışarıya doğru uzanmış bölüm, balkon.
İDEOLOJİ
Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükûmetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dinî, moral, estetik düşünceler bütünü.
BAŞBAKAN
Hükûmetin ve Bakanlar Kurulunun başı, kabinenin başı, başvekil.
ÇÖMEZ
Medreselerde müderrisin hizmetine bakan ve ondan ders alan öğrenci. Acemi. Birinin kendi işini öğreterek yetiştirmeye başladığı kimse.
FOTOROMAN
Bir metinle bir dizi fotoğraftan oluşan hikâye veya roman.
HAREKE
Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konulduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret.
AYRAÇ
Cümle içinde geçen bir sözü, metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna getirilen yay veya köşeli biçimde işaret, parantez. Kalınan sayfayı belirlemek amacıyla kitapların arasına konulan ince, uzun karton parçası, bellik.