Kelimeler arşivi içinde; başında "kasa" olan, toplam 52 adet kelime bulunmaktadır. kasa ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu kasa ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde kasa olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
KASABAÖRENCİK, KASAVETLENMEK
KASAVETLENME
KASARLANMAK
KASAVETSİZ, KASAPSİNEK, KASARCILAR, KASARLAMAK, KASALANMAK
KASAPBAŞI, KASAPHANE, KASALTMAK, KASALAMAK, KASAVETLİ, KASAVANCI, KASACILIK, KASABURUK, KASABACIK
KASATURA, KASANDRO, KASAPLAR, KASAPLIK, KASABALI, KASALMAK, KASABURA, KASALAMA
KASAVET, KASAPLI, KASARLI, KASAVAN, KASAMBA, KASANAN, KASALTU, KASALTI, KASADAR, KASAFAN, KASALMA, KASALIK, KASALAN, KASALAK
KASALI, KASABA, KASACI, KASAVA, KASARA
KASAP, KASAL, KASAK, KASAR, KASAN, KASAB
KASA
KASA
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap. Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı. Ticarethanelerde para alınıp verilen yer. Basımcılıkta dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla. Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para karşılığında fiş verme işi. Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve. Varlıklı kişinin harcamalarını yapan kimse. Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık. Vagon, kamyon veya traktörün yük taşımak için şasiye bağlanmış üst bölümünü oluşturan parça.
KASAVANCI
Yalancı.
KASARCILAR
Rize şehri, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
KASAVETLİ
Üzüntülü, sıkıntılı, tasalı, kaygılı.
KASALANMAK
Kasalara yerleştirilmek.
KASABAÖRENCİK
Kastamonu kenti, merkez ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.
KASARLAMAK
Bezi beyazlatmak, ağartmak. Kilim, çul, çuvalı akarsuda sabunsuz, bolca yıkamak.
KASAPHANE
Kesimevi, mezbaha, kanara.
KASALTMAK
Birini övmek, abartmak.
KASAVETSİZ
Üzüntüsüz, sıkıntısız, tasasız, kaygısız.
KASAPSİNEK
Genellikle ölü hayvansal maddeleri, bu arada diri insan ve hayvan derilerini kurtlandıran, yine böyle genç evrede burun gibi doğal vücut boşluklarına da yerleşerek ağır sonuçlar doğuran korkunç etsineği. (Amerika kökenlidir.).
KASAVETLENME
Kasavetlenmek işi.
KASARLANMAK
Gururlanmak, büyüklenmek, övünmek. Soğukkanlı olmak, dayanmak. Ağartılmak, beyazlatılmak.
KASALAMAK
Kasalara yerleştirmek.
KASAPBAŞI
Osmanlı sarayının et gereksinmelerini sağlayan kasapların başı.
KASAVETLENMEK
Kasavet sahibi olmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde KASA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ETÇİ
Kasap.
KASADAR
Ticari kuruluşlarda kasada oturarak para alıp veren kimse.
BÜYÜKBAŞ
Sığır, manda vb. kasaplık hayvanlara verilen genel ad.
HAN
Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan unvan. Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen unvan. Büyükşehirlerde serbest mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı. Eskişehir iline bağlı ilçelerden biri. Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı.
KASACILIK
Kasacının yaptığı iş.
KASACI
Veznedar, vezneci. Kasa yapan veya satan kimse.
BELEDİYE
İl, ilçe, kasaba, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan, başkanı ve üyeleri halk tarafından seçilen, tüzel kişiliği olan örgüt, şehremaneti. Bu örgütün bulunduğu bina.
FİLETO
Kasaplık hayvanların sırtında, dikensi çıkıntı boyunca iki yandaki et.
İŞKEMBE
Geviş getirenlerin ilk ve en büyük mide bölümü. Kasaplık hayvanlarda mideyi oluşturan bölümlerin bütünü, göden. Mide.
ET
İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka. Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm. Ten. Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi.
ANAHTARCI
Anahtar yapan, satan veya onaran kimse, açkıcı. Kapı, kasa vb. yerlere anahtar uydurarak hırsızlık yapan kimse. Kilitli kapıları açan kimse, çilingir.
DORSE
Kara taşıma araçlarındaki kasa.
BONFİLE
Kasaplık hayvanlarda bel kemiğinin iki yanında bulunan ve yumuşaklığı dolayısıyla beğenilen et bölümü. Bu bölümden hazırlanan et dilimi.
KASABACIK
Küçük kasaba.
DAMPER
Bir şasinin üzerine takılmış, inip kalkan kasası olan, kendinden hareketli, yükü boşaltan düzen.
ÇERVİŞ
Kasaplık hayvanlardan elde edilen çeşitli yağların eritilmişi. Yemeğin sulu kısmı.
HAYAT
Canlı, sağ olma durumu. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. Yaşam. Avlu. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi. Geçim şartlarının bütünü. Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa. Meslek. Sundurma. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı. Balkon. Yazgı. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü.
BANKA
Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve ticaret, sanayi, ekonomi alanlarında çeşitli etkinliklerde bulunan kuruluş. Bankacılık işleminin yapıldığı yapı.
İSKELE
Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer. Kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan eğreti küçük köprü veya gemiye çıkmayı sağlayan merdiven. Vapur uğrağı olan şehir veya kasaba. İçerilerde bulunan bir yerin kendine en yakın olan deniz taşıtı uğrağı veya demir yolu durağı. Işıkların yerleştirilmesi, ışıkçıların dolaşabilmesi için stüdyolarda tavana yakın yerde duvarı çepeçevre saran çıkıntı. Geminin sol yanı. Yapıların dışında sıvama, boyama veya onarım için keresteden kat kat kurulan, çalışma sırasında üstüne çıkılan çatkı.
KASABALI
Kasaba halkından olan. Kasabada yaşayan.