KAPSA ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "kapsa" olan, toplam 20 adet kelime bulunmaktadır. kapsa ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu kapsa ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde kapsa olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

13 harfli kelimeler

KAPSAYABİLMEK, KAPSALIVERMEK

12 harfli kelimeler

KAPSAYICILIK, KAPSAYABİLME

10 harfli kelimeler

KAPSAMLAMA

9 harfli kelimeler

KAPSAİSİN, KAPSAYICI, KAPSATMAK, KAPSANTİN

8 harfli kelimeler

KAPSAMAK, KAPSAMLI, KAPSATMA, KAPSALIK, KAPSALAK

7 harfli kelimeler

KAPSAMA

6 harfli kelimeler

KAPSAN, KAPSAR, KAPSAM, KAPSAK

5 harfli kelimeler

KAPSA

Bazı kelimelerin anlamları

KAPSA

Çitten ya da aralıklı çakılan tahtalardan yapılmış bahçe kapısı. Büyük kulplu ya da kulpsuz sepet, sele. Tohum ve yem kabı, tahta sandık. Çubuklardan yapılmış bahçe kapısı. Kırda, tarlada çocukları güneşten korumak için yapılan küçük sığınak. Aralıklı tahtalardan yapılmış bahçe kapısı. Kutu.

KAPSATMAK

Kapsatma işini yaptırmak.

KAPSALAK

Çitten ya da aralıklı çakılan tahtalardan yapılmış bahçe kapısı. Sersem, budala. Vurdum duymaz, gamsız.

KAPSALIVERMEK

Başıboş bırakmak.

KAPSATMA

Kapsatmak işi.

KAPSAYICILIK

Kapsayıcı olma durumu.

KAPSAMLI

Kapsamı olan. Kapsamı geniş olan, şümullü.

KAPSAMA

Kapsamak işi.

KAPSAYABİLMEK

Kapsama imkânı veya olasılığı bulunmak.

KAPSAMLAMA

Aralarında cinsle tür, tümle parça gibi karşılıklı ilgi bulunan şeylerden birini ötekinin adiyle anlatma. "Fânilerin en bathıyarı" derken fâni olan bir çok şeyler arasından insanları kastetmek gibi. (Söz sanatı terimi) Aralarında cinsle tür, tümle parça, çoğullukla tekillik gibi miktar bakımından karşılıklı ilgi bulunan şeylerden birini ötekinin adiyle anlatmadan ibaret bir çeşit addeğişi. "Fânilerin en bahtiyarı. Henüz yirminci baharında iken. İnsan ne garip mahlûktur" gibi. Bu misallerde "Fâniler" sözü fâni olan bir çok şeylerden yalnız insanları anlatmak için, "Bahar" ise bir parçası olduğu yıl yerine, "İnsan" da tekil olduğu halde çoğul anlamiyle kullanılmıştır.

KAPSAYABİLME

Kapsayabilmek işi.

KAPSAMAK

İçine almak, sınırları içine almak, şamil olmak.

KAPSAİSİN

Kimyasal olarak trans-8-mehyl-N-vanillyn-6-noneamide yapısında, suda çözünmeyen, vazodilatasyonu azaltan, nozireseptörleri doğrudan uyararak ağrı duyarlılığını artıran, sindirim salgı bezlerini uyararak yem tüketimini artıran ve en fazla acı biberde bulunan alkoloit yapısında bir bileşik. Kapsaisinin tekrarlanan dozlarda alınması durumunda duyarsızlaşmaya ve yerel olarak uygulandığında irritasyon ile gözyaşı akıntısına neden olduğu ayrıca, afferent sinir uçlarından taşikininlerin salıverilmesini de artırarak trakeobronşiyal düz kasların kasılmasını sağladığı bildirilmiştir.

KAPSALIK

Çitten ya da aralıklı çakılan tahtalardan yapılmış bahçe kapısı. Çubuklardan yapılmış bahçe kapısı.

KAPSANTİN

Kırmızı biberde bulunan renk maddesi.

KAPSAYICI

Bütün özellikleri ve incelikleri içine alan tanım, kısır döngü karşıtı.

  -   -   -  

Anlamında KAPSA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde KAPSA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

İÇLEM

Bir kavramın çağrıştırdığı kapsama giren niteliklerin veya taşıdığı özelliklerin bütünü, tazammun. Bir nesnenin içeriğini oluşturan şey.

İÇİNDEKİLER

Bir kitabın, derginin baş veya sonuna konulan, konu başlıklarını sayfa numaralarıyla gösteren liste, fihrist. Bir kitap, dergi, gazete, mektup vb.nin içinde bulunan konular veya kapsadığı şeyler, münderecat.

BİREY

Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert. Bir türün kapsamı içine giren somut varlık. Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri. Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert. İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert.

ETRAFLI

Ayrıntılı, eksiksiz, kapsayıcı. Ayrıntılı, eksiksiz, kapsayıcı bir biçimde.

DUYGULANMA

Duygulanmak durumu, tahassüs. İç salgı bezlerini de kapsayan türlü etkiler altında duygusal tepkiler gösterme.

FİZİKOKİMYA

Kimyasal olayları fiziksel yöntemlerle çözümleyen, fizik ve kimya konularını kapsayan bilim.

GÖRÜNÜŞ

Görünme işi. Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, manzara. Gözün ilk bakışta veya zihnin dolaysız olarak algıladığı şey. Fiillerin belirttiği oluşların süresi, gelişmesi ve bitmesiyle ilgili bütün biçimleri kapsayan dil bilgisi kategorisi. Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir.

AŞAMA

Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye. Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap.

BOYUNLANDIRMAK

Kapsam kazandırmak.

GENİŞ

Eni çok olan, enli, vâsi. Çok. Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat. Bol (elbise). Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın, makro. Alanı büyük olan, makro, dar karşıtı.

BİLİNÇALTI

Bilinç dışı olmakla birlikte, dilendiğinde kapsamındakilerin bilince çağrılabildiği zihin bölgesi, şuuraltı, tahteşşuur.

HAVİ

İçinde bulunduran, kapsayan.

BELİRLEMEK

Belirli duruma getirmek, belirli kılmak, tayin etmek. Bir kavramı, ayırıcı bir öge ekleyerek sınırlamak, kapsam bakımından daraltmak, genellemek karşıtı. Yeni bir kavramı, özünü oluşturan ögeleri açıklayarak tanımlamak, sınırlamak.

BOYUT

Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı. Durum, nitelik. Film ya da fotoğrafta boyut, format. Genişlik, kapsam. Doğruların, yüzeylerin veya cisimlerin ölçülmesinde ele alınan üç doğrultudan uzunluk, genişlik ve derinlikten her biri, buut.

ADIM

Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.

BOAGİLLER

Avlarını yutmadan önce uzun gövdeleriyle sarıp sıkarak boğan ve ezen sarılgan yılanları kapsayan zehirsiz yılanlar familyası.

CERMEN

Bugünkü Almanya'yı, Bohemya ve Polonya'nın batı bölümünü kapsayan Cermanya'da milattan önce III. yüzyıldan IX. yüzyıla kadar oturan halk. Bu halktan olan kimse.

HER

Önüne geldiği ismin benzerlerini "teker teker hepsi, birer birer hepsi, birer birer tamamı" anlamıyla kapsayacak biçimde genelleştiren söz.

DEĞER

Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet. Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı. Üstün nitelik, meziyet, kıymet. Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, bedel, kıymet, paha, valör. Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü.

DIŞ

Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı. Görülen, içte bulunmayan yüzey. Bazı top oyunlarında karşı takım oyuncularının vuruşuyla topun kalenin bulunduğu taraftan dışarı çıkması, aut. Yabancı ülkelerle ilgili. Bireyin ötesinde bir varlığı olan. Açık havada geçen sahneleri içine alan çekim. Bir kimsenin görünüşü, durum ve davranışları. Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha uzak olan. Bir konunun kapsamına girmeyen şey.