Kelimeler arşivi içinde; başında "gönder" olan, toplam 23 adet kelime bulunmaktadır. gönder ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu gönder ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde gönder olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
GÖNDERİLEBİLMEK
GÖNDERİLEBİLME
GÖNDEREBİLMEK, GÖNDERİVERMEK
GÖNDEREBİLME, GÖNDERİVERME
GÖNDERMELİK, GÖNDERİLMEK
GÖNDERİLME, GÖNDERTMEK, GÖNDERİLİŞ
GÖNDERİCİ, GÖNDERMEK, GÖNDERTME
GÖNDERİM, GÖNDERİŞ, GÖNDERGE, GÖNDERLİ, GÖNDERME, GÖNDEREN
GÖNDERİ, GÖNDERE
GÖNDER
GÖNDER
Bayrak direği. Üvendire. Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucunda metal olan ağaç sopa.
GÖNDERİLEBİLME
Gönderilebilmek işi.
GÖNDERİLMEK
Gönderme işi yapılmak veya gönderme işine konu olmak.
GÖNDERTMEK
Gönderme işini yaptırmak.
GÖNDERİCİ
Posta ile paket, telgraf, mektup vb. gönderen kimse.
GÖNDERİLME
Gönderilmek işi.
GÖNDERİVERME
Gönderivermek işi.
GÖNDERİVERMEK
Çabucak göndermek.
GÖNDEREBİLME
Gönderebilmek işi.
GÖNDERİLEBİLMEK
Gönderilme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GÖNDEREBİLMEK
Gönderme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GÖNDERMELİK
Bir yere gönderilen mal ya da nesnelere ilişkin çizelge.
GÖNDERTME
Göndertmek işi.
GÖNDERMEK
Bir yere doğru yola çıkarmak, yollamak, ulaşmasını, gitmesini sağlamak, irsal etmek. Yolcu etmek. Araştırma, yazışma vb.nde kaynak kişiye veya esere işaret etmek, atıf yapmak. Yetki vererek gitmesini sağlamak. Bir kaynaktan çıkıp gelmek, ulaşmak.
GÖNDERİLİŞ
Gönderilme işi.
GÖNDERİM
Birtakım bilgileri içeren, kişiden kişiye veya kurumlar arası bilginin geçişini sağlayan belge.
Bu bölümde tanımı içerisinde GÖNDER geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DELEGE
Kendisine yetki verilerek bir yere veya birinin katına gönderilen kimse, elçi, murahhas. Devlet, parti, sendika vb. kuruluşları toplantılarda temsil eden kimse. Bilimsel toplantılara bildiri sunmak üzere katılan kimse, katılımcı.
AKTARMA
Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.
ATIF
Yöneltme, çevirme. Gönderme. İlişkili bulma.
ALICI
Satın almak isteyen kimse, müşteri. Almaç. Azrail. Kendisine bir şey gönderilen kimse. Kamera.
AKSEPTANS
Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi. Poliçelerin üzerine "kabulümdür" biçiminde yazılarak altı imzalanan açıklama, kabul.
AKLAN
Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile. Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri.
ÇEVİRMEK
Bir şeyin yönünü değiştirmek. İşlemek, yapmak. Geri göndermek. Çeviri yapmak. Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek. Kâğıt oyunu oynamak. Yönetmek, idare etmek. Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek. Öteki yüzünü görünür duruma getirmek. Döndürerek hareket ettirmek. Bir durumdan başka duruma geçmek. Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmek. Durdurmak. Çevrilemek, tevil etmek. Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmak.
ÇIKARMAK
Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak. Sonunu getirmek. Hatırlamak. Bulmak, ortaya koymak. Yapmak, üretmek. Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak. Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak. Boşaltmak. Sunmak. Göstermek. Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek. Gidermek. Fotoğraf çektirmek. Resim yapmak. Söylemek. Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek. İlgisini keserek uzaklaştırmak. Sağlamak, elde etmek. Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek. Sindirim yolundan dışarı atmak, kusmak. Gibi göstermek, bir davranış yüklemek. Yayımlamak. Yollamak, göndermek.
ATMAK
Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.
EŞANTİYON
Bir malın niteliğini belirtmek, özelliklerini göstermek amacıyla parasız verilen veya gönderilen mal.
DAĞITIM
Dağıtma işi, tevzi. Bir merkezden çeşitli yerlere gönderme işi.
ÇEVİRGE
Bilgisayar verilerini telefon hattı vb. iletişim hatları üzerinden gönderen elektronik araç, modem.
GÖNDERİ
Bir yerden bir yere özellikle posta ile gönderilen paket, telgraf, mektup vb. Yolcu etme, uğurlama.
EMANET
Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia. Can, ruh. Bir kimse ile birine gönderilen şey. Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer.
AMİR
Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse, mir. Buyuran, buyurucu. Satıcı veya ihracatçının gönderdiği malların bedelini almak üzere gerekli belgeleri göstererek bankaya başvuran kimse.
GENELGE
Yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında yol göstermek, herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çekmek üzere ilgililere gönderilen yazı, tamim, sirküler.
DAVETNAME
Yasal bir iş için gönderilen davetiye.
GİTMEK
Bir yere doğru yönelmek. Yeter olmak, yetmek, yetişmek. Herhangi bir durumda olmak. Ölmek. Bir yerden veya bir işten ayrılmak. Dayanmak. Değerlendirmek, saymak, karşılamak. Çıkmak, ulaşmak. Götürülmek, gönderilmek. Makine, işlemek, çalışmak. Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak. Sürmek, devam etmek. Geçmek. Yürümek, yol almak. Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak. Yakışmak, yaraşmak. Satılmak. Yapmak. Başvurmak, yapmak. Bir şey zarar görmüş olmak. Tüketilmek, harcanmak. Yok olmak, elden çıkmak.
DAĞITICI
Mektup, gazete vb. şeyleri dolaşarak dağıtan kimse, müvezzi. Motorlarda yüksek gerilimli akımı çalışma sırasına göre bujilere yayıp gönderen aygıt, distribütör. Bir malın önceden belirlenmiş bölgelere gönderilmesini sağlayan kişi veya kuruluş.
GİZLİ
Görünmez, belli olmaz bir durumda olan, edimsel karşıtı. Başkalarından saklanan, duyurulmayan, saklı kalan, mahrem, mestur, nihan. Niteliği anlaşılmayan, bilinmeyen. İlgili kişi veya makamlarca değerlendirilmesi amacıyla kurum içi veya kurumlar arası gönderilen yazının, belgenin, raporun ve yayınların taşıdığı gizlilik derecesini bildiren terim. Saklı olarak, saklayarak.