Sonu GELEN ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "gelen" olan, toplam 24 adet kelime bulunmaktadır. Sonu gelen ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında gelen olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde gelen olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

12 harfli kelimeler

YASSICAGELEN

10 harfli kelimeler

KENDİGELEN, YEŞİLGELEN, YASSIGELEN, VARANGELEN, KIZILGELEN, KATTIGELEN, BEYAZGELEN, ÇEVREGELEN

9 harfli kelimeler

SIKIGELEN, ZÖBEGELEN, YOLAGELEN, VIRTGELEN, SARIGELEN, HACIGELEN, KESEGELEN, KATIGELEN, KABAGELEN

8 harfli kelimeler

MORGELEN, İYİGELEN, ÜZEGELEN, GÜRGELEN

7 harfli kelimeler

İSGELEN

5 harfli kelimeler

GELEN

Bazı kelimelerin anlamları

GELEN

Gelme işini yapan (kimse ya da nesne). Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın).

YEŞİLGELEN

Yeşilimsi.

YASSIGELEN

Yassıca, yassı gibi.

YOLAGELEN

Yemeği yapılan bir ot.

VARANGELEN

Halı tezgâhlarında, gücü ağacından daha yukarda duran, aşağı yukarı hareket ederek çizgiyi açıp kapayan uzunca ağaç. Maden ocaklarında taşıma yapmakta kullanılan elektrikli, tel üstünde çalışan araç. Halı dokuma aygıtında iki ip arasından geçerek iplerin daralıp genişlemesini sağlayan ince ağaç. Mekik. Dokuma tezgahında gücü ağacından daha yukarıda duran ve aşağı yukarı hareket ettirilerek ipliklerin arasını açıp kapayan uzun ağaç. Istar, cuifa adları verilen dokuma tezgahların da gerili iplerin arasında bulunan ince, uzun ve yuvarlak sopa.

VIRTGELEN

Bir yere bağlı olarak, gidip gelen aygıt: Kapı vırtgeleni bozulmuş.

ZÖBEGELEN

Ovalimsi.

KIZILGELEN

Az kızıl, kızılca, kızıl gibi.

HACIGELEN

Çanakkale kenti, Umurbey bucağına bağlı bir bölge.

SARIGELEN

Sarımsı.

YASSICAGELEN

Yassıca, yassı gibi.

KATTIGELEN

Çok katı.

KENDİGELEN

Umulmadık bir zamanda gelen ve gelişinden sevinç duyulan (kimse veya şey).

ÇEVREGELEN

Çepçevre.

SIKIGELEN

Sıkıca.

BEYAZGELEN

Az beyaz, beyazca.

  -   -   -  

Anlamında GELEN bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde GELEN geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ALATURKA

Eski Türk gelenek, görenek, töre ve hayatına uygun, Doğuluca, alafranga karşıtı. Düzensiz, yöntemsiz. Alaturka saat. Bu töre ve hayatı benimsemiş (kimse).

ALACALIK

Alaca olma durumu. Renkli ve renksiz kılların bütün vücutta düzenli bir biçimde dağılmayarak büyük ve küçük parçalar hâlinde birleşmesiyle meydana gelen bir at donu.

AKIŞMA

Akışmak işi. Bir sıraya gelen ses, hece veya kelimelerin birbirleriyle uyuşarak kulağa hoş ve dile kolay gelen bir bütün oluşturması.

AĞRIMA

Ağrımak işi. Memeli hayvanlarda görülen ara konakçı kenelerin bulaştırdığı ağrıma asalaklarından ileri gelen hastalık.

ALTI

Beşten sonra gelen sayının adı. Bu sayıyı gösteren 6 ve VI rakamlarının adı. Beşten bir artık.

ABANDONE

Boks sporunda dövüşemeyecek duruma gelen boksörün karşılaşmayı yarıda bırakması. Herhangi bir olay karşısında çaresiz duruma düşme.

AÇIKLAYICI

Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan. Kendinden önce gelen kelimeyi belirten, açıklayan (kelime veya kelimeler): "Atatürk, yeni Türkiye'nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır" cümlesindeki 'yeni Türkiye'nin kurucusu' sözü Atatürk adının açıklayıcısıdır.

AĞIZLIK

Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç. Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes. Nefesli çalgılarda ağza gelen yer. Kuyu bileziği. Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç. Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılmış olan kapak. Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm. Huni. Bir şeyin başladığı yer. Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer.

ANANE

Gelenek.

ALTMIŞINCI

Altmış sıfatının sıra bildiren biçimi, sırada elli dokuzuncudan sonra gelen.

ALTINCI

Altı sayısının sıra sıfatı, sırada beşinciden sonra gelen. Altın alıp satan kimse.

AĞABABA

Dede, ata. Bir yerde, bir topluluk içinde etkili olan, sözü geçen, ileri gelen (kimse). Sanı "ağa" olan babaya çocuğunun sesleniş sözü.

ALT

Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı. Birkaç şeyden aşağıda olan. Bir şeyin yere yakın bölümü. Birine göre daha aşağı mevkide olan kimse, madun. Sınıflamalarda ikinci derecede olan. Bir nesnenin tabanı. Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü.

AMENTÜ

Bir oluş, düşünce veya ideolojinin temelini oluşturan değer yargıları. Arapça "inandım" anlamına gelen ve İslamiyetin temel inançları olan "Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanma"yı dile getiren söz.

AGLÜTİNİN

Serumda meydana gelen ve pıhtılaşmaya sebep olan antikor.

İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. Çaprazlama örgü ile yapılmış olan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık. Tuzak. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file.

ALTMIŞ

Elli dokuzdan sonra gelen sayının adı. Bu sayıyı gösteren 60 ve LX rakamlarının adı. Altı kere on, elli dokuzdan bir artık.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

ANANECİ

Gelenekçi.

AİLE

Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik. Eş, karı. Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü. Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya. Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü. Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü.