ESNEME ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "esneme" olan, toplam 4 adet kelime bulunmaktadır. esneme ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu esneme ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde esneme olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

ESNEME

Esnemek işi.

ESNEMEZLİK

Esnemez olma özelliği. Katı bir cismin biçim değiştirmeye karşı gösterdiği direnç.

ESNEMEZ

Esneklik özelliği göstermeyen. Ağrı şehrinde, Doğubayazıt belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Eskişehir şehri, İnönü ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

ESNEMEK

Uykulu, sıkıntılı veya yorgunluk duyulan bir anda ağzı genişçe açarak soluk alıp vermek. Bir cisim bir etki ile biçim değiştirmek. Bollaşıp genişlemek.

  -   -   -  

Anlamında ESNEME bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ESNEME geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ENSERİ

Döğme ya da köşeli büyük çivi. Çivi. Büyük çivi. (Dutlu yayla, Esnemez, Çepni Eskişehir).

DALABIMAK

İstemek. Ateşli hastalıklarda sayıklamak, çırpınmak. Çarpmak: Yüreğim dalabıyor. Bir yere tutunarak sallanmak, iki tarafı sabit ağaç veya tahtanın ortası sallanmak, esnemek, asılmak. Dişi hayvan çiftleşmek istemek, erkek istemek. Çarpınmak, çırpınmak, oynayıp sıçramak.

ESNEYİŞ

Esneme işi.

GARPUCA

Elle yapılan demir çivi. (Esnemez, Erenköy Bilecik).

ESNETMEK

Esnemesine sebep olmak.

GARNEŞME

Esneme.

ÇİT

Bağ, bahçe, bostan ve benzerleri yerlerin çevresine çalı, kamış, ağaç dalı gibi şeylerden çekilen duvar türü, çeper, barı. Pamuktan dokunmuş basma. Baş örtüsü, yazma, yemeni. Başörtüsü, yemeni. Basma (kumaş hakkında). Sebze bahçesi. Çocukların uçurtma yaparken kullandıkları ince, uzun çıta parçaları. Kaburga kemiği. Küçük anahtar. Keçiyi kovalama ünlemi. Çift, iki tane. Göl kenarında, sazlardan kurulan, kamıştan örülmüş bir çeşit ağ. Dallardan silindir şeklinde örülmüş mısır ambarı. İpek böceğini yetiştirmek için kullanılan çubuk örmesi. Saç üstünde pişirilen yufka, bazlama gibi şeylerin soğuması için üzerine konulan hasırdan örülmüş tabla. Çuval. Çorap şişi. Küçük sepet, küfe. Pazen. Çit, baş örtüsü, yazma. Tülbent. Desenli baş örtüsü. Basma, pazen. Çift, ikiz, karşılığı çif. Meyve çekirdeği. Ağaç dallarından örülen, içine mısır ve benzerleri koyulan küçük yapı, çevrilmiş bahçe. Başörtüsü. Çift, bk. çüt. Çift. Fes üzerine bağlanan işlemeli tülbent. Birbirinden ayırmak için, komşu iki tarla, bahçe, bağ arasına ya da yol kıyılarına yerleştirilen bitkisel bölme. Tülbent başörtüsü. (Küllük Iğdır Kars). Basma, patiska ve ketenin ortak adı. (Küllük Iğdır Kars). Çiçekli basma. (Yukarıdinek Şarkikaraağaç Isparta). Yüksek kenarlı saman arabası. (Esnemez, Çukurhisar, inönü Eskişehir). Ağaç örgülü saman taşıma kabı. (Boyalı Güdül Ankara). Yetişkin kuzuların konulduğu ağıl. (Beyağıl Ulukışla Niğde). Evlerin önüne konan kamıştan örülme siperlik. (Senirkent Isparta). Mısır ambarı. (Beyceli Fatsa Ordu).

HALÇA

Kalça. Kunduracıların kalıp üzerine koydukları meşin parçaları. Seccade, küçük halı. Dökülmüş alçı. (Bozüyük Bilecik; Esnemez Eskişehir). Kunduracıların, kalıp üzerine koydukları yassı demir parçası. (Senirkent Isparta). Kalıbın arka kısmına çakılan gön parçası. (Yalvaç Isparta).

DALBIMAK

Bir yere tutunarak sallanmak, iki tarafı sabit ağaç veya tahtanın ortası sallanmak, esnemek, asılmak.

EHNEZİMEK

Açlıktan zayıf düşmek, zayıflamak. Çok acıkmak, içi geçmek. Kuvvetsizlikten, cansızlıktan esnemek. Gücü, dayanağı azalmak. Az yorulmak. Tıkanmak. Ayağı takılmak. Eskimeğe yüz tutmak.

HAVRIZ

Oturak, lazımlık. Leğen. Oturak. Lazımlık. (Esnemez, Dutluyayla, İnönü Eskişehir; Gaziantep).

DALBINMAK

Bir yere tutunarak sallanmak, iki tarafı sabit ağaç veya tahtanın ortası sallanmak, esnemek, asılmak. Yüzme bilmeyen bir kimse su içinde çırpınmak. Suda yüzen bir cisim batıp çıkmak: Şu ağaca bak suda dalbınıp gider. Küçük çocuk elini, kolunu oynatmak, atılmak. Helecanlanmak, çırpınmak.

ESELMEK

İrileşmek, serpilmek, boylanmak, yetişmek, büyümek. Esnemek, yaylanmak.

DELEBİMEK

Bir yere tutunarak sallanmak, iki tarafı sabit ağaç veya tahtanın ortası sallanmak, esnemek, asılmak. Işıl ışıl parlamak.

DERNEŞMEK

Toplu halde konuşmak, görüşmek. Direnmek. Toplanmak. Gerinmek, esnemek. Toplanmak, yığılmak.

ESNEYEBİLMEK

Esneme imkânı veya olasılığı bulunmak.

GEVELE

Saban oku ile saban tabanını birbirine bağlayan çivi. Ahır, samanlık gibi binaların üzerine atılan ağaç direk. İplik çıkrığı. Saban okunu boyunduruğa bağlayan ağaç çivi. (Çardak Denizli; Bursa). Koşum hayvanlarını sabana bağlamakta kullanılan ağaç parçası. (Senirköyü Sincanlı Afyonkarahisar). Dam yapımında kullanılan ağaç. (Dodurga Bozüyük Bilecik; Esnemez, Erenköy, İnönü Eskişehir).

ELKAYASI

Bulgur ile tuz çekilen küçük taş değirmen. (Esnemez, İnönü Eskişehir).

DARE

Ağaç. Tef. Daire, darbuka. Sap arabası kanatlarını meydana getiren çubuk bağlar. (Oklubalı, Esnemez, Dereyalak, Kuzfındık, İnönü Eskişehir).

ESENMEK

İrileşmek, serpilmek, boylanmak, yetişmek, büyümek. Esnemek, yaylanmak.