Kelimeler arşivi içinde; sonunda "almak" olan, toplam 169 adet kelime bulunmaktadır. Sonu almak ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında almak olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde almak olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
AŞIRTDAĞALMAK
KURUYAKALMAK
ÇALIKÇALMAK, OTURAKALMAK, UYUYAKALMAK
ARTAKALMAK, BAKAKALMAK, DONAKALMAK, AYDANALMAK, DOLAĞALMAK, DOLAKALMAK, DURAKALMAK, EVLEKALMAK, GALAGALMAK, KALAKALMAK, KARAÇALMAK, SÜPÜRALMAK, ŞAŞAKALMAK
DEVRALMAK, FEYZALMAK, KARTALMAK, ALAFALMAK, ALAVALMAK, ALIKALMAK, BAĞLALMAK, BAŞNALMAK, BONGALMAK, BONĞALMAK, BUNGALMAK, CILĞALMAK, DAYFALMAK, DİNCALMAK, DOMBALMAK, FISDALMAK, GAYDALMAK, GAYKALMAK, HINDALMAK, HÜMSALMAK, KARÇALMAK, KARĞALMAK, KINCALMAK, KIYNALMAK, KOYGALMAK, KURTALMAK, SANÇALMAK, SIRÇALMAK, SUSKALMAK, SÜRÇALMAK, Devamını Oku »»
ALÇALMAK, BOLALMAK, BOŞALMAK, BUNALMAK, ÇOĞALMAK, DARALMAK, DOMALMAK, KISALMAK, KOCALMAK, SAĞALMAK, YAMALMAK, YOĞALMAK, ANDALMAK, ARDALMAK, BAYALMAK, BONALMAK, BUĞALMAK, CIĞALMAK, ÇOHALMAK, ÇUVALMAK, DIKALMAK, DOBALMAK, DURALMAK, FISALMAK, FOSALMAK, GALALMAK, GARALMAK, GASALMAK, GIDALMAK, GIRALMAK, Devamını Oku »»
AZALMAK, UFALMAK, ACALMAK, ALALMAK, ANALMAK, DAALMAK, IRALMAK, ONALMAK, OYALMAK, ÖNALMAK, UCALMAK, UĞALMAK, ULALMAK, UNALMAK, UTALMAK, UVALMAK, UYALMAK, ÜFALMAK
ÇALMAK, DALMAK, KALMAK, SALMAK, GALMAK, YALMAK
ALMAK
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
GALAGALMAK
Duruvermek.
OTURAKALMAK
Oturup kalmak. Yerleşmek.
DONAKALMAK
Şaşırıp bir süre ne yapacağını, ne diyeceğini bilememek.
EVLEKALMAK
Tarla içindeki suları dışarı aktarmak için sabanla arık açmak. (Merzifon Amasya).
ÇALIKÇALMAK
Aşermek.
DOLAĞALMAK
Bollaşmak, yığılmak, yığılıp durmak.
KURUYAKALMAK
Donakalmak, şaşmak.
DOLAKALMAK
Bollaşmak, yığılmak, yığılıp durmak. Birdenbire dolmak, doluvermek.
DURAKALMAK
Ne yapacağını bilemez bir biçimde durup kalmak.
BAKAKALMAK
Şaşkınlığa uğrayıp ne yapacağını bilmez durumda kalmak.
UYUYAKALMAK
Ansızın uyumak.
ARTAKALMAK
Artmak, geriye kalmak, fazla bulunmak.
KALAKALMAK
Bir şey veya durum karşısında şaşırmak. Güç durumda kalmak. Bir şeyin üzerine aşırı düşmek, üstünde durmak.
AŞIRTDAĞALMAK
Önüne bir engel gelerek arkada kaldığından görünmez olmak.
AYDANALMAK
Çocuk pamukçuk hastalığına yakalanmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde ALMAK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AFALLAŞMAK
Şaşkınlık içinde kalmak, şaşırıp bir şey yapamaz olmak.
ACILAŞMAK
Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.
ALMA
Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız. Bir iş adamının veya profesyonel sporcunun para karşılığı başka bir işe veya kulübe geçmesi, transfer.
AHZETMEK
Almak, kabul etmek.
ABDESTSİZ
Abdest almamış olan (kimse). Abdesti bozulmuş olan (kimse). Abdest almadan, abdest almaksızın. Kötü adam.
ALAKALANMAK
İlgilenmek. Bir şeyden zevk almak. Bir şey çekici gelmek. Gönül bağlamak, yakınlık duymak.
ALÇALMAK
Alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek. İnsanın değeri azalmak.
ALÇALMA
Alçalmak işi, inme. Gelgitte denizin alçalması, cezir. Düşkünlük, zül, mezellet. Toprağın çöküp oturması.
ALINTILAMAK
Bir yazıya başka bir yazarın yazısından cümle veya cümleler almak, alıntı yapmak, aktarmak, iktibas etmek.
AMİR
Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse, mir. Buyuran, buyurucu. Satıcı veya ihracatçının gönderdiği malların bedelini almak üzere gerekli belgeleri göstererek bankaya başvuran kimse.
AĞDALAŞMAK
Ağda durumuna gelmek, ağdalanmak. Sohbet tam tadına varılır durum almak, koyulaşmak.
AĞIRLAŞMAK
Ağır duruma gelmek. Sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak. Güçleşmek, zorlaşmak. Gökyüzü bulutlu ve karanlık, iç karartıcı bir hâl almak. Ağırbaşlı olmak. Yavaşlamak. Yiyecek bozulmaya yüz tutmak. Gebe kadın doğurması yaklaşmak. Hasta tehlikeli duruma gelmek, fenalaşmak. Organ görevini yapamaz duruma gelmek.
ANLAŞMAK
Düşünce, duygu, amaç bakımından birleşmek, antant kalmak. Sözleşmek, sözleşme imzalamak.
ALICI
Satın almak isteyen kimse, müşteri. Almaç. Azrail. Kendisine bir şey gönderilen kimse. Kamera.
ACEMLEŞMEK
Kültür ve medeniyet bakımından İran halkını örnek almak veya etkisi altında kalmak.
AÇIKTAN
Bir yerin uzağından. Ayrıca, ek olarak. Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak. Önceden belirlenmiş bir bütçeye bağlı kalmaksızın.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AKSAMAK
Hafifçe topallamak. Bir iş gereği gibi yürümemek, geri kalmak.
ALTINLAŞMAK
Altın durumu veya görünümü almak.
AÇIKÇA
Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre.