ŞANS ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "şans" olan, toplam 14 adet kelime bulunmaktadır. şans ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu şans ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde şans olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

11 harfli kelimeler

ŞANSÖLYELİK

10 harfli kelimeler

ŞANSSIZLIK

9 harfli kelimeler

ŞANSLILIK

8 harfli kelimeler

ŞANSONET, ŞANSÖLYE

7 harfli kelimeler

ŞANSSIZ

6 harfli kelimeler

ŞANSAF, ŞANSAL, ŞANSEL, ŞANSER, ŞANSIZ, ŞANSLI, ŞANSON

4 harfli kelimeler

ŞANS

Bazı kelimelerin anlamları

ŞANS

Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek. Bir kimsenin bilgi ve emeğinden çok rastlantı sonucu elde ettiği elverişli durum. Bir olayın olabilirliği.

ŞANSÖLYE

Almanya ve Avusturya'da hükûmet başkanı.

ŞANSONET

Küçük şanson, kısa türkü.

ŞANSÖLYELİK

Şansölye olma durumu.

ŞANSAL

"İyi niteliklerinle ün kazan, şanın yayılsın" anlamında kullanılan bir isim".

ŞANSEL

Çok tanınmış, çok ünlü kimse.

ŞANSLI

Talihi olan, talihli, ballı.

ŞANSON

Kıta adı verilen ve şarkı gibi söylenen mısra dizisi. Şarkı. Melodi.

ŞANSIZ

Ünsüz. Gösterişsiz. Kılıksız, kıyafetsiz.

ŞANSAF

Çalım, süs.

ŞANSSIZ

Şansı olmayan.

ŞANSSIZLIK

Şanssız olma durumu.

ŞANSLILIK

Şanslı olma durumu.

ŞANSER

"Şanını, yüceliğini göster" anlamında kullanılan bir isim".

  -   -   -  

Anlamında ŞANS bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ŞANS geçen kelimeler listesi verilmiştir.

TALİHSİZ

Talihi ters olan, talihi kötü olan, şanssız, bahtsız (kimse).

TALİHLİ

Talihi iyi olan, bahtı açık olan, bahtlı, şanslı.

TALİHSİZLİK

Talihsiz olma durumu, şanssızlık, bahtsızlık.

TALİH

Şans.

BALLI

İçerisinde bal bulunan. Şanslı.

YILDIZ

Çekirdeğinde oluşan füzyon sonucunda açığa çıkan enerjiyi uzaya ışınım biçiminde yayan, ışıklı gök cisimlerinden her biri. Bu biçimde olan. Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse. Kuzey 360°'lik yön, kuzey. Baht, şans, talih. Bir noktadan çevreye beş veya daha fazla çıkıntısı olan çok köşeli şekil. Sinema, tiyatro veya müzikhol sanatçısı, star.

BAHT

Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahi iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimi, kader, talih. Şans.

AKDOĞ

"Talihin, şansın iyi olsun" anlamında kullanılan bir isim.

İSABET

Hedefe varma, hedefi vurma. Yanılmama. Öneri, düşünce veya söz yerinde olma. Güzel rastlantı. "Çok güzel, iyi oldu" anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü. Piyango vb. şans oyunlarında, kazanma, çıkma, vurma.

AHTER

Yıldız. Talih, şans, uğur.

AŞKARSIZ

Yüzsüz, biçimsiz, sevimsiz, çirkin. Nişansız, işaretsiz.

FELEK

Gök, gökyüzü, sema. Askerî mızıkada zilli bir müzik aracı. Talih, baht, şans. Dünya, âlem.

BEBAHT

Bahtsız, şanssız.

UĞUR

Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti ya da bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı. Hedef, amaç, erek, gaye, yol. İyi nitelik, meymenet, kadem. Talih, şans. Ön veya yan. Bu nitelikte olduğuna inanılan şey.

ÇEKMEK

Bir şeyi tutup kendine ya da başka bir yöne doğru yürütmek. Atmak, vurmak. Taşıma gücü olmak. Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak. Kaçan ilmeği örmek. Asmak. Herhangi bir engel kurmak. Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak. Güç durumlara dayanmak, katlanmak. Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek. Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak. Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek. İmbik yardımı ile elde etmek. Hoşa gitmek, sarmak. Tartıda ağırlığı olmak. Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak. Yollamak. İçine almak, emmek. Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek. Daralıp kısalmak. Vericiden gelen dalgaları algılayarak televizyon, radyo, telefon vb. aygıtlarla bağlantı kurmak. Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek. Germek. Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak. Bir duyguyu içinde yaşatmak. Aynısını yazmak veya çizmek. Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak. Öğütmek. Çizgi durumunda uzatmak. Boya, badana vb. sürmek. Döşemek. Yürütmek, sürmek. Yol, ay sürmek. Bir yerden başka bir yere taşımak. Örtmek, giymek. Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak. Bir amaçla ortadan kaldırmak. Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı. Herhangi bir anlama almak. Taşıtı bir yere bırakmak, koymak. Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak. İçki içmek. Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak.

HANDİKAP

Engel. At yarışlarında binicilerle eyerin toplam ağırlığının, atların koşuyu kazanma şansını etkileyecek biçimde ayarlanması.

KISMET

Tanrı'nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip. Talih, kader, şans. "Şimdiden belli değil, ya olur ya olmaz" anlamlarında bir seslenme sözü. Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu. Evlenme talihi.

LOTARYA

Ad veya numara çekilerek oynanan şans oyunlarının genel adı.

FAL

Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı.

PİYANGOLU

Şanslı, talihli kimse.