Kelimeler arşivi içinde; sonunda "ışam" olan, toplam 2 adet kelime bulunmaktadır. Sonu ışam ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında ışam olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde ışam olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
IŞAM
Çam.
AYIŞAM
Akşam.
Bu bölümde tanımı içerisinde IŞAM geçen kelimeler listesi verilmiştir.
KÖREPE
Çalışamaz duruma gelmiş kişi. Diken, çalı kesmeye yarayan yarım ay biçiminde küçük balta, keski. Dahra.
AMBALE
"Birini düşünemez duruma getirmek, çok yormak, fazla gaz vererek otomobili çalışamaz duruma getirmek" anlamlarındaki ambale etmek ve "çok yorulup iş göremez, düşünemez duruma gelmek" anlamındaki ambale olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz.
TEŞİKMEK
Yabancı çevreye alışamayarak kaçmak.
YADURĞULAMAK
Alışamamak, yabancılık çekmek.
GARİPSEMEK
Kendini gurbette veya kimsesiz gibi düşünerek içlenmek. Bir şeyi garip, tuhaf ve uygunsuz bulmak, alışamamak, yadırgamak.
YABANCILAŞMAK
Tanımaz, bilmez duruma gelmek, yabancı olmak, bigâne düşmek. Alışamamak, yadırgamak, yabancılık çekmek.
KAPANMAK
Kapalı duruma gelmek. Yara iyileşmek. Son verilmek, kesilmek. Hava bulutlanmak. Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek. Göz kör olmak. Tatile girmek. Dışarı ile ilişiğini kesmek. Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek.
HARINNAMAK
İşe alışamamak, işe yüzü olmamak.
YADIMAK
Alışamamak, yabancılık çekmek.
YADIRGIMAK
Alışamamak, yabancılık çekmek.
YADIRGAMAK
Kendine yabancı gelen bir kimseye, duruma veya şeye alışamamak, ısınamamak.
KIYIŞAMAMAK
Göze alamamak : Sana geçen gün bir şey diyecektim kıyışamadım.
YADIRGALAMAK
Alışamamak, yabancılık çekmek.
YADIRGAMAH
Alışamamak, yabancılık çekmek. Yerinden yurdundan soğumak: Bizim oğlan evden yadırgadı. Gönülden çıkarmak, unutmak.
ATROFİ
Yapı ve görev bakımından zayıflama ya da küçülme. Normal gelişmiş organ ve dokuların; beslenme bozuklukları, iltihaplanma veya çalışamaması sonucu erimesi, küçülmesi durumu. Fizyolojik veya patolojik nedenlerle, gelişimini tamamlamış hücrelerin hacimce küçülmesi veya sayılarının azalması sonucu, organ ve dokuların boyutlarının küçülmesi veya dumura uğraması.
KAPAMAK
Bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek. Tıkamak, içini doldurmak. Ortalıktan alıp saklamak. Bir yere sokup dışarı çıkmasına engel olmak, hapsetmek. Su, elektrik gelişini kesmek. Karşılamak, denk gelmek. Hava bulutlarla kaplanmak, sıkıntılı bir hâl almak. Üzerinde durmamak, bir şey üzerinde konuşmayı bırakmak. Geçişi engellemek. Bir şeyin görünmesine engel olmak. Çalışamaz, görev ve iş yapamaz duruma getirmek.
YADIRGILAMAK
Alışamamak, yabancılık çekmek.
İŞGÜCÜ
Bir ülkede ya da işletmede, üretime ya da herhangi bir işe katılan ve bunun gerçekleşmesini sağlayan insan emeğinin tümü. Etkin nüfus içinde yer alıp, cari ücret düzeyinde ve çalışma koşullarında çalışanlar ile işsizlerin toplamı. Toplam nüfustan çalışamayacak durumda olan nüfusun (örneğin 15 yaşından küçük, 65 yaşından büyük olanların, ev kadınlarının, öğrencilerin, mahkumların, ordu mensuplarının, çalışmasını engelleyen fiziksel veya zihinsel engeli olanların) ve çalışmak istemeyenlerin çıkarılmasıyla ulaşılan nüfus. Bir toplumda 15-64 yaşlar arasındaki nüfus bölümü.
BAYAĞA
Pekâlâ, pek tabii: Bana kimse karışamaz, buradan bayağa giderim.