Kelimeler arşivi içinde; sonunda "ilen" olan, toplam 40 adet kelime bulunmaktadır. Sonu ilen ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında ilen olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde ilen olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
TRİKLORETİLEN
POLİPROPİLEN, HEMATOKSİLEN, MÜTESELSİLEN, ANAYÖNETİLEN
BÖLÜNEBİLEN
GÖSTERİLEN, BELİRTİLEN, MÜSTAKİLEN, POLİETİLEN, BENZETİLEN
GEÇİRİLEN, KARAÇİLEN
NARSİLEN, ŞİNGİLEN, YOLBİLEN, FİSKİLEN, ASETİLEN, DAHDİLEN
TERİLEN, YENİLEN, EKSİLEN, SEVİLEN, ÖZBİLEN, HAMİLEN, METİLEN, KAMİLEN, İSKİLEN, İSGİLEN, ÇEKİLEN, ERBİLEN, DAHİLEN
FİİLEN, ETİLEN, ACİLEN
MİLEN, BİLEN, ÇİLEN, YİLEN
İLEN
İLEN
Leğen. İle. İli, beraber, birlikte, ... leyin; -le, -likle.
HEMATOKSİLEN
Bakkam ağacı gövdesinden elde edilen ve histolojik doku kesitlerinde çekirdek boyası olarak kullanılan doğal boya maddesi.
BENZETİLEN
(Söz sanatı terimi) Benzetmede canlandırılmak, vasıflandırılmak istenilen şey.
ŞİNGİLEN
Bir ucunda iğne bulunan, renkli kâğıtlardan yapılmış, ok gibi havaya fırlatılan bir çeşit oyuncak.
GÖSTERİLEN
Göstergenin kavram yönü, gösterenle birleşerek göstergeyi oluşturan içerik. Bir adın kaplamı olan nesne.
MÜTESELSİLEN
Zincirleme olarak.
BÖLÜNEBİLEN
kaabil -i taksim, taksimi kaabil olan.
POLİETİLEN
Etilenin çeşitli yöntemlerle polimerleştirilmesinden elde edilen, dayanıklı, parlak, birçok kimyasal madde etkisiyle bozulmayan saydam katı.
NARSİLEN
Anestezi işleminde kullanılabilecek saflıktaki asetilene verilen isim.
MÜSTAKİLEN
Bağımsız olarak.
TRİKLORETİLEN
İnhalasyon anesteziği bir ilaç.
KARAÇİLEN
Sisli havada ince ince yağan yağmur.
GEÇİRİLEN
mefrûgün leh.
BELİRTİLEN
Tamlanan.
POLİPROPİLEN
Petrol parçalanırken gaz olarak açığa çıkan ürünün polimerizasyonu sonucu oluşan sentetik madde.
ANAYÖNETİLEN
Bir karmaşık deyimin anayöneteninin bir araya getirdiği düzgün deyimlerden her biri. anabileşen.
Bu bölümde tanımı içerisinde İLEN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ABDAL
Gezgin derviş. Tasavvufta manevi üst bir rütbe. Safeviler devrinde İran'da yaşayan Türk oymaklarından biri. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse. Anadolu'da yaşayan oymaklardan bazısı.
ABLA
Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).
ABA
Abla. Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük. Bu kumaştan yapılan. Kepenek. Yünün dövülmesiyle yapılmış olan kalın ve kaba kumaş. Bu kumaştan yapılmış olan ve dervişlerce giyilen hırka. Anne.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
ADIMSAYAR
Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.
ABRA
Dara. Angarya, yük. Bir değiş tokuşta üste verilen şey. Denge.
AÇMA
Açmak işi. Bir tür susamsız, kalınca, yağlı çörek. Orman içinde ağaç kesme veya yakma yoluyla tarıma elverişli bir duruma getirilen arazi.
ABDESTLİK
Abdest alınacak yer. Abdest alınırken giyilen ve kolsuz hırkaya benzeyen bir giyecek türü.
ADSIZ
Adı olmayan, isimsiz. Tanınmayan, bilinmeyen, isimsiz. Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı, isimsiz.
AÇIK
Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.
ADRES
Bir kimsenin oturduğu yer, bulunak. Hedef gösterilen yer. Bir kimsenin sık olarak gittiği yer. Kurum ya da kuruluşun bulunduğu yer.
ABDÜLLEZİZ
Akdeniz bölgesinde ve Afrika'da yetişen, çok yıllık, yumrulu ve otsu bir bitki (Cyperus esculentus). Bu bitkinin yemiş olarak yenilen, tatlı ve yağlı ürünü.
ABARTILI
Olduğundan fazla gösterilen, abartmalı, mübalağalı. Abartarak, abartılı olarak, mübalağalı bir biçimde.
AFOROZ
Hristiyanlıkta kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası. Darılıp biriyle konuşmama, ilgiyi kesip kendinden uzaklaştırma, toplum dışılama.
AFERİN
Övme, takdir, beğenme vb. duyguları belirtmek için söylenen söz, bravo. Öğrencilere verilen beğenme ve takdir kâğıdı.
ADAMCIK
Kendisine acınılan kimse. Yerilen, küçümsenen kimse.
ABARTISIZ
Olduğu gibi gösterilen, abartmasız, mübalağasız. Abartmadan, abartısız olarak, mübalağasız bir biçimde.
AÇIKGÖZ
Uyanık davranarak çıkar sağlayan, imkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen, cingöz, uyanık, kurnaz (kimse).
ADAMAK
Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak, nezretmek. İthaf etmek. Bir şeyle yoğun olarak ilgilenmek. Kutsal saydığı bir şey uğruna kendini feda etmek üzere söz vermek. Ayırmak, tahsis etmek.
ACYO
Herhangi bir paranın gerçek değeriyle sürüm değeri arasında veya bir ticaret senedinin üzerinde yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arasında doğan fark. Bankaların senetli kredi işlemlerinde yaptıkları tahsilat. Bir ticaret senedinin yenilenmesinde alınan komisyon.