Kelimeler arşivi içinde; başında "zap" olan, toplam 18 adet kelime bulunmaktadır. zap ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu zap ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde zap olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ZAPIRDAMAK
ZAPLANMAK, ZAPTURAPT
ZAPIRDAK, ZAPRAMAK
ZAPUSUZ, ZAPBİYH, ZAPUSGA, ZAPTİYE
ZAPÇUK, ZAPIRA, ZAPPİK
ZAPLI, ZAPUR, ZAPİT, ZAPAN
ZAPT
ZAP
ZAP
Küçük toprak küp, güveç. Küp.
ZAPIRDAMAK
Ayaklar tak tak ses çıkararak koşmak. Aşırı saygı göstermek.
ZAPLANMAK
Alay etmek, eğlenmek.
ZAPPİK
Ökçeleri demirli yarım çizme.
ZAPÇUK
Çocuk davranışlı, yeğni kişi.
ZAPBİYH
Ökçeleri nalçalı yarım çizme; bot.
ZAPUSGA
Rusça kökenli zabuska: izin belgesi.
ZAPTİYE
Osmanlı Devleti'nde toplum güvenliğini sağlamakla görevli askerî polis kuruluşu. Bu kuruluştan olan er, zaptiye memuru.
ZAPUSUZ
Yabanıl.
ZAPİT
Sabit.
ZAPUR
Sis arasında yağan ince yağmur.
ZAPTURAPT
Disiplin.
ZAPLI
Zorlu, güçlü. İriyarı. Güçlü.
ZAPRAMAK
Fırlamak, koşmak.
ZAPIRDAK
Birdenbire.
ZAPIRA
Koşu, koşma.
Bu bölümde tanımı içerisinde ZAP geçen kelimeler listesi verilmiştir.
İŞKENCE
Bir kimseye maddi veya manevi olarak yapılmış olan aşırı eziyet. Vidalı bir tür sıkıştırma aracı. Düşüncelerini öğrenmek amacıyla birine uygulanan eziyet. Aşırı gerginlik, sıkıntılı durum, azap.
DUTULMAK
Hazırlanmak: Denklerin dutulmuş. Dili tutulmak. Mahkum olmak, zan altına düşmek. Durdurulmak, zaptedilmek. Donuklaşmak, kararmak, sıkılmak. Sesi çıkmaz olmak. Kullanılmak. Bırakılmak, alıkonulmak, bulundurulmak. Kapanmak, kapatılmak, tıkanmak.
MAZBUT
Ele geçirilmiş, zapt edilmiş. Düzenli, düzgün, beğenilen. Unutulmamış, hatırda kalmış. Doğa olaylarından etkilenmeyecek biçimde korunmuş olan (yapı). Bir yere yazılmış, deftere geçirilmiş.
AMİTRAZ
Triazapentadiene grubunda yer alan amidin yapısında, insektisit ve akarisit olarak kullanılan böcek öldürücü zehirli madde.
BENZODİAZEPİNLER
Veteriner pratikte genellikle trankilizan, kas gevşetici, preanestezik ve nörolept ağrı kesilmesi gibi amaçlarla kullanılan ve içerisinde diazepam, zolezapam, okzazepam ve tilezepam gibi etken maddeleri bulunduran bir ilaç grubu.
EZİNÇ
Organik veya ruhsal büyük sıkıntı, azap.
VAHŞİLEŞMEK
Yabanileşmek. Durdurulamamak, zapt edilememek.
ASKARLAMAK
İpleri, boyamadan önce -boyanın tutması için- bağ otları, yaprak veya kezzapla kaynatmak.
KANTARMA
Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç.
ACIK
Dağlarda yetişen bir çeşit yabani elma. Biraz, azıcık, pekaz. Öç, intikam, kin, garaz. İnat, zıddiyet, nisbet. Keder, ıstırap, elem. Merhamet, şefkat. Hiddet, gazap, öfke. Sıkıntı, eziyet: Şu işi görürken bana acık etme. Yaban armudu, ahlat. Sumak yaprağı, nar, ceviz, palamut kabuğu, şap gibi şeylerden yapılan ve içine boyanacak bez atılan sıvı. Azıcık, biraz. Acı, dert, ıstırap.
ACIH
Dağlarda yetişen bir çeşit yabani elma. Biraz, azıcık, pekaz. Öç, intikam, kin, garaz. İnat, zıddiyet, nisbet. Yerelması. Hiddet, gazap, öfke.
DİSİPLİN
Bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu, sıkı düzen, düzence, düzen bağı, zapturapt. Kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü. Öğretim konusu olan veya olabilecek bilgilerin bütünü, bilim dalı.
DERİMEK
Gelmek: Seferberlikte zaptiyeden bir dayak yedim, aklım başıma derimedi.
AVRAMAK
Kollamak, korumak, zaptetmek: Ali ağanın kızını aldın ama bakalım avrayabilecek misin?. Kavramak, alışmak.
AÇUV
Hiddet, gazap, öfke.
ÖFKE
Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap.
DİSİPLİNE
"Sıkı düzen ve denetim altına alınmak, zapturapt altına alınmak, denetim altında tutulmak" anlamlarında disipline edilmek, "sıkı düzen ve denetim altına almak, zapturapt altına almak" anlamlarında disipline etmek, "kendi kendine veya dış etkilerle düzen ve denetim altına girmek" anlamında disipline olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz.
TESHİR
Ele geçirme, zapt etme. Büyüleme, kendine bağlama. Büyü yapma.
DUTMAK
Tutmak (bk. tutmak). Bekletmek, bakmak. Tutmak, yakalamak. Bir iş yapmak için para karşılığında anlaşmak. Rahatsız etmek, zehirlemek. Tutmak. Sabit kılmak. Farzetmek. Yapmak, amel etmek. Saklamak, muhafaza etmek, gizlemek. İstilâ etmek, zaptetmek, kaplamak. Bir hayvan çiftleştiği erkekten yavruya yüklü kalmak. Kapamak, seddetmek. Elde etmek, iltizam etmek, ihtiyar etmek. Alıkoymak, gitmeğe bırakmamak; mâni olmak. 1. Kullanmak. 1. Saymak, addetmek, kabul etmek. 1. Karşısına koymak.
MUAZZEP
Acı, sıkıntı, azap çeken.