Kelimeler arşivi içinde; başında "yük" olan, toplam 121 adet kelime bulunmaktadır. yük ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu yük ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde yük olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
YÜKSEKISIÖLÇER, YÜKSEKLİKÖLÇER, YÜKSELTEBİLMEK, YÜKÜMLENDİRMEK, YÜKÜNLEŞTİRİCİ
YÜKLENEBİLMEK, YÜKLETEBİLMEK, YÜKLEYEBİLMEK, YÜKSEKÖĞRENİM, YÜKSEKÖĞRETİM, YÜKSELEBİLMEK, YÜKSELİVERMEK, YÜKSELTEBİLME, YÜKSELTGENMEK, YÜKSELTGEYİCİ, YÜKSELTTİRMEK, YÜKÜMLENDİRME
YÜKLENDİRMEK, YÜKLENEBİLME, YÜKLENİCİLİK, YÜKLETEBİLME, YÜKLETTİRMEK, YÜKLEYEBİLME, YÜKSELEBİLME, YÜKSELİVERME, YÜKSELTGEMEK, YÜKSELTGENME, YÜKSELTİLMEK, YÜKSELTTİRME
YÜKLENİLMEK, YÜKLENMELİK, YÜKLETİLMEK, YÜKLETTİRME, YÜKSEKBASKI, YÜKSEKYAYLA, YÜKSELTGEME, YÜKSELTİLME, YÜKSÜNÜLMEK, YÜKÜMLENMEK, YÜKÜNDÜRMEK
YÜKLENİLME, YÜKLETİLME, YÜKSEKOKUL, YÜKSEKOLUK, YÜKSEKÖREN, YÜKSEKTEPE, YÜKSELTGEN, YÜKSELTMEK, YÜKSÜNÜLME, YÜKÜMLENME, YÜKÜMLÜLÜK, YÜKÜMSEMEK, YÜKÜNDÜRME, YÜKÜNLEŞME
YÜKDEDMEK, YÜKGÖZLER, YÜKLENİCİ, YÜKLENMEK, YÜKLETMEK, YÜKLEYİCİ, YÜKSEKKÖY, YÜKSEKLİK, YÜKSEKOBA, YÜKSEKOVA, YÜKSELKÖY, YÜKSELMEK, YÜKSELTEÇ, YÜKSELTİM, YÜKSELTME, YÜKSURMAK, YÜKSÜKCÜK, YÜKSÜNMEK, YÜKSÜRMEK
YÜKÇEKER, YÜKÇÜLÜK, YÜKENMEK, YÜKLEMCİ, YÜKLEMEK, YÜKLENCE, YÜKLENCİ, YÜKLENİK, YÜKLENME, YÜKLENTİ, YÜKLETME, YÜKLEYİŞ, YÜKLÜLÜK, YÜKSECÜK, YÜKSEKLİ, YÜKSELEN, YÜKSELİM, YÜKSELİŞ, YÜKSELME, YÜKSELTİ, YÜKSÜNME, YÜKÜMLER, YÜKÜNMEK, YÜKÜNSEL, YÜKÜRMEK
YÜKÇULU, YÜKLEME, YÜKLENÇ, YÜKLÜCE, YÜKTAŞI, YÜKÜMLÜ, YÜKÜNME
YÜKEVİ, YÜKLEM, YÜKLER, YÜKLET, YÜKLÜK, YÜKSEG, YÜKSEK, YÜKSEL, YÜKSÜK, YÜKSÜZ
YÜKÇÜ, YÜKLİ, YÜKLÜ, YÜKÜM, YÜKÜN
YÜK
YÜK
Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi. Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev. Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı. Yüklük. Yüz bin kuruşluk mal veya tutar. Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar. Eşya. Bir şeyin ağırlığı. Doğacak bebek. Tedirginlik veren şey, engel.
YÜKÜMLENDİRMEK
Yükümlülük altına almak.
YÜKSEKLİKÖLÇER
Bulunulan yerin yüksekliğini gösteren aygıt, altimetre.
YÜKLETEBİLMEK
Yükletme imkânı veya olasılığı bulunmak.
YÜKSEKÖĞRETİM
Üniversiteleri yönetmek görevini ve sorumluluğunu taşıyan birimlerden oluşan kuruluş. Ortaöğretimi bitirenlere, üniversite, akademi vb. eğitim kurumları tarafından planlanıp uygulanan öğretim.
YÜKSELTEBİLMEK
Yükseltme imkânı veya olasılığı bulunmak.
YÜKSEKISIÖLÇER
Işık, ışınım ve ısılçilft ile, elektrik direncinin özelliklerinden yararlanarak yüksek sıcaklık ölçen aygıt.
YÜKSEKÖĞRENİM
Ortaöğrenim düzeyi üstündeki öğrenim, yüksek tahsil.
YÜKLEYEBİLMEK
Yükleme imkânı veya olasılığı bulunmak. Yüklemeyi becermek.
YÜKSELTEBİLME
Yükseltebilmek işi.
YÜKSELTGENMEK
Oksitlenmek.
YÜKSELEBİLMEK
Yükselme imkânı veya olasılığı bulunmak.
YÜKÜNLEŞTİRİCİ
Bulunduğu ortamda yükünler oluşturan özdek. (Genellikle ışınımlar için kullanılır.).
YÜKSELTGEYİCİ
Yükseltgeme yapıcı özellikte olan.
YÜKSELİVERMEK
Çabucak veya ansızın yükselmek.
YÜKLENEBİLMEK
Yüklenme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde YÜK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AĞIT
Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi. Gelinin arkasından niteliklerini anlatan söz veya ezgi. Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye.
AKBABAGİLLER
Gündüz yırtıcıları alt takımının, kanatları geniş ve büyük olan, iyi uçan büyük kuşları içine alan bir familyası.
AHİLİK
Cömertlik. Kökleri eski Türk törelerine dayanan ve Anadolu'da yüksek bir gelişim gösteren esnaf, zanaatçı, çiftçi vb. bütün çalışma kollarını içine alan ocak.
ABANMAK
Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak.
AĞIR
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.
AKBALIKÇIL
Leyleksilerden, bataklık, ırmak ve göl kıyılarında yaşayan, oldukça büyük, ak renkli bir tür kuş (Egretta alba).
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
ABRA
Dara. Angarya, yük. Bir değiş tokuşta üste verilen şey. Denge.
AHIR
Evcil büyükbaş hayvanların barındığı kapalı yer, hayvan damı.
ADRENALİN
Hekimlikte damarları daraltma, bronşları açma, kanamaları kesme vb. amaçlarla kullanılan, kan şekerinin yükselmesine yol açan böbrek üstü bezlerinin salgısı.
AKBABA
Akbabagillerden, başı ve boynu çıplak olan, dağlık yerlerde yaşayan, leşle beslenen, çok yüksekten uçarak keskin gözleriyle çok uzakları görebilen, iri ve yırtıcı bir kuş, kerkes (Vultur monachus). İhtiyar. Çıkarı için başkalarını sömüren.
ABLA
Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).
ABARTMAK
Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak.
AĞMAK
Sarkmak, aşağıya inmek. Yük vb. şeyler bir yana eğilmek. Yükselmek, yukarı doğru çıkmak.
AKADEMİ
Yüksekokul. Çıplak modelden yapılmış insan resmi. Bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu.
AĞIRSAMAK
Birine karşı soğuk davranarak sıkıntı verdiğini anlatmak. Bir işi ağır bulmak, yük saymak, yüksünmek. Bir işi yavaş yapmak, önemsememek, ilgilenmemek.
AĞABEY
Büyük erkek kardeş, ağa, aka, ede, efe. Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü.
AĞDIRMAK
Ağmasına sebep olmak. Aşağı inmek, yük veya terazide denge bozularak bir yanı ağır gelmek.
AKCİĞER
Göğüs kafesinin büyük bir bölümünü içten kaplayan, kanı temizleyen, sağlı sollu iki parçadan oluşan solunum organı. Bronşçukların son bölümü.
ABARTI
Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa.