Kelimeler arşivi içinde; başında "yakınma" olan, toplam 3 adet kelime bulunmaktadır. yakınma ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu yakınma ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde yakınma olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
YAKINMA
Yakınmak (I) işi. Yakınmak (II) işi, şikâyet.
YAKINMASIZ
Yakınmadan.
YAKINMAK
Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak. Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek.
Bu bölümde tanımı içerisinde YAKINMA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
SIZLANMA
Sızlanmak işi, yakınmak, şikâyet, şekva, tazallüm.
ELEJİ
İçli, acıklı yakarışları, yakınmaları ve melankolik duyguları anlatan şiir.
GIK
"Ses çıkarmasına fırsat vermemek" anlamındaki gık dedirtmemek, "ses çıkarmak, karşı çıkmak, yakınmak" anlamındaki gık demek, "sesini çıkarmamak, karşı çıkmamak, yakınmamak" anlamındaki gık dememek (veya gıkı çıkmamak) deyimlerinde geçen bir söz.
SIZLAMAK
Hafifçe ağrımak. Yakınmak.
BOŞANMAK
Karı ve koca mahkeme kararı ile birbirinden ayrılmak. Dertlerini, yakınmalarını anlatmak. Sıyrılmak, kurtulmak. Kapalı bir yerde bulunan insanlar birden dışarı çıkmak. Hayvan, başlığından, koşum takımından veya bağından kurtulmak. Baskı altında gergin duran bir şey, birden ve hızla kurtulmak. Bol bol akmak.
HEY
Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir söz. Sitem, yakınma, azar, beğenme vb. çeşitli duyguları anlatan cümlelerde kullanılan bir söz.
NEVROZ
Genellikle bunalım ve beden görevleri üzerinde yakınmalarla beliren, kişiliğin ve uyumun bütününü etkilemeyen, ruhsal kaynaklı sinir hastalığı, sinirce.
VIZILDAMAK
"Vız" diye ses çıkarmak. Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınmak, sızlanmak.
VAHVAHLANMAK
Acınmak, yakınmak.
VIZILDANMAK
Yakınmak, sızlanmak.
HOŞNUT
Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan.
SÖYLENMEK
Söyleme işi yapılmak. Kendi kendine konuşmak, kendi kendine bir şeyler söylemek. Sızlanmak, yakınmak. Çıkışmak, azarlamak, eleştirmek.
TAZALLÜM
Sızlanma, yakınma.
SIZILTISIZ
Sızlanmadan, yakınmadan.
AĞLAMAK
Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek. Sızlanmak, yakınmak. Bir duruma üzülmek. Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak.
VIZILTI
Vızıldama sesi. Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınma, sızlanma.
Kİ
Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz. "Öyle, o kadar, o denli" vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz. Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz. Yakınma, kınama vb. duygular anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz. İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz. Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz. Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi. İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz.
SIZILTI
Sızlanma, yakınma, şekva, şikâyet. Hoşnutsuzluk.
SIZLANMAK
Kendine yapılmış olan bir haksızlığı, kendisini tedirgin eden bir durumu, çare bulması veya sadece sıkıntısına ortak olması için karşısındakine anlatmak, yakınmak, şikâyet etmek, şekva etmek, tazallüm etmek.
SERZENİŞ
Yakınma.