Kelimeler arşivi içinde; başında "uçur" olan, toplam 21 adet kelime bulunmaktadır. uçur ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu uçur ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde uçur olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
UÇURUMLAŞMAK
UÇURUVERMEK, UÇURABİLMEK, UÇURUMOLOĞU, UÇURUMLAŞMA
UÇURABİLME, UÇURUVERME
UÇURULMAK
UÇURTMAK, UÇURULMA, UÇURUMLU
UÇURĞAN, UÇURMAK, UÇURTMA, UÇURGEÇ, UÇURGAN, UÇURGAÇ
UÇURMA, UÇURUM, UÇURAK
UÇUR
UÇUR
Vakit, an. Fırsat. Mevsim.
UÇURUVERME
Uçuruvermek işi.
UÇURUMLAŞMAK
Uçurum durumuna gelmek.
UÇURULMA
Uçurulmak işi.
UÇURABİLMEK
Uçurma imkânı veya olasılığı bulunmak.
UÇURGEÇ
Uçurtma.
UÇURTMA
Uçurtmak işi. Üzeri renkli kâğıtlarla kaplanmış, genellikle çokgen biçimindeki bir gövde ve süslü bir kuyruktan oluşan, iple bağlanarak rüzgâr yardımıyla uçurulan bir çeşit oyuncak.
UÇURUMOLOĞU
Basınçlı suyun değirmene ulaştığı kısım. (Köprü Şarkikaraağaç Isparta).
UÇURTMAK
Uçma işini yaptırmak, uçmasına yol açmak.
UÇURUMLAŞMA
Uçurumlaşmak durumu.
UÇURĞAN
Uçurtma.
UÇURMAK
Uçma işini yaptırmak. Gizlice alıp gitmek. Hızlı götürmek, hızlı sürmek.
UÇURUVERMEK
Çabucak uçurmak. Bir sözü hemen başkasına iletmek.
UÇURUMLU
Kuruntulu, küçük olayları korkuyla büyüten.
UÇURABİLME
Uçurabilmek işi.
UÇURULMAK
Uçurma işi yapılmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde UÇUR geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALATA
Karışık, toplama. Karışık maddelerle yapılan bir çeşit ekmek. Uçurum: Alatadan aşağı yuvarlandı. Yüksek: Arabaya alata yük vurmuş. Sürüye katılmayan zayıf, hasta hayvan. Nekahat devresindeki iştahlılık.
ÇERÇİVE
Çıtalı uçurtma.
ÇARŞAK
Bayırlardan akarak yığın haline gelen çakıl. Kayalık yamaç yer. Uçurum. Çağlayan. Ufak çakıl taşlar ile örtülü yer. Sinop şehrinde, Boyabat ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
YAR
Uçurum.
DİNAMİTLENMEK
Dinamitle havaya uçurulmak. Engellenmek.
ARDILI
Asılı: Rüzgâr çamaşırları uçurmuş ama, bereket versin direkte ardılı kalmışlar. Daldaki meyvenin çokluğu için: Almalâ ardılı, budakları, dalları gırılıyô. Asılmış durumdaki nesneler.
BARIK
1.Sivri tepeler arasındaki uçurum, yüksek kayalıklardaki çatlaklıklar. 2.Yeşillik, çayırlık yer. 3.Bitkilerin çok olduğu yer. 4.Herhangi bir şeyin çok bulunduğu yer.
BARIH
Sivri tepeler arasındaki uçurum, yüksek kayalıklardaki çatlaklıklar.
ATACAK
Hallaç tokmağı. Çocukların ok, taş atmak için kullandıkları sapan. Orman veya dağların yüksek yamaçlarından eteklere doğru tomruk yuvarlanan yol, uçurum.
ÇAVDURMAH
Atmak, uçurmak.
ÇARTAN
Uçurumun dibi.
YALPAK
Dalkavuk. Sokulgan, cana yakın. Sarp yer, uçurum.
UÇURMA
Uçurmak işi.
DİNAMİTLEMEK
Dinamitle havaya uçurmak. Bir girişimi, bir kuruluşu engelleyici, yıkıcı davranışta bulunmak.
SAVURMAK
Havaya atıp dağıtmak, saçmak. Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak. Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek. Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak. Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak. Yalan, küfür vb. söylemek. Kaldırıp atmak, fırlatmak. Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek.
AŞE
Sarp kayalar, uçurum. Ayşe.
BERHAVA
Havaya atılmış, uçurulmuş. Yararsız, boş.
ARGU
İki dağ arası, uçurum.
CAH
Parmaklık, korkuluk. Öküz, manda, keçi ve benzerleri hayvanları kovalama ve yürütme ünlemi. Uçurum.
ATMAK
Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.