Kelimeler arşivi içinde; sonunda "uma" olan, toplam 61 adet kelime bulunmaktadır. Sonu uma ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında uma olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde uma olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
YUKARICUMA, TOPRAKCUMA
ÇARŞICUMA, DURUKTUMA, DOLUKSUMA, AŞAĞICUMA
ARAŞDUMA, BİDURUMA, KARAKUMA, KARACUMA
GUMGUMA, BEYCUMA, BİDDUMA, BURCUMA, DUMDUMA, DUZLUMA, GOLLUMA, GÖKDUMA, KUMKUMA, HARDUMA, HARTUMA, OVACUMA, TEKKUMA, ÇAYCUMA, YORDUMA, BANDUMA, PORSUMA, SATSUMA
KORUMA, UYDUMA, KURUMA, STRUMA, PUPUMA, PATUMA, HODUMA, SOĞUMA, SOLUMA, SORUMA, GORUMA, TOZUMA, FODUMA, DOKUMA, AĞDUMA, BİŞUMA, DUGUMA
ULUMA, UYUMA, OCUMA, OTUMA, OKUMA
CUMA, KUMA, ŞUMA, BUMA, YUMA, DUMA, PUMA, HUMA, GUMA, SUMA
UMA
UMA
Kalça. Armağan. Yağı çıkarılmış ayranın kaynatılmasıyla yapılan peynir. Armağan, hediye. Konuk, misafir.
BİDDUMA
Bir parça, azıcık, biraz.
KARACUMA
Çorum şehrinde, Mecitözü ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
GUMGUMA
Boya halkası. Küçük toprak sürahi.
TOPRAKCUMA
Karabük kenti, Safranbolu belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
BURCUMA
Burcumak işi.
BİDURUMA
Hiç durmadan, arasız.
BEYCUMA
Zonguldak şehrinde, Beycuma bucağına bağlı bir bölge.
ARAŞDUMA
Araştırma.
DOLUKSUMA
Nefes darlığı.
KARAKUMA
Karaiğne denilen böcek.
YUKARICUMA
İzmir ilinde, Kozak nahiyesine bağlı bir yer.
DUMDUMA
Kaynatılmış ve süzdürülmüş üzüm suyu, şıra.
AŞAĞICUMA
İzmir şehri, Kozak nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
DURUKTUMA
Öküz ya da mandalara ağır yük çektirme yarışı.
ÇARŞICUMA
Çorum ili, Boğazkale ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
Bu bölümde tanımı içerisinde UMA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ABANDONE
Boks sporunda dövüşemeyecek duruma gelen boksörün karşılaşmayı yarıda bırakması. Herhangi bir olay karşısında çaresiz duruma düşme.
ABANİ
Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş. Bu kumaştan yapılmış.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AÇMA
Açmak işi. Bir tür susamsız, kalınca, yağlı çörek. Orman içinde ağaç kesme veya yakma yoluyla tarıma elverişli bir duruma getirilen arazi.
ADİLEŞMEK
Adi bir duruma girmek, bayağılaşmak.
ACAYİPLEŞMEK
Başkalaşmak, yadırganacak bir duruma gelmek.
ACARLAŞMAK
Acar duruma gelmek.
ACIMAK
Tadı acı duruma gelmek, acılaşmak. Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek. Merhamet etmek. Acılı, ağrılı olmak.
ACILAŞMAK
Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.
ACAYİPLEŞTİRMEK
Yadırganacak bir duruma getirmek.
AÇIKLAŞMAK
Açık duruma gelmek. Rengi açılmak.
ABA
Abla. Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük. Bu kumaştan yapılan. Kepenek. Yünün dövülmesiyle yapılmış olan kalın ve kaba kumaş. Bu kumaştan yapılmış olan ve dervişlerce giyilen hırka. Anne.
AFALLAŞTIRMAK
Şaşkınlık içinde bırakmak, birini şaşırıp bir şey yapamaz duruma sokmak.
AÇIKLAŞTIRMAK
Açık duruma getirmek. Rengini açtırmak.
ACILAŞTIRMAK
Acı bir duruma getirmek.
ABAJUR
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.
AĞAÇLANDIRILMAK
Ağaçlı duruma getirilmek.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
AĞAÇLANDIRMAK
Bir yeri ağaçlı duruma getirmek.
AFACANLAŞMAK
Yaramazlaşmak, yaramaz, ele avuca sığmaz duruma gelmek.