TURT ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "turt" olan, toplam 5 adet kelime bulunmaktadır. turt ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu turt ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde turt olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

TURT

Çoban köpeklerine takılan bir çeşit demir dikenli halka.

TURTA

Üzeri yufka kaplı, meyveli veya kakaolu bir pasta türü.

TURTAR

Tırtıl.

TURTUR

Tırtıl.

TURTURU

Üveyik kuşu.

  -   -   -  

Anlamında TURT bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde TURT geçen kelimeler listesi verilmiştir.

DESTEK

Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda. Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma. Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, bindi, hamil. Maddi ve manevi yardımcı, dayanak. Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru. Kredi işlemlerinde her an sarf edilebilecek kredi. Yardım.

BENMARİ

Bir kabı kaynar suya oturtmak yolu ile içindekini ısıtma veya eritme yöntemi.

İDAREİMASLAHATÇI

Bir işi sağlam bir temele oturtmadan o günün şartlarına göre yapan kimse. İşi oluruna bırakan kimse.

ISKAÇA

Yelkenli gemilerde direklerin alt uçlarının içine oturtulduğu yuva.

KALASTRA

Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa.

IHTIRMAK

Deve çöktürüp oturtmak.

GÖBEK

İnsan ve memeli hayvanlarda göbek bağının düşmesinden sonra karnın ortasında bulunan çukurluk. Kağnı tekerleğinin ortası, araba tekerleğinin dingil geçen yeri. Bazı sebze ve meyvelerin orta kısmı. Hızı azaltarak trafiği yönetmek amacıyla bir kavşağın girişine yerleştirilen çember veya üçgen biçimindeki ada. Kilitleme sistemlerinde, anahtar dişlerinin tam olarak birbirine oturduğu pirinç yuva. Bahçe, halı, tavan, tepsi vb. süslü şeylerin ortalarındaki biçim. Ön ve arka tekerlerin ortasına oturtulmuş mil üzerinde dönen ve teker tellerinin takılmasına yarayan parça. Değirmen taşının ortası. Dölütte, yumurtanın dölüt dışında kalan bölümlerle ilişkisini sağlayan organların çıktığı yer. Kuşak, nesil, batın. Şehir, ülke vb.nin orta kısmı. Yağ bağlamış şişman karın.

IHTIRILMAK

Deve çöktürülerek oturtulmak.

KAZIKLANMAK

Bir malı değerinden çok pahalıya almak, alışverişte aldatılmak. Kazığa oturtulmak.

KAZIK

Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç. İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş. Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça. Direk, sopa. Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası. Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun. Çok zor (soru, sınav vb.). Aldatma.

BESİ

Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi. Bir şeyi istenilen durumda tutmak veya oturtmak için kullanılan takoz vb. şeyler.

MASA

Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya. Dairelerde, kurumlarda belli konularla ilgili işlerin görüldüğü bölüm. Bu mobilya etrafında oturanların tümü. İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı. Düz duruşlu yer, düzlek yapı.

BİNGİ

Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri.

BİNDİRMEK

Bir kimseyi bir şeyin üzerine çıkartmak, oturtmak veya içine yerleştirmek, binmesini sağlamak. Eklemek, katmak. Taşıt, ön tarafından başka bir taşıta çarpmak veya bir yere vurmak.

KAKMA

Kakmak işi. Ağaç üzerinde veya diğer ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, sedef vb. süs maddeleri kakılıp oturtularak yapılmış olan iş.

HACAMAT

Vücudun herhangi bir yerini hafifçe çizip üzerine boynuz, bardak veya şişe oturtarak kan alma. Hafif yaralama.

GÖMÜLMEK

Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak. Bir şeyin derinliğine inmek. Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak. Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek.

ÇÖKERTMEK

Çöktürüp oturtmak. Moral bozmak, dağınıklığa yol açmak. Bulunduğu yere yıkmak, çökmesini sağlamak.

KAŞLAMAK

Yüzüğün taşını kaşa oturtmak.

KAİDE

Kural. Kalça. Bir şeyin yere dayanan bölümü veya bir şeyin üzerine oturtulduğu nesne, ayaklık, duraç, taban, ayaklık.