SEDE ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "sede" olan, toplam 19 adet kelime bulunmaktadır. sede ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu sede ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde sede olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

10 harfli kelimeler

SEDEFÇİLİK, SEDELENMEK

9 harfli kelimeler

SEDEFİMSİ, SEDEFTEPE

8 harfli kelimeler

SEDEFKAR, SEDEFOTU, SEDEREYH, SEDENTER

7 harfli kelimeler

SEDEYAĞ, SEDEFÇİ, SEDEFLİ, SEDEFSİ, SEDERET, SEDEREK

6 harfli kelimeler

SEDEYE, SEDEGE

5 harfli kelimeler

SEDEN, SEDEF

4 harfli kelimeler

SEDE

Bazı kelimelerin anlamları

SEDE

Ağaçtan düşmüş meyve. Sade.

SEDELENMEK

Seslenmek.

SEDEFÇİ

Sedef üzerinde çalışan, sedef kullanarak eşya yapan kimse, sedefkâr.

SEDEYAĞ

Sadeyağ.

SEDEREYH

Ahmak, bunak, sersem, akılsız.

SEDEYE

Ağaçtan düşmüş meyve.

SEDEFÇİLİK

Sedefçinin işi, sedefkârlık.

SEDERET

Arapça kökenli sadâret: sadaret.

SEDEFKAR

Sedefçi.

SEDENTER

Serbest yaşamayan; bir zemine tutunup sabit yaşayan. Serbest yaşamayan, bir zemine tutunup sabit yaşayan. (Lat sedere = oturmak), Özgür hareketli olarak yaşamıyan; kendini bir destek, sap v.b. ile bir yere bağlayarak yaşıyan.

SEDEFİMSİ

Sedefsi.

SEDEFTEPE

Elâzığ ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

SEDEFSİ

Sedefi andıran, sedefe benzeyen, sedef gibi, sedefimsi.

SEDEREK

Ahmak, bunak, sersem, akılsız.

SEDEFLİ

Sedefle işlenmiş.

SEDEFOTU

Bir çeşit bitki, ruta graveolene, rutaceae.

  -   -   -  

Anlamında SEDE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde SEDE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

DÜĞME

Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı. Çevrilmek veya üzerine basılmak yoluyla bir elektrik akımını açan, kapayan, herhangi bir makineyi işleten veya durduran parça. Üst deri altındaki kıkırdak ve yağdan oluşmuş düğme biçimindeki çıkıntı.

DALGALANMA

Dalgalanmak işi. Pek çok kimsede bir anda yaratılan güçlü heyecan, sansasyon. Bir toplumda uyumsuzluktan doğan karışıklık. Mal fiyatlarının türlü sebeplerle inişi veya çıkışı. Koşu duruşunda, dizlerin hafif bükülmesinden ve kolların gevşek olarak öne yukarı doğru kaldırılmasından sonra, dizlerin gerilerek gövdenin doğrulmasıyla vücudun diz, kalça, bel, sırt, baş ve kollarda geliştirdiği bir dalga hareketi.

DAYAMAK

Yaslamak. Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak. Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak. Kalitesiz, kötü veya çürük bir malı, gizlice iyi olanların arasına katıp müşteriye satmak. Kapı veya pencereyi ardına kadar açmak. Varmak, ulaşmak. Vakit geçirmeden, bekletmeden vermek.

HİCRAN

Bir yerden veya bir kimseden ayrılma, ayrılık. Ayrılığın neden olduğu onulmaz acı.

DEVİR

Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası. Dönme, dönüş. Bir hareket, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılmış olan başka hareketlerden oluştuğunda hareketlerin her biri veya bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. Bir görevin bir kimseden bir başkasına geçmesi. Aktarılma. Bir malın mülkiyetini veya bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme. Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. Dolaşma.

HOŞNUT

Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan.

FAKİRHANE

Düşkünler yurdu. Alçak gönüllülük göstermek için kendi evinden bahsederken kullanılan bir söz.

HOCA

Müslümanlıkta din görevlisi. Öğretmen. Medresede öğrenim gören sarıklı, cübbeli din adamı. Akıl öğreten, öğüt veren kimse.

İNCİ

İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içerisinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi. Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle. Bu tanelerden yapılmış. Bu tanelerden oluşan takı.

BİZİMKİ

Bizim olan, bizimle ilgili olan. Kadınların kocalarından, kocaların karılarından söz ederken kullandıkları söz. Yakın çevremizde olan bir kimseden söz ederken kullanılan bir söz.

HASRETLİK

Sevilen bir şey veya kimseden ayrı kalma durumu, ayrılık.

HAZRET

Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan. Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü. Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz. Kullanıldığında bir kişinin küçümsendiğini anlatan bir söz.

FERMANLI

Hükûmete karşı gelmek suçuyla aranan ve cezalandırılması için hakkında ferman çıkan (kimse). Kimseden korkusu olmayıp dilediği gibi davranan.

AYRILMAK

Ayırma işine konu olmak. Boşanmak. Bir yerden, bir kimseden, bir şeyden uzaklaşmak.

GÖÇERMEK

Bir kimseden diğer kimseye geçirmek, havale etmek, devretmek. Bitkileri yerinden, çıkarıp başka yere dikmek, değiştirmek, göçürmek.

HARAÇ

Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para. Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü oldukları vergi. Osmanlı Türklerinde genellikle toprak sahiplerinden devletçe alınan vergi.

BONCUK

Cam, taş, sedef, tahta, plastik vb. maddelerden yapılan, ortası delik, çoğu yuvarlak ve renkli süs tanesi.

GECECİ

Çalışma sırası geceye rastlayan görevli. Gündüz erken saatlerde kendini yorgun, çalışmaktan bitkin hisseden kimse.

AŞK

Aşk hakkında çok fazla tanımlama yapılmıştır. Burada hepsinden bahsedersek, sayfalar dolusu metinler yazmamız gerekir. O yüzden, bu sayfada, diğer sayfalardaki tanımlamalardan farklı olarak, sadece aşk ve aşka benzer kelimelerin tanımını vererek, esas anlamını size bırakıyoruz.

DİLENMEK

Sadaka istemek. Kendisini acındırarak bir kimseden bir şey istemek.