Sonu SARA ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "sara" olan, toplam 15 adet kelime bulunmaktadır. Sonu sara ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında sara olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde sara olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

10 harfli kelimeler

SALMANSARA

9 harfli kelimeler

MECLİSARA, TAPANSARA

8 harfli kelimeler

MUHASARA, KARUSARA

7 harfli kelimeler

BAĞSARA, BALSARA, GAVSARA, KAVSARA, MUASARA, SAVSARA

6 harfli kelimeler

KASARA, MASARA, BASARA

4 harfli kelimeler

SARA

Bazı kelimelerin anlamları

SARA

Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, tutarık, tutarak, tutarga, yilbik, epilepsi.

TAPANSARA

Yuvarlak, ağaç tekne.

KAVSARA

Hasırdan yapılmış buğday ambarı. Hasır çuval. Kıyma, kavurma ve yağ koymağa yarayan büyük tahtakutu, külek. Ruh, can : Kavsaram çok daraldı. Öksürük. Küçük sebze bahçesi. Hafif, zayıf kimse. İnce tahtalardan yapılan üzüm sepeti. Kavurma ya da yağ konulan tahta kutu. İvedi, tez. Sepet.

MUASARA

Muhasara.

BASARA

İskambil kâğıdı ile oynanan ve pişti de denilen oyun. Bitki, bostan, meyve ağaçları ve bağlara zarar veren bir hastalık, külleme.

BAĞSARA

Çiğin bağlarda yaptığı hastalık.

BALSARA

Bilhassa meşe ağacında görülen bir çeşit yapışkan parazit bitki (arılar bu bitkiden bal alırlar). Bostan yapraklarının ve karpuzun güneşe gelen kısmının sararması. Kudret helvası.

KARUSARA

Can sıkıntısı.

MASARA

Küçük, dar yer veya hücre.

MECLİSARA

Güzel konuşan, kendini toplantılarda konuşmasıyla sevdiren (kimse).

SAVSARA

Aptal, şaşkın.

SALMANSARA

Şubat sonlarında çıkan bir çeşit yayla çiçeği.

GAVSARA

ince yontulmuş yaş ağaçtan yapılan sepet. Süt üstüne kapatılan sepet. Buğday koymak için yapılan yer. Arapça kökenli kavsara: Ahşap malzemeden yapılmış yağ kabı, yağ konulan külek.

MUHASARA

Kuşatma. Çevirme.

KASARA

Geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte.

  -   -   -  

Anlamında SARA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde SARA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BAZİLİKA

İçi, ortadaki yüksek, yanlardakiler daha alçak olmak üzere iki sıra sütunla üç salona ayrılmış, dikdörtgen biçiminde büyük kilise. Kral sarayı. Dikdörtgen biçiminde, uç kısmında yarım çembere benzeyen bir çıkıntısı olan Roma mahkemesi.

ÇALKALAMAK

Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak. İçinde bir şey bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak. Bir şeyi içinden su çarparak geçirmek yolu ile temizlemek. Vücudun göbek, kalça vb. yerini sürekli oynatmak. Sağlığının bozulmasına yol açmak. Tahılı sarsarak kalburdan geçirmek, elemek. Kuluçka yumurtalarını çevirmek.

BİRUN

Osmanlı sarayında Harem dairesinin ve Enderun'un dışında kalan bölüm.

BOCURGAT

Ağır yükleri çekmek için manivela ile döndürülen ve döndürüldükçe çekilecek şeyin bağlı bulunduğu urganı kendi üzerine saran çıkrık.

AVADANCI

Osmanlı sarayında bir sınıf hademe.

ANAKONDA

Boğagillerden, tropikal Güney Amerika'da yaşayan, 8-10 metre uzunluğunda, avını sararak ve sıkarak öldüren bir tür yılan (Eunectes murinus).

AYI

Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan (Ursus arctos). Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü.

ÇEVİRME

Çevirmek işi, tedvir. Çevrilmiş, tercüme edilmiş. Uzaktan dolaşıp düşmanın yan gerilerine düşerek onu istemediği bir durumda dövüşmek zorunda bırakma, sarma, muhasara. Kuzu, oğlak vb. hayvanların şişte, kor üzerinde çevrilerek pişirilmişi. Dikenlerden, ağaç dallarından yapılmış duvar. Bir müzik parçasındaki aralığın veya bir cümle parçasının tiz sesini pese, pes sesini tize dönüştürmek işi.

BOSTANCI

Bostan işleriyle uğraşan kimse. Osmanlılarda sarayın korunmasına ve şehrin güvenliğine bakmakla görevli olan erlerden her biri.

ATMOSFER

Yeri veya herhangi bir gök cismini saran gaz tabakası, gaz yuvarı. Hava yuvarı. Basınç birimi olarak kullanılan, 15 °C'de deniz yüzeyinde, 76 santimetre uzunluğunda ve tabanı 1 santimetrekare olan cıva sütununun ağırlığı (1 kilogram 33 gram). İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava.

AĞAÇÖREN

Aksaray iline bağlı ilçelerden biri.

AKORDİYON

Üstündeki düğmelere veya tuşlara basarak metal dilcikleri titretme yolu ile çalınan körüklü, elde taşınabilir bir çalgı, akordeon, armonika. Kumaşlarda makine ile yapılmış kırma.

BUKRAN

Saraçların kullandığı yün kırpıntısı.

BARATA

Bilim doktorları ile kardinallerin giydikleri dört köşe külah veya başlık. Osmanlı sarayında genellikle bostancıların, baltacı ve kapıcıların giydikleri, kırmızı çuhadan yapılmış, ucu kıvrık, uzunca başlık.

ÇEŞNİCİ

Saraylarda ve büyük konaklarda yemek ve sofra işlerini yöneten kimse. Tütün veya içkilerin tat ve niteliğini belirleyen kimse. Sikkelerin ayarını düzenleyen kimse.

BELGİNLİK

Belgin olma durumu, sarahat.

BAŞMABEYİNCİ

Osmanlı sarayında mabeyincilerin başı.

ACEMİ

Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen. Saraya yeni alınmış cariye. İşinde, mesleğinde yeni olan, toy. Bir yere, bir şeye yabancı olan.

BIÇKI

Tahta veya ağaç biçmekte kullanılan, karşılıklı iki sapı olan ve iki kişi tarafından kullanılan büyük testere. Saraç bıçağı. Motorla çalışan bir tür güçlü testere. Bağ budamaya yarayan dişli bıçak.

BALTACI

Balta yapan ya da satan kimse. Yangın söndürme kuruluşlarında balta kullanan er, baltalı. Önceleri sefer sırasında çalılık ve ormanlık yerleri temizlemek, yol açmak, çadırları kurup kaldırmak, yükleri bindirip indirmekle, sonraları kızlar ağasına bağlı olarak sarayı korumak ve sarayın dış hizmetlerini yapmakla görevli kimse, baltalı. Odun kırıcı.