PÜR ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "pür" olan, toplam 108 adet kelime bulunmaktadır. pür ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu pür ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde pür olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

14 harfli kelimeler

PÜRÜZLENDİRMEK

13 harfli kelimeler

PÜRÜZLENDİRME

12 harfli kelimeler

PÜRÇEKLENMEK, PÜRÇÜKLENMEK, PÜRENBİLBİLİ, PÜRİFİKASYON, PÜRSEKLENMEK, PÜRTÜKLENMEK, PÜRTÜŞLENMEK

11 harfli kelimeler

PÜRÇEKLENME, PÜRÇÜKLEMEK, PÜRKÜLENMEK, PÜRKÜNÜKLÜK, PÜRPELEŞMEK, PÜRTÜKLENME, PÜRÜZLENMEK, PÜRÜZSÜZLÜK

10 harfli kelimeler

PÜRÇÜKÖREN, PÜRELENMEK, PÜRİTENLİK, PÜRSELEMEK, PÜRTLETMEK, PÜRÜLENMEK, PÜRÜZLEMEK, PÜRÜZLENME

9 harfli kelimeler

PÜRÇEKSİZ, PÜRÇÜKSÜZ, PÜRÇÜYHLİ, PÜRÇÜYHLÜ, PÜRDİKKAT, PÜRELEMEK, PÜRHİDDET, PÜRLENMEK, PÜRSERMEK, PÜRSIHHAT, PÜRSÜNLER, PÜRŞÜYHLÜ, PÜRTELMEK, PÜRTERMEK, PÜRTLEMEK, PÜRTTÜRME, PÜRÜZALIR, PÜRÜZLEME

8 harfli kelimeler

PÜRBÜÇÜK, PÜRÇEKLİ, PÜRÇÜHLİ, PÜRÇÜKLÜ, PÜRÇÜLÜK, PÜRENLİK, PÜRGATİF, PÜRMELAL, PÜRNEKÇİ, PÜRPÜÇÜK, PÜRPÜRÜM, PÜRSENEK, PÜRTELAŞ, PÜRTÜKLÜ, PÜRTÜKTÜ, PÜRÜLENT, PÜRÜPÜRÜ, PÜRÜZLÜK, PÜRÜZSÜZ

7 harfli kelimeler

PÜRÇEYH, PÜRİTEN, PÜRNEŞE, PÜRPÜRÜ, PÜRTLEK, PÜRÜLAN, PÜRÜZLÜ

6 harfli kelimeler

PÜRCÜK, PÜRÇEG, PÜRÇEH, PÜRÇEK, PÜRÇÜK, PÜRÇÜM, PÜRENE, PÜRENK, PÜRFER, PÜRİST, PÜRİZM, PÜRLEK, PÜRMEK, PÜRMÜZ, PÜRNEÇ, PÜRNEK, PÜRSEK, PÜRSÜN, PÜRŞAN, PÜRŞEN, PÜRTEK, PÜRTÜK

5 harfli kelimeler

PÜRDÜ, PÜREM, PÜREN, PÜRGÜ, PÜRİK, PÜRİN, PÜRKÜ, PÜRLÜ, PÜRME, PÜRSE, PÜRÜK, PÜRÜZ

4 harfli kelimeler

PÜRÇ, PÜRE, PÜRÜ, PÜRZ

3 harfli kelimeler

PÜR

Bazı kelimelerin anlamları

PÜR

Dolu. Çam, ardıç, ladin ağaçlarının iğne gibi ince yaprakları.

PÜRPELEŞMEK

Kuşkulanarak ivecenlik göstermek.

PÜRÇEKLENME

Pürçeklenmek işi.

PÜRÇÜKLENMEK

Dokuma eşyalar eskiyerek, örselenerek kenarları tel tel olmak. Bazı bitkiler tel tel köklenmeye başlamak.

PÜRÇÜKLEMEK

Filiz, sürgün vermek : Patatesler pürçüklemiş.

PÜRTÜŞLENMEK

Pürüzlenmek.

PÜRÇEKLENMEK

Pürçekli duruma gelmek, püsküllenmek.

PÜRİFİKASYON

Saflaştırma.

PÜRKÜNÜKLÜK

Sıcak, durgun, bunaltıcı (hava için).

PÜRSEKLENMEK

Kumaşın kenarı tarazlanmak.

PÜRÜZLENDİRME

Pürüzlendirmek işi.

PÜRTÜKLENME

Pürtüklenmek işi.

PÜRENBİLBİLİ

Boz renkli, küçük bir kuş.

PÜRKÜLENMEK

Korkarak ürpermek.

PÜRTÜKLENMEK

Herhangi bir şeyin üzerinde pürtükler oluşmak.

PÜRÜZLENDİRMEK

Pürüzlenme işini yaptırmak.

  -   -   -  

Anlamında PÜR bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde PÜR geçen kelimeler listesi verilmiştir.

FUNDA

Süpürge otu.

ÇALMAK

Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak. Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak. Benzemek, andırmak. Bozmak, zarar vermek. Üzerine sürmek. Kumaşın bir parçasını kesmek. Vurarak ya da sürterek ses çıkartmak. Ses çıkarmak, ses vermek. Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak. Süpürmek, temizlemek. Atmak, çarpmak, vurmak. Madeni oymak, kalemle işlemek.

DOLU

Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü. Çok olan (iş, uğraş, olay vb.). İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı. İçki doldurulmuş bardak. Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan. Boş vakti olmayan, meşgul. İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar). Tornacılıkta delik açılmamış (gereç). Bir yerde sayıca çok. Bir duygunun güçlü etkisinde olan.

DURU

Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak. Pürüzsüz (ten). Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.).

ÇATLAMA

Çatlamak işi. Uygun olmayan kuruma sonucu ağacın boyu yönündeki lif ayrılması. Tohumların dağılması için meyve kabuğunun yarılması, açılma. Dalgaların sığ kıyıya geldikleri zaman dökülüp köpürmesi, çatlak.

DÜZGÜN

Doğru ve pürüzsüz, muntazam. Fondöten. İyi. Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde. Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim). Düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam.

ERİKA

Süpürge otu.

ÇATLAMAK

Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak. Ses pürüzlü, bozuk çıkmak. Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan, ağlamaktan ölecek duruma gelmek veya ölmek. Sıkıntı, sevinç, yalnızlık, heyecan, sabırsızlık, kıskançlık vb. ruhsal durumları aşırı derecede duymak. Bir yüzeyde kırışıklar, çizgiler oluşmak.

ENGEL

Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap. Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken tahta düzenek, bariyer. Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan açılır kapanır düzenek, bariyer. Herhangi bir yolu kapamak için konulan nesne, bariyer. Kara yollarının kenarlarına yapılmış olan korkuluk, bariyer.

FONDÖTEN

Cildi pürüzsüz göstermesi, renk vermesi için kadınların yüzlerine sürdükleri yarı sıvı veya boyalı krem, düzgün.

FEVERAN

Fışkırma, kaynama. Birdenbire öfkelenme, köpürme, parlama.

FUNDAGİLLER

Fundalar takımından, bayağı funda veya süpürge çalısı, açelya, yaban mersini, koca yemiş gibi çoğu her zaman yeşil birçok çalı ve ağaççığı içine alan bir bitki familyası.

ÇÖVEN

Kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpürten, kir temizleyici bir bitki, sabun otu, helvacı kökü (Saponaria officinalis). Çevgen.

ÇÖPÇÜ

Evlerden çöpleri toplayan veya sokakları süpüren temizlik işçisi, gübürcü.

ÇALGIÇ

Mızrap. Bahçe süpürgesi, çalkı.

ÇAĞLAMAK

Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak. Coşmak.

CİLLOP

Parlak, pürüzsüz, tertemiz. Yeni.

ÇAPAK

Göz pınarında ve kirpiklerde birikerek pıhtılaşan veya kuruyan akıntı. Metal veya toprak eşya kenarlarında bulunan pürüz. Madenler dövülürken sıçrayan ince, ufak parça. Sazan familyasından, vücudu yandan basık, 50 santimetre uzunluğunda, 4-5 kilogram ağırlığında, sarı pullu, eti tatsız, kılçıklı bir tatlı su balığı (Abramis brama).

BORUK

Dağlarda yetişen, kokulu, süpürge ve yakacak olarak kullanılan bir tür ot.

ÇATALLI

Çatalı olan. İki veya daha çok ihtimali olan. Pürüzlü (ses). Çatal durumunda olan.