OKU ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "oku" olan, toplam 82 adet kelime bulunmaktadır. oku ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu oku ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde oku olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

14 harfli kelimeler

OKUTTURABİLMEK

13 harfli kelimeler

OKUTTURABİLME, OKULOMOTORYUS

12 harfli kelimeler

OKURYAZARLIK

11 harfli kelimeler

OKUNAKLILIK, OKUTABİLMEK, OKUNABİLMEK, OKUYABİLMEK, OKULSONRASI, OKUYUVERMEK

10 harfli kelimeler

OKUTTURMAK, OKUTABİLME, OKUYUVERME, OKUTMANLIK, OKUYUCULUK, OKUNABİLME, OKUYABİLME, OKULLAŞMAK, OKULÖNCESİ

9 harfli kelimeler

OKUNULMAK, OKULLAŞMA, OKUYUŞMAK, OKURCALAR, OKUTTURMA, OKUNCULUK, OKUNCALIK, OKUNAKSIZ, OKURYAZAR, OKUTULMAK, OKUMUŞLUK, OKUMUŞLAR

8 harfli kelimeler

OKUNAKLI, OKUTULMA, OKUYUNTU, OKUNTUCU, OKUVOMAK, OKUNULMA

7 harfli kelimeler

OKURLAR, OKULSAL, OKURKÖY, OKUŞMAK, OKUTMAK, OKUNMAK, OKUTMAN, OKUNMUŞ, OKUYUCU, OKUNCAK, OKULDAŞ

6 harfli kelimeler

OKUTMA, OKUYUŞ, OKUCEK, OKUTAN, OKUTAÇ, OKUYCU, OKUTUŞ, OKUYAN, OKUNAK, OKULİN, OKULLU, OKULUK, OKULUS, OKUMAK, OKUMUŞ, OKUĞAN, OKUNCU, OKUNDU, OKUNMA, OKUNTU, OKUNUK, OKUNUŞ, OKURCA, OKUŞLU

5 harfli kelimeler

OKUME, OKUMA, OKUCU, OKULU

4 harfli kelimeler

OKUZ, OKUL, OKUN, OKUR, OKUŞ

3 harfli kelimeler

OKU

Bazı kelimelerin anlamları

OKU

Küçük armağanlarla yapılan düğün çağrısı. Armağan. Düğün çağrısı yapılan kimselere verilen çay şekeri, kibrit ve benzerleri küçük armağanlar. Düğün çağrıcısı (genellikle kadın). Düğün davetiyesi. Davetiye. Düğün davetiyesi. (Ağıl Eğridir Isparta).

OKUNAKLILIK

Herhangi bir ortamdaki verilerin ya da çıktıların kolayca okunma niteliği.

OKUYUVERMEK

Çabucak veya kısa sürede okumak.

OKULSONRASI

Örgün eğitimi izleyen dönem. Okul çağından sonra gelen çağ. Bu çağla ilgili, bu çağa özgü.

OKUTTURABİLMEK

Okutturma imkânı veya olasılığı bulunmak.

OKUTTURMAK

Okutma işini yaptırmak.

OKULOMOTORYUS

Gözü oynatıcı.

OKUYABİLMEK

Okuma imkânı veya olasılığı bulunmak.

OKUYUCULUK

Okuyucu olma durumu.

OKUTMANLIK

Okutmanın görevi, lektörlük.

OKUTABİLME

Okutabilmek işi.

OKUNABİLMEK

Okunma imkânı veya olasılığı bulunmak.

OKUTABİLMEK

Okutma imkânı veya olasılığı bulunmak.

OKUTTURABİLME

Okutturabilmek işi.

OKURYAZARLIK

Okuryazar olma durumu.

OKUYUVERME

Okuyuvermek işi.

  -   -   -  

Anlamında OKU bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde OKU geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AKADEMİ

Yüksekokul. Çıplak modelden yapılmış insan resmi. Bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu.

AKARLAR

Gövdeleri halkasız, başları göğüsle birleşik, ağız yapıları ısırıcı, sokucu veya emici örümceğimsiler takımı.

AFET

Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım. Çok kötü. Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. Kıran.

AĞITLAMA

Ölmüşleri anmak için düzenlenen törende okunan övgü.

AHUDUDU

Gülgillerden, böğürtleni andıran, çalı görünümünde, dikenli bir bitki (Rubus idaeus). Bu bitkinin duta benzeyen, kırmızı renkli, sulu ve kokulu yemişi, ağaç çileği, frambuaz.

AĞIR

Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.

ABRA

Dara. Angarya, yük. Bir değiş tokuşta üste verilen şey. Denge.

AĞIT

Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi. Gelinin arkasından niteliklerini anlatan söz veya ezgi. Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye.

ACI

Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap. Keskin, şiddetli. Çarpıcı, göz alıcı (renk). Tadı bu nitelikte olan. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.

ACIKLI

Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun. Acı görmüş, yaslı, kederli.

ACILIK

Acı olma durumu. Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık.

AHTAPOT

Kafadan bacaklılardan, dokunaçlı bir tür mürekkep balığı (Octopus). Genellikle burun zarı üzerinde çıkan bir ur türü, polip.

AĞIZLIK

Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç. Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes. Nefesli çalgılarda ağza gelen yer. Kuyu bileziği. Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç. Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılmış olan kapak. Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm. Huni. Bir şeyin başladığı yer. Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer.

AKAMBER

Özellikle amber balığının bağırsaklarından çıkarılan, kül renginde, yapışkan, bükülgen ve misk gibi kokusu olan bir taş. Sıcak ülkelerde yetişen bir ağaçtan elde edilen katı, güzel kokulu reçine.

AKICI

Akma özelliği olan. Kesintisiz. Kolay anlaşılabilen, okunabilen, anlamca açık (anlatım), selis.

ACIMSI

Acıyı andıran, acıya benzeyen, acı gibi, acımtırak. Dokunaklı.

AÇELYA

Kokusuz, güzel renkli çiçekler açan bir bitki (Rhododendron).

ADAMCIL

İnsandan ürkmeyen, insana alışmış olan, insana sokulan, sıcakkanlı, munis.

AĞA

Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan. Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san. Ağabey. Cömert, eli açık. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san. Koca.

ACILAŞMAK

Tadı bozulmak, acı olmak. Konuşma sert bir durum almak, kırıcılaşmak. Dokunaklı duruma gelmek. Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek.