MASI ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "ması" olan, toplam 7 adet kelime bulunmaktadır. ması ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu ması ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ması olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

MASI

Küf kokusu. Tatlı su balığı.

MASIN

Tren. (Çağlayan Kars).

MASIS

Mahsus, yalancıktan (Çayağzı).

MASIR

Dokuma tezgâhında atkı ipliklerinin sarıldığı ağaç parçası. Masura. İnce kamıştan yapılan iplik makarası. Dokuma tezgahlarında üzerine ip sarılan kendirsapı, genellikle bir yıllık incir ağacı ya da teneke boru.

MASIRA

Bir çeşit üzüm hastalığı. Dokuma tezgâhında atkı ipliklerinin sarıldığı ağaç parçası. Masura. Hıyarın küçüğü. Masura; küçük boy salatalık; turşuluk salatalık.

MASIK

Urgan.

MASIRALITOKA

Kayış bağlama tokası. (Aksaray Niğde).

  -   -   -  

Anlamında MASI bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde MASI geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ACITMAK

Acılık vermek. Ağrı, sızı duyulmasına sebep olmak.

AÇIKLAMALI

Birtakım açıklamalarla anlaşılması, öğrenilmesi kolaylaştırılmış, izahlı.

ABAJUR

Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.

AÇILIŞ

Açılma işi. Yeni bir yapının, yerin veya kuruluşun çalışmaya başlaması, küşat.

AÇINIM

Açınma işi, inkişaf. Bir cismin yüzeylerinin açılıp bir düzlem üzerine yayılması, inkişaf.

ACINDIRMAK

Birinin acımasına yol açmak, birini merhamete getirmek.

AÇIKLATMAK

Açıklamasını sağlamak.

ABANDONE

Boks sporunda dövüşemeyecek duruma gelen boksörün karşılaşmayı yarıda bırakması. Herhangi bir olay karşısında çaresiz duruma düşme.

ABANDIRMAK

Bir kimsenin bir yere veya bir kimseye yaslanmasını sağlamak. Bir hayvanı yere çöktürmek.

ACIKTIRMAK

Açlık duymasına sebep olmak. Aç bırakmak.

AÇIKGÖZ

Uyanık davranarak çıkar sağlayan, imkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen, cingöz, uyanık, kurnaz (kimse).

ABARTISIZ

Olduğu gibi gösterilen, abartmasız, mübalağasız. Abartmadan, abartısız olarak, mübalağasız bir biçimde.

AÇIKLANAN

Açıklamalar sonunda ortaya çıkması beklenen kavram, açıklayan.

AÇILMAK

Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.

ABORDA

Bir deniz teknesinin başka bir tekneye, bir iskeleye veya bir rıhtıma yanını vererek yanaşması.

AÇIKLIK

Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.

ACIMASIZCA

Acımasız olarak, acımasız bir biçimde, acımasızcasına, zalimce, zalimcesine, zalimane.

AÇIK

Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.

ACİL

Hemen yapılması gereken, ivedi, ivedili, evgin, müstacel.

AÇILAMA

Güç bir sahnenin çeşitli açılardan çekiminin yapılması.