Sonu KİN ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "kin" olan, toplam 151 adet kelime bulunmaktadır. Sonu kin ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında kin olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde kin olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

13 harfli kelimeler

TAHTALIMİSKİN

11 harfli kelimeler

DEZMOPLAKİN, DÖNMEZTEKİN, SUNGURTEKİN, TUĞRULTEKİN

10 harfli kelimeler

MÜTEMEKKİN, BULUTTEKİN, BURUKTEKİN, DEĞMETEKİN, DENİZTEKİN, DORUKTEKİN, DURANTEKİN, GÜMÜŞTEKİN, HALBETEKİN, HALHETEKİN, HALMATEKİN, İNTERLÖKİN, KOŞUKTEKİN, LİPOFUSKİN, MENGÜTEKİN, MUTLUTEKİN, SEBÜKTEKİN, SEVÜKTEKİN, SULUSEPKİN, YAĞIZTEKİN, YEDEKÇEKİN

9 harfli kelimeler

ALTINEKİN, BOĞATEKİN, DURUTEKİN, ENGİLEKİN, EZGÜTEKİN, IŞIKETKİN, IŞIMETKİN, IŞINETKİN, İNALTEKİN, KARAEŞKİN, KARATEKİN, KAYATEKİN, NÖROLÖKİN, OĞULTEKİN, ONUKTEKİN, TURATEKİN, UÇANTEKİN, YÜCETEKİN

8 harfli kelimeler

DEĞİŞKİN, FİLİSKİN, GELİŞKİN, MÜSEKKİN, YETİŞKİN, CANTEKİN, DALTEKİN, DİREŞKİN, EĞRİEKİN, EMİNEKİN, ESKİEKİN, GİRİŞKİN, GÜLTEKİN, GÜNTEKİN, HIRTEKİN, KAREŞKİN, KARTEKİN, KIRTEKİN, LENFOKİN, MEFLOKİN, NURTEKİN, SAVTEKİN, SOYTEKİN, TAŞTEKİN, TEDİRKİN, TUĞTEKİN, TÜMERKİN, UCATEKİN, ULUTEKİN, YELTEKİN, Devamını Oku »»

7 harfli kelimeler

ERİŞKİN, İLİŞKİN, AKTEKİN, AYTEKİN, BAŞEKİN, ERTEKİN, HATEKİN, İLTEKİN, İRİSKİN, İRİŞKİN, KEMOKİN, MONOKİN, ÖZERKİN, ÖZTEKİN, SERPKİN, SİTOKİN, UZTEKİN, VİROKİN, YELEKİN

6 harfli kelimeler

BİTKİN, ÇİRKİN, ÇİSKİN, GEÇKİN, KESKİN, MİSKİN, PİŞKİN, SEÇKİN, SMOKİN, ŞİŞKİN, TELKİN, TEMKİN, TEPKİN, TERKİN, TESKİN, YETKİN, AKEKİN, BERKİN, BİŞKİN, DEPKİN, DİPKİN, FUSKİN, HELKİN, HERKİN, İLEKİN, MÜMKİN, PEŞKİN, PETKİN, SEKKİN, SEPKİN, Devamını Oku »»

5 harfli kelimeler

ERKİN, EŞKİN, ETKİN, İÇKİN, İLKİN, LAKİN, TEKİN, ÇEKİN, ÇİKİN, DEKİN, DİKİN, EKKİN, ELKİN, ESKİN, İRKİN, İŞKİN, LEKİN, MEKİN, PEKİN, REKİN, SAKİN, YAKİN, YEKİN

4 harfli kelimeler

EKİN, AKİN

3 harfli kelimeler

KİN

Bazı kelimelerin anlamları

KİN

Birine karşı duyulan öç alma isteği, garaz. Ki.

DORUKTEKİN

Başarılı, üstün nitelikli hükümdar.

MÜTEMEKKİN

Yerleşik.

HALHETEKİN

Bir hayli.

DURANTEKİN

Dingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren hükümdar.

SUNGURTEKİN

Soğukkanlı ve doğan gibi güçlü hükümdar.

TUĞRULTEKİN

Gözü pek hükümdar.

GÜMÜŞTEKİN

Dürüst, doğru ve değerli olan.

HALBETEKİN

Çoktandır.

BURUKTEKİN

Gücenmiş, kırılmış şehzade.

DENİZTEKİN

Deniz adamı, denizci.

DÖNMEZTEKİN

Sözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli hükümdar.

TAHTALIMİSKİN

Kaplumbağa.

BULUTTEKİN

Bulut gibi her yeri kaplayan bey.

DEĞMETEKİN

Her, olur olmaz, rasgele. Kolay kolay: Değme tekin onun elinden alınmaz.

DEZMOPLAKİN

Yan yana gelen hücre zarları arasında oluşan dezmozom plâklarına ara filâmentleri bağlayan 250000 (dezmoplâkin I) ve 215000 (dezmoplâkin II) molekül ağırlığında iki tipi bulunan bir protein.

  -   -   -  

Anlamında KİN bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde KİN geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AKBABA

Akbabagillerden, başı ve boynu çıplak olan, dağlık yerlerde yaşayan, leşle beslenen, çok yüksekten uçarak keskin gözleriyle çok uzakları görebilen, iri ve yırtıcı bir kuş, kerkes (Vultur monachus). İhtiyar. Çıkarı için başkalarını sömüren.

AĞIZ

Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.

AHUDUDU

Gülgillerden, böğürtleni andıran, çalı görünümünde, dikenli bir bitki (Rubus idaeus). Bu bitkinin duta benzeyen, kırmızı renkli, sulu ve kokulu yemişi, ağaç çileği, frambuaz.

AİT

İlgilendiren, ilişkin, ilişik, ilgili.

AİDİYET

İlişkinlik. İlgi.

AÇMAZ

Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu. Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz. İçinden zor çıkılır durum.

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

ACI

Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap. Keskin, şiddetli. Çarpıcı, göz alıcı (renk). Tadı bu nitelikte olan. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.

AFYONLAMAK

Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak. Birini telkin yoluyla doğru düşünmesini önleyerek zararlı bir yola sürüklemek.

ADAPTÖR

Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı. Aygıtın kullanabileceği düzeye göre elektrik akımını ayarlayan alet, uyarlayıcı.

AKILLI

Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil. Uyanık geçinen. Karşısındakini küçümseme amacıyla söylenen bir söz.

AKSESUAR

Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.

AĞBENEK

Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık veya koyu kahverengi asklı mantar. Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı.

AÇIKLIK

Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.

AKORDİYON

Üstündeki düğmelere veya tuşlara basarak metal dilcikleri titretme yolu ile çalınan körüklü, elde taşınabilir bir çalgı, akordeon, armonika. Kumaşlarda makine ile yapılmış kırma.

AKTARMA

Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.

ABDÜLLEZİZ

Akdeniz bölgesinde ve Afrika'da yetişen, çok yıllık, yumrulu ve otsu bir bitki (Cyperus esculentus). Bu bitkinin yemiş olarak yenilen, tatlı ve yağlı ürünü.

AĞIR

Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.

AÇILMAK

Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.

AKSİYON

Bir kuvvetin, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi. Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, hikâye, gelişim. Sermayenin belirli bir bölümü. Hisse senedi. Hareket, iş. İnsan etkinliğinin veya iradesinin açığa çıkması.