Kelimeler arşivi içinde; sonunda "kay" olan, toplam 26 adet kelime bulunmaktadır. Sonu kay ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında kay olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde kay olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
BOZOKAY, GÜDÜKAY, BÜYÜKAY, DALOKAY
UFUKAY, TÜRKAY, ÖZAKAY, ORAKAY, IŞIKAY, EROKAY, ÇALKAY, CINKAY, BURKAY, BERKAY, KAYKAY
GÖKAY, İLKAY, ARKAY, OSKAY, PEKAY, ROKAY, TEKAY, TOKAY
OKAY, AKAY
KAY
KAY
Yağmur, yaz yağmuru. Kusma.
EROKAY
Seçkin, beğenilen erkek.
BOZOKAY
Bozoklardan olan kimse.
KAYKAY
Türlü maddelerden yapılmış, altında tekerlekler bulunan, üzerinde kayılan alet.
BURKAY
Ay, hilal. Gücenmiş, kırılmış kimse.
GÜDÜKAY
Şubat ayı.
ORAKAY
Temmuz.
CINKAY
İskete kuşu.
BÜYÜKAY
Ocak ayı.
BERKAY
Sağlam ve güçlü kimse.
ÇALKAY
Pamuk kozalarını ayıklayan makina. Mısır kalburu.
ÖZAKAY
Özü temiz kimse.
TÜRKAY
Ay gibi parlak, aydınlık Türk.
UFUKAY
Ufuk ve ay.
DALOKAY
Çok beğenilen kimse.
IŞIKAY
Ay ışığı.
Bu bölümde tanımı içerisinde KAY geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AKMAK
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek. Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak. Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak. Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak. Boya birbirine karışmak. Art arda ve toplu olarak gitmek. Karışmak, katılmak. Sıvı bir madde bir yerden çıkmak. Sıvı maddeler aşağıya yönelmek. Zaman çabuk geçmek. Sürüp gitmek.
ABDEST
Müslümanların, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh etme yoluyla yaptıkları arınma.
AKRABA
Kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler. Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler. Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular.
ALBATR
Kaymak taşı.
AMFİ
Amfiteatr. Sıraları arkaya doğru basamaklı olarak yükselen büyük derslik.
AĞDA
Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez veya limonlu şeker eriyiği. Şekerle yapılmış olan ürünlerin hazırlanması veya beklemesi sırasında şekerin ulaştığı koyuluk.
ALAN
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.
AKKIŞLA
Kayseri iline bağlı ilçelerden biri.
AKTARICI
Dam kiremitlerini aktarıp kırıkları yenileyen kimse. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyuran ve yayan kimse. Görüntüyü bir bölgeden başka bir bölgeye ileten araç.
AMİR
Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse, mir. Buyuran, buyurucu. Satıcı veya ihracatçının gönderdiği malların bedelini almak üzere gerekli belgeleri göstererek bankaya başvuran kimse.
AKİDE
İnanç. Şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, akide şekeri.
ALTIKARDEŞ
Kuzey Kutbu yönünde, Büyükayı'nın karşısında bulunan takımyıldız, Zatülkürsi.
AKTARMAK
Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.
ANAHTARLIK
Anahtarların kaybolmasını önlemek ve kolayca kullanılmasını sağlamak için takıldığı maden, deri vb.nden yapılmış olan halka veya kılıf.
ANHİDRİT
Genellikle kaya tuzu ve alçı taşıyla birlikte bulunan doğal, susuz kalsiyum sülfat.
ABDESTLİK
Abdest alınacak yer. Abdest alınırken giyilen ve kolsuz hırkaya benzeyen bir giyecek türü.
AMFİTEATR
Dinleyicilerin oturduğu, sıraları arkaya doğru basamaklı olarak yükselen salon, amfi. Yunan ve Roma'da açık hava tiyatrosu. Basamak basamak yükselen yer biçimi.
ALAMANA
Balık avlamakta veya yük taşımakta kullanılan, tek veya iki direkli ve açık güverteli, büyük kayık, alamanata.
AKINKAYASI
Kaya balığıgiller familyasından derin ve uzaklarda yaşayan ince, uzun bir tür balık.
AFAKİ
Gereksiz, önemsiz (söz). Bir kaynağa dayanmayan, hayalî.