İçinde ILIZ geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "ılız" olan, toplam 15 tane kelime bulunuyor. İçerisinde ılız bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu ılız ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında ılız olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

11 harfli kelimeler

CILIZLAŞMAK

10 harfli kelimeler

CILIZLAŞMA, CILIZLAMAK, HILIZLAMAK

8 harfli kelimeler

CILIZLIK, CINGILIZ, HILIZLIK, KANGILIZ, KINKILIZ

7 harfli kelimeler

GILIZIK, HILIZIK, ZIPILIZ

5 harfli kelimeler

CILIZ, HILIZ

4 harfli kelimeler

ILIZ

Bazı kelimelerin anlamları

ILIZ

Zayıf. İplik sarmaya yarayan bir çeşit ağaç araç.

KANGILIZ

Lâle. Gelincik.

HILIZIK

Eklem kemiklerinin arasındaki yapışkan sıvı.

CILIZ

Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif. Güçsüz bir biçimde. Güçsüz, sönük (ışık). Basit, değersiz, önemsiz. İnce.

CILIZLIK

Cılız olma durumu.

HILIZLIK

Top top olan çiçekleri kuruduktan sonra, sapları kürdan olarak kullanılan bir çeşit yabani bitki.

GILIZIK

Salya.

CILIZLAŞMAK

Zayıf ve güçsüz düşmek, zayıflamak. Gücünü, değerini yitirmek. Basitleşmek, değersizleşmek, önemsizleşmek.

CILIZLAŞMA

Cılızlaşmak işi.

HILIZ

Çerçöp. İyi büyüyememiş, cılız, hastalıklı kimse: Şu çocuk ne kadar hılız.

CILIZLAMAK

Oyunda mızıkçılık etmek.

ZIPILIZ

Uzun, iriyarı, gürbüz.

KINKILIZ

İnce.

HILIZLAMAK

Nefes alırken ses çıkarmak, hırıldamak.

CINGILIZ

Bir çocuk oyunu.

  -   -   -  

Anlamında ILIZ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ILIZ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

CIRBOĞA

Bir tür çöl sıçanı (Dipus Caegyptius). Cılız, zayıf, çelimsiz çocuk.

NAHİF

İnce, duygulu, hassas. Zayıf, cılız, çelimsiz.

ALĞIN

Renksiz, cılız, zayıf, hastalıklı, yılgın. Sevdalı, âşık, vurgun. Öfkeli, kinli, düşman.

ADECE

Kuyruğu çok küçük ve cılız koyun.

ARIK

Ark. Fide ya da fidan dikilen yer. Zayıf, cılız, kuru, sıska.

ALIZLAMAK

Cılız taneleri samandan ayırmak için savurmak. Zayıflamak.

KARABACAK

Pancar fidelerinde gelişerek fidenin ölümüne veya cılız kalmasına yol açan ve yerleştiği bölgeleri kara beneklerle örten asklı mantar. Bu mantarın sebep olduğu hastalık.

ZAYIF

Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan). Görevini yapacak yeterli gücü olmayan. Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz. Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan. Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan. Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan. Önemli, güvenilir olmayan. Çok az. Başarısızlığı gösteren not.

KEL

Saçı dökülmüş olan (kimse). İçinde az eşya bulunan. Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki). Gelişmemiş, cılız (bitki).

ACARIH

Zayıf, cılız, hastalıklı.

ÇALGIN

Sıcak veya soğuktan gelişemeyerek cılız kalan ekin. Uzun zaman bakır kapta kalan tadı bozulmuş yemek, çalık. Kötürüm, inmeli, sakat.

ALIZ

Zayıf, cılız. Yaz ekini. Aşılanmamış dağ armudu. Kurnaz, sinsi. Kurnaz, sinsi ve açgözlü: O ne alız tilkidir, bilirim ben onu.

KAVRULMAK

Kavurma işi yapılmak. Hayatın acılarına uğramak. Dış etkenler yüzünden özelliklerini yitirmek. Yaşı ilerlemesine karşın iyi gelişememek, cılız kalmak.

KURUTMAK

Suyunu ve ıslaklığını giderip kuru duruma getirmek. Bitki canlılığını yitirmek. Bazı sebze ve meyvelerin buharlaştırılmasıyla kuru bir durum almasını sağlamak. Uğursuzluk getirmek, yok etmek. Cılız duruma getirmek, zayıflatmak. Yiyecek ve içecekleri yiyip bitirmek.

KURADA

İşe yaramaz, yıpranmış, eskimiş, bozulmuş (eşya). Gelişmemiş, cılız.

SARARTMA

Sarartmak işi. Cılız ve soluk renkli kimse.

ALĞUN

Renksiz, cılız, zayıf, hastalıklı, yılgın. Lâğım, su yolu. Dalgın.

ALGIN

Cılız, zayıf, hastalıklı. Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun.

KURUMAK

Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek. Çok susamak. Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak. Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek. Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak. Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek.

ACARUK

Zayıf, cılız, hastalıklı. Yoksul, yarı aç, çıplak, sefil.