Kelimeler arşivinde; içinde "ünür" olan, toplam 19 tane kelime bulunuyor. İçerisinde ünür bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu ünür ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında ünür olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
GÖRÜNÜRLERDE, DÜNÜRBAŞILIK
SÜRTÜNÜRCE, DÜŞÜNÜRLÜK, GÖRÜNÜRLÜK, ÇÖZÜNÜRLÜK, DÜNÜRCÜLÜK
GÖRÜNÜRDE
DÜNÜRLÜK
DÜNÜRCÜ, SÜNÜRLÜ, DÜNÜRŞÜ, ÇÖZÜNÜR, GÖRÜNÜR, DÜŞÜNÜR
GÜNÜR, KÜNÜR, DÜNÜR
ÜNÜR
ÜNÜR
Çankırı ili, merkez ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
DÜNÜRLÜK
Dünür olma durumu. Evlenme sonucu oluşan yakınlık, hısımlık, sıhriyet.
DÜNÜRŞÜ
Evlenenlerin anne ve babaları. Gelin almaya giden kadınlar. Gelinin yanında bulunan yenge.
ÇÖZÜNÜR
Bir çözgen içinde çözünme özelliği gösteren. Bir çözücü içinde az ya da çok çözünebilir özdek. Bir çözen içinde çözünme özelliği gösteren.
GÖRÜNÜR
Görünen, gözle görülebilen. Belli, apaçık göze çarpan.
SÜRTÜNÜRCE
Sürünerek yürüyen, sürünerek yürüme çağında.
DÜŞÜNÜR
Genel sorunlar üzerine yeni ve kendine özgü düşünceleri olan kimse, düşünücü, mütefekkir.
ÇÖZÜNÜRLÜK
Bir maddenin başka bir madde içinde çözünme özelliği, resolüsyon. Ekrandaki görüntünün veya yazıcı tarafından basılan şekillerin netliği. Birim nicelikte çözelti ya da çözgen içinde, belli sıcaklık ve basınçla çözülebilen özdek niceliği. Belirli oylum ya da tutardaki bir özgende çözünebilen özdek niceliği. Katı, sıvı ya da gaz çözünenin, belirli koşullarda çözücüsü ile tektürel bir çözelti oluşturabilmesinin sınırı. Bir maddenin belirli bir sıcaklıktaki doygun çözeltisindeki derişimi. Bir çözünenin, bir çözendeki çözünme kertesi. (Genellikle, belirli bir sıcaklıkta yüzde olarak belirtilir.). Bir maddenin çözelti oluşturma kapasitesi. Birbirine komşu iki noktanın ayırt edilebilme gücü. Mikroskobik olarak birbirine komşu iki farklı görüntünün ayırt edilebilme duyarlılığı, rezolüsyon.
DÜNÜRCÜ
Kız istemeye giden kimse, görücü.
DÜNÜRCÜLÜK
Dünürcü olma durumu.
DÜNÜRBAŞILIK
Kız isteyen kimseye verilen hediye.
SÜNÜRLÜ
Çankırı kenti, Kurşunlu ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
GÖRÜNÜRDE
Dıştan bakınca, görünüşe göre, ortada, meydanda.
DÜŞÜNÜRLÜK
Düşünür olma durumu.
GÖRÜNÜRLÜK
Görülebilen bir şeyin niteliği. Yoğun siste görünebilen 15-20 metreden, 50 km'ye değin giden değişik görüş uzaklıkları içki hava duruluğu ölçüsü.
GÖRÜNÜRLERDE
Ortalıkta, meydanda.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÜNÜR geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ÇIKMAK
İçeriden dışarıya varmak, gitmek. Süresi dolduğunda ayrılmak. Gerçekleşmek. Yayılmak, duyulmak. Yerinden oynamak. Görünür ya da belli bir durumda bulunmak. Bir iddia ile ortalıkta görünmek. Belirmek, tanınmak. Meydana gelmek. Yayılmak. Niteliği sonradan anlaşılmak. Gelmek. Giderilmek, yok olmak. Yetkili birinin makamına iş için gitmek. Bir şeyin yukarısına doğru yürümek. Artırmak, fiyatı yükseltmek. Bir konu yetkililerce karara bağlanmak. Mal olmak. Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek. Büyük abdest bozmak. Karaya ayak basmak. Oyunda herhangi bir rolü oynamak. Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek. Yükselmek, artmak. Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak. Yetişecek ölçüde olmak. Harcamak zorunda kalmak. Eksilmek. Ay veya mevsim geçmek. Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak. Binaya kat eklemek. Erişmek, görmek. Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak. Sıyrılmak, ayrılmak. Olmak, bulunmak, var olmak. Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek. Yapılmak, yürümek. Bitmek, büyümek, sürmek. Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek. Bir yere ulaşmak, varmak. Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak. Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak. Piyasaya sürülmek. Oluşmak, olmak. Sesini yükseltmek. Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek. Bulaşmak. Ay, Güneş görünmek. Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak. Verilmek. Vermeye katlanmak. Flört etmek. Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak. Unutmak. Yayımlanmak. Yeni yetişip satışa sunulmak.
BÖLÜNEBİLME
Bölünebilmek işi. Kalansız bölünür olma durumu.
KAYBOLMAK
Yitmek. Görünür olmaktan çıkmak, görünmez olmak.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
PATLAMAK
Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek. Herhangi bir durum veya bir değerin yitirilmesine yol açmak, mal olmak. Görünür duruma gelmek, ortaya çıkmak, yeşermek. Yarılmak. Çok sıkılmak, sıkıntı ve sabırsızlığını belli etmek. Top, taşıt lastiği vb. şeyler değişik nedenlerle havası inmek. Yırtılıp açılmak. Aşırı tepki göstermek. Ansızın tehlikeli bir şey meydana gelmek. Ansızın bir gürültü duyulmak.
ENDOSKOP
İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu, muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür duruma getiren alet, içgöreç.
HIŞIRDAMAK
Kâğıt, kumaş, kuru yaprak vb. nesneler birbirlerine sürtünürken, buruşturulurken "hışır" diye ses çıkarmak.
GÖVDESİZ
Gövdesi olmayan. Görünürde gövdesi olmayan.
DÜŞÜNÜCÜ
Düşünür.
AYDINLATMAK
Karanlığı giderip görünür duruma getirmek, ışıklandırmak. Bir sorun üzerine bilgi vermek.
MANİCİLİK
İranlı düşünür Mani'nin III. yüzyılda kurduğu ve iyilik kötülük esasına dayalı dinî öğreti, Manihaizm.
KURULMAK
Kurma işine konu olmak veya kurma işi yapılmak. Övünür biçimde davranışlarda bulunmak, kasılmak. Rahatça oturmak, yerleşmek.
ALDATMAK
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. Oyalamak, avutmak. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. Yalan söylemek. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Birine verilen sözü tutmamak.
GENLEŞMEÖLÇER
Isınan sıvıların görünür genleşme katsayılarını belirleyen araç, dilatometre.
BAĞIL
Görece. Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir cisme uyarak sürüklenen cismin görünürdeki kımıldanışının niteliği.
MÜTEFEKKİR
Düşünür.
BELİRMEK
Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek. İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek. Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek.
ÇEVİRMEK
Bir şeyin yönünü değiştirmek. İşlemek, yapmak. Geri göndermek. Çeviri yapmak. Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek. Kâğıt oyunu oynamak. Yönetmek, idare etmek. Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek. Öteki yüzünü görünür duruma getirmek. Döndürerek hareket ettirmek. Bir durumdan başka duruma geçmek. Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmek. Durdurmak. Çevrilemek, tevil etmek. Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmak.
MÜÇTEHİT
Bir konuda ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren din düşünürü.
ÇEVRİ
Bir söz veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, tevil. Girdap.