İçinde ÖDEME geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "ödeme" olan, toplam 9 tane kelime bulunuyor. İçerisinde ödeme bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu ödeme ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında ödeme olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

9 harfli kelimeler

ÖDEMEZLİK

8 harfli kelimeler

ÖDEMELİK

7 harfli kelimeler

ÖDEMELİ, GÖDEMEK, GÖDEMEN, KÖDEMEK

6 harfli kelimeler

ÖDEMEK, HÖDEME

5 harfli kelimeler

ÖDEME

Bazı kelimelerin anlamları

ÖDEME

Ödemek işi, tediye.

GÖDEMEK

Lohusa ziyaretine gidenlere ikram edilen çerez, yiyecek. Çobanların yavrulayan hayvanların sahiplerinden aldıkları bahşiş.

ÖDEMEZLİK

adem-i ifâ.

KÖDEMEK

Muştu vermek.

ÖDEMEK

Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek. Bir işin, bir görevin karşılığını vermek. Bir alışverişte alınan şeyin karşılığını alacaklıya vermek. Bedelini vererek bir zararı karşılamak, tazmin etmek. Bir iş, bir kuruluş harcanan, yatırılan parayı çıkartmak, itfa etmek. Bir şey karşısında fedakârlık etmek, bir şey elde etmek için özveride bulunmak.

ÖDEMELİ

Değeri ödendikten sonra alıcıya verilecek olan. Karşı tarafça ödenmek şartıyla edilen (telefon) veya çekilen (telgraf). Değeri ödendikten sonra alıcıya verilmek şartıyla.

HÖDEME

İriyarı.

GÖDEMEN

Karnı şiş, hastalıklı (kimse). Kısa boylu, şişman, göbekli. Memleketin ileri gelenlerinden.

ÖDEMELİK

Yapılan iş karşılığı çalışanlara ödenen para.

  -   -   -  

Anlamında ÖDEME bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÖDEME geçen kelimeler listesi verilmiştir.

İCRA

Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme. Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. Adliyenin bu işle görevli dairesi. Borçlunun alacaklıya karşı yapmak veya ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi adli bir kuruluş aracılığıyla yerine getirme.

BELEŞTEN

Para ödemeden veya karşılık olarak, beleşe.

FATURALAMAK

Bir malın faturasını düzenlemek. Bir suçu birinin üzerine yüklemek. Ödemeyi bir kuruluşa ve kişiye havale etmek. Bir görevi birine yerine getirmesi için vermek.

DÖVİZ

Ülkeler arası ödemelerde kullanılabilecek para, çek, poliçe vb. her türlü ödeme aracı. Herhangi bir konuyu tanıtma, duyurma, propaganda yapma amacıyla üzerine yazı yazılmış bez veya karton. Yabancı ülke parası.

BEDAVA

Karşılıksız, parasız. Herhangi bir bedel ödemeden. Çok ucuz. Bedavadan. Emeksiz, caba.

ÇARPILMAK

Çarpma işine konu olmak. Çarpık duruma gelmek. Bir yankesici tarafından eşyaları el çabukluğuyla çalınmak, soyulmak. Bir şeye ederinden fazla para ödemek. Aldatılmak. Çekiciliğine kapılmak, etkilenmek.

GEÇMELİK

Bazı yerlerden geçenlerin ödemek zorunda oldukları para, müruriye.

HARAÇ

Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para. Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü oldukları vergi. Osmanlı Türklerinde genellikle toprak sahiplerinden devletçe alınan vergi.

DİYET

İslam hukukuna göre, öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası, kefaret. Sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni, perhiz, rejim.

AVAL

Ticari senetlerde, ödemeden sorumlu olanların ödememesi durumunda üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence. Saflığı sersemlik derecesine varan (kimse).

CEREME

Başkası tarafından yapılmış olan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme.

AKONT

Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılmış olan kısmi ödeme.

BATAKÇI

Borcunu ödememeyi alışkanlık edinmiş (kimse). Eline geçen parayı batıran (kimse).

İFA

Bir işi yapma, yerine getirme. Ödeme.

EDA

Davranış, tavır. Verme, ödeme, yerine getirme. Naz, işve. Anlatış biçimi, tarzı.

BAYILMAK

Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek. Vermek, ödemek. Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk vb. etkenlerle dayanma gücünü yitirmek. Çok hoşlanmak, çok sevmek.

APEL

Anonim ortaklıklarda sermaye artırımı için yapılmış olan ödeme çağrısı.

HARÇ

Harcanan para, masraf. Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılmış olan karışım. Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para. Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı. Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü. Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak. Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler.

EŞELMOBİL

Üretilen mal değerlerinin iniş çıkışına göre tespit edilen ücret ödeme düzeni.

DÖKMEK

Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak. Bir şeyi yok etmek için atmak. Kullanmak, harcamak, sarf etmek. Maden, mum eriyiği veya çimento, alçı vb.ni kalıba akıtarak biçim vermek, döküm yapmak. Saçmak, serpmek. Çok söylemek. Teninde kızamık, kızıl, suçiçeği hastalıklarında olduğu gibi kırmızı lekeler çıkmak. Üstünde bulunan bir şeyi düşürmek. Bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak. Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymak. Belli bir yere boşaltmak. Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmak. Sulu hamuru kızgın yağ veya tepsinin içine akıtarak pişirmek. Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymak. Yakmak, tutuşturmak. Salmak, bırakmak. Bol bol vermek, ödemek, sarf etmek. Akıtmak, düşürmek.