Kelimeler arşivinde; içinde "yun" olan, toplam 277 tane kelime bulunuyor. İçerisinde yun bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu yun ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında yun olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
RAMBOUİLLETKOYUNU, YUNUSBALIĞIGİLLER
CHOLİSTANİKOYUNU, YİLANBOYUNGİLLER
OYUNLAŞTIRILMAK, DÖNERBOYUNLULAR, YENİBOYUNDURCAK, YEYUNUİLEUSTOMİ, YUNTDAĞIKÖSELER
BOYUNLANDIRMAK, OYUNLAŞTIRILMA, APENNİNEKOYUNU, PORTLANDKOYUNU, YUMRUKOYUNCUSU
DİVANIHÜMAYUN, MEDYUNUŞÜKRAN, OYUNLAŞTIRMAK, İHSANIHÜMAYUN, BAŞBOYUNDURUK, BİNİŞİHÜMAYUN, BOYUNÇAKALAĞI, BOYUNLANDIRMA, KILIÇOYUNCUSU, PERİYEYUNİTİS, YEYUNOİLEİTİS, YUKARIKOYUNLU
BAŞOYUNCULUK, OYUNBOZANLIK, OYUNCAKÇILIK, OYUNLAŞTIRMA, YUNANİSTANLI, AŞAĞIKOYUNLU, BOVSKAKOYUNU, BOYUNÇEVİREN, DORPERKOYUNU, HACIYUNUSLAR, İŞTİRAKİYYUN, KIZILKOYUNLU, NEVYUNANİLİK, OSSİMİKOYUNU, SOYUNABİLMEK, SOYUNUVERMEK, UYUNTULANMAK
KARAKOYUNLU, KOYUNGÖBEĞİ, AKÇAKOYUNLU, ALTAİKOYUNU, BOYUNDURCAK, BOYUNDURLUK, KOYUNBACAĞI, KOYUNKIRTIK, KOYUNPINARI, KÜMECİLOYUN, MEZOYEYUNUM, RACKAKOYUNU, SOYUNABİLME, SOYUNDURMAK, SOYUNUVERME, UYUNÇSUZLUK, YEYUNEKTOMİ, YEYUNOSTOMİ, YOYUNDURMAH, YUMRUKOYUNU, YUNUSEFENDİ, YUNUSGİLLER
BOYUNDURUK, KOYUNCULUK, OYUNBAZLIK, BONDKOYUNU, BOYUNBASTI, BOYUNBURAN, BOYUNDİREK, BOYUNDURUH, BOYUNDÜRÜK, BOYUNKISTI, BOYUNLAMAK, BOYUNPINAR, BOYUNSALIK, BOYUNSĞALA, BOYUNSIRIK, DÖNERBOYUN, KALEBOYUNU, KILIÇOYUNU, KOYUNABDAL, KOYUNAĞILI, KOYUNBEYLİ, KOYUNCULAR, KOYUNGÜDEN, KOYUNHAMZA, KOYUNHİSAR, KOYUNKIRAN, KOYUNUŞAĞI, KOYUNYURDU, LOHİKOYUNU, OYUNCUBAŞI, Devamını Oku »»
ALAYUNTLU, BAŞOYUNCU, KOYUNGÖZÜ, KOYUNYÜNÜ, OYUNBOZAN, OYUNCAKÇI, OYUNCAKLI, OYUNCULUK, YÜZÜKOYUN, AKÇAKOYUN, AKKOYUNLU, ARABOYUNU, BOYUNBAĞI, BOYUNDERE, BOYUNDRUK, BOYUNKAYA, BOYUNLAMA, BOYUNSIRA, BOYUNTRİK, BOYUNTUCU, BOYUNYAKA, KABAKOYUN, KARAKOYUN, KAYABOYUN, KIRKKOYUN, KOYUNALAN, KOYUNBABA, KOYUNCULU, KOYUNDERE, KOYUNGÖLÜ, Devamını Oku »»
BOYUNLUK, BOYUNSUZ, DOYUNMAK, SOYUNMAK, YUNDUSUZ, ALAKOYUN, ATOYUNÇU, BOYUNCAK, BOYUNCUK, BOYUNMAK, BOYUNSHA, BOYUNTAŞ, ÇALKOYUN, GÖKBOYUN, HAMBOYUN, HUKOYUNU, KOYUNELİ, KOYUNERİ, KOYUNEVİ, KOYUNKÖY, KOYUNLAR, KOYUNMAK, KOYUNOBA, KÖYOYUNU, KUMSİYUN, MEYUNSUZ, MORKOYUN, OHUYUNTU, OKUYUNTU, OYUNYERİ, Devamını Oku »»
BOYUNCA, BOYUNLU, DOYUNMA, HÜMAYUN, KOYUNCU, KOYUNTU, OYUNBAZ, OYUNCAK, OYUNLUK, SOYUNMA, SOYUNTU, SOYUNUŞ, UYUNMAK, YUNANCA, ALKOYUN, AYNOYUN, ELKOYUN, HUMAYUN, KOYUNLU, KUYUNTU, MEYUNNU, OYUNÇAH, SOYUNAH, SOYUNCU, SUYUNCA, YEYUNUM, YUNAKÇI, YUNELGE, YUNURTA, YUNUSLU, Devamını Oku »»
BOYUNA, MEDYUN, OYUNCU, OYUNTU, UYUNMA, UYUNTU, YUNMAK, OYUNLU, ÖNOYUN, YUNGUR, YUNLUK, YUNNAK, YUNNUK, YUNSEK
BOYUN, DÜYUN, KOYUN, YUNAK, YUNAN, YUNMA, YUNUS, AYUNU, GAYUN, GOYUN, HOYUN, UYUNÇ, YUNAH, YUNAT, YUNAZ, YUNDU, YUNGU, YUNTİ, YUNTU, YUNUK, YUNUL
OYUN, YUNA, UYUN, YUND, YUNT
YUN
YUN
Yün. Eski türkçe yun / yün: yün. Yığın.
OYUNLAŞTIRILMAK
Oyun biçimine getirilmek.
YENİBOYUNDURCAK
Kastamonu ili, Hanönü belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
YEYUNUİLEUSTOMİ
Boş bağırsakla kıvrım bağırsak arasında ağız ağıza dikmek suretiyle geçit oluşturma.
APENNİNEKOYUNU
1970'lerde İtalya'da bulunmuş, yerli diğer İtalyan ırkları veya Bergamasca ve Ile de France gibi egzotik ırklarla melezlenmiş, öncelikli olarak et verimi için yetiştirilen, boynuzsuz, vücut rengi beyaz, yüzde ve bacaklarda yapağı bulunmayan, küçük veya orta boyutta sürüler hâlinde yetiştirilen koyun ırkı, Appenninica koyunu.
BOYUNLANDIRMAK
Kapsam kazandırmak.
PORTLANDKOYUNU
İngiltere'de seyrek bulunan ırklardan olan ve Dorset'in gelişiminde kullanılan, küçük yapılı, yüz ve bacaklarda yapağı bulunmayan, yapağı rengi sarımsı kahverengi, kuzular açık kırmızı renkte doğan ve yaşamlarının ilk birkaç ayında beyaz veya gri renkte yapağıya sahip olan, boynuzsuz koyun ırkı.
YUNUSBALIĞIGİLLER
(Delphinidae),iyi bilinen türleridir.
CHOLİSTANİKOYUNU
Pakistan'da bulunan, kuyruğu ince-kısa, etçi yapağıcı özellikte, yapağı rengi beyaz, baş ve kulaklar ise siyah veya kahverengi renkte koyun ırkı.
YUNTDAĞIKÖSELER
Manisa şehri, Osmancalı nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.
DİVANIHÜMAYUN
Padişah divanı.
DÖNERBOYUNLULAR
Sürüngenler (Reptilia) sınıfının, kaplumbağalar (Testudinata) takımından, tatlı sularda yaşayan, boyunları dinlenme hâlinde iken içeri çekilmeyip sırt kabuğunun altına doğru kıvrılan, çamurcul kaplumbağagiller (Pelomedusidae) ve yılan boyunlu kaplumbağagiller (Chelidae) familyaları bulunan bir alt takım. (Pleurodira), familyalarını içine alır.
YİLANBOYUNGİLLER
Kuşlar (Aves) sınıfının, kürek ayaklılar (Pelecaniformes) takımından, Afrika, Suriye ve Madagaskar'da yaşayan, suya dalıp uzun, sivri gagalarını zıpkın gibi kullanarak balık avlayan, ucu yuvarlak ve uzun kuyruklu türleri olan bir familya. Yılanboyun kuşu (Anhinga rufa) iyi bilinen türüdür.
RAMBOUİLLETKOYUNU
Fransa'da elde edilmiş, ancak bugün en çok Amerika da yetiştirilen, yapağı verim ve kalitesiyle birlikte erken gelişme ve etçilik özellikleri de iyi olan, etçi-yapağıcı tip olarak kabul edilen vücut beyaz, yüz ve bacaklar yapağıyla örtülü, koçları boynuzlu olan koyun ırkı.
OYUNLAŞTIRILMA
Oyunlaştırılmak işi.
YUMRUKOYUNCUSU
Yumruklaşma sporunu yapan kişi.
Bu bölümde tanımı içerisinde YUN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AFGAN
Afganistan halkından veya bu halkın soyundan olan kimse.
AKKARAMAN
Orta ve Doğu Anadolu'nun batı kesimlerinde yaygın olarak yetiştirilen, vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve ayaklarında siyah lekeler bulunabilen, kaba karışık yapağılı, yerli bir tür koyun.
ADIM
Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.
AKARSU
Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su. Tek sıra elmastan gerdanlık.
AKSESUAR
Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.
AKSİYON
Bir kuvvetin, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi. Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, hikâye, gelişim. Sermayenin belirli bir bölümü. Hisse senedi. Hareket, iş. İnsan etkinliğinin veya iradesinin açığa çıkması.
AKINCI
Düşman ülkesine akın yapan savaşçı. İleri uç oyuncusu.
AKTÖR
Erkek oyuncu. Herhangi bir olayda etkisi veya katkısı olan kimse.
AKTARMA
Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.
AĞIZ
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.
AKAK
Yatak. Eğimi, inişi fazla olan yer. Suyun ivinti yeri. Irmak, dere, çay, küçük akarsu.
AĞ
İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. Çaprazlama örgü ile yapılmış olan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık. Tuzak. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file.
AKINTIÖLÇER
Bir akarsuyun veya kanalın akıntı hızını ve düzeyini ölçmeye yarayan alet.
AÇMAZ
Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu. Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz. İçinden zor çıkılır durum.
AFŞAR
Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri, Avşar.
AKSAK
Aksayan, hafifçe topallayan. İyi gitmeyen, iyi işlemeyen. Türk müziğinde kıvrak bir usul. Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize.
AKINTI
Akma işi. Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum. Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan. Eğiklik, eğim, meyil. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AGORA
Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı.
AKROPOL
Eski Yunan şehirlerinde, en önemli yapıların ve tapınakların bulunduğu iç kale.