Kelimeler arşivinde; içinde "tuk" olan, toplam 140 tane kelime bulunuyor. İçerisinde tuk bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu tuk ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında tuk olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
TUTUKLATABİLMEK, TUTUKLAYABİLMEK
TUTUKLATABİLME, TUTUKLAYABİLME
KAVAKLIKOLTUK, TAKATUKACILIK
KOLTUKLANMAK, AVŞARPOTUKLU, GOLTUKKAPISI, HOYTUKLANMAK, KÜÇÜKPOTUKLU
KOLTUKÇULUK, KOLTUKLAMAK, KOLTUKLANMA, TUTUKLANMAK, TUTUKLATMAK, TUTUKSUZLUK, GOLTUKAĞACI, HOYTUKLAMAK, KIZILKOLTUK, TUKANGİLLER, TUTUKLAŞMAK, YONTUKLAŞMA
TUTUKLAMAK, TUTUKLANIŞ, TUTUKLANMA, TUTUKLATMA, TUTUKLULUK, KOLTUKBAŞI, KOLTUKLAMA, KOTUKLAMAK, KUTUKLAMAK, TAKATUKACI, TUTUKSAMAK, YONTUKYAZI
KOLTUKLUK, TUTUKLAMA, AKÇATUTUK, GOLTUKDAN, GÖKSALTUK, HOZTUKMAK, KUNTUKMAK, KUTUKİLİT, OTUKSAMAK, SALTUKALP, SALTUKKÖY, SALTUKOVA, YONTUKDÜZ
KOLTUKÇU, KOLTUKLU, SOMURTUK, TAKATUKA, TUTUKEVİ, TUTUKLUK, TUTUKSUZ, BOZUMTUK, KAVUŞTUK, KIRILTUK, PASTUKAN, PORTUKAL, POTUKLAR, SALTUKLU, TUKETMEK, TUKEZMEK, TUKURCUM, TUYTUKLU
TUTUKLU, OTUKMAK, POTUKAL, SOMUTUK, SUBATUK, TAKTUKA, TUKULGA
KARTUK, KOLTUK, YONTUK, BASTUK, BOLTUK, BURTUK, BUTTUK, ÇOMTUK, ÇONTUK, DARTUK, FISTUK, FORTUK, FOTTUK, GORTUK, HALTUK, HATTUK, HORTUK, HOTTUK, HOYTUK, KIYTUK, KORTUK, KOTTUK, KOYTUK, KUNTUK, KURTUK, KUTTUK, KUYTUK, PURTUK, PUSTUK, TAKTUK, Devamını Oku »»
ÇOTUK, NATUK, NUTUK, POTUK, TUTUK, BATUK, COTUK, ÇATUK, ÇUTUK, DUTUK, FOTUK, GUTUK, HATUK, HOTUK, KUTUK, MATUK, MOTUK, OPTUK, OYTUK, PUTUK, SATUK, TOTUK, TUKAN, TUKÖN, TUKRA, TUKUM, TUKUŞ, YATUK, YETUK
OTUK, TUKİ
TUK
TUK
İçine yoğurt ya da süt konulan, kazan biçiminde küçük bakır kap, bakraç.
KOLTUKLANMA
Koltuklanmak işi.
TUTUKLATABİLME
Tutuklatabilmek işi.
KOLTUKLAMAK
Koltuğu altına almak. Kıvanç verecek biçimde övmek, koltuklarını kabartacak sözler söylemek, pohpohlamak. Koltuğa girmek.
TAKATUKACILIK
Takatukacının yaptığı iş.
HOYTUKLANMAK
Bakınmak: Sağa sola hoytuklanıyor.
TUTUKLANMAK
Tutuklama işine konu olmak.
TUTUKLAYABİLMEK
Tutuklama imkânı veya olasılığı bulunmak.
GOLTUKKAPISI
Sofa kapısı. (Yukarıtırtar Yalvaç Isparta).
KAVAKLIKOLTUK
Halıların köşelerinde kavağı sitilize eden motif. (Yeşilova Aksaray Niğde).
KOLTUKÇULUK
Koltukçunun yaptığı iş. Yüze karşı övmeyi huy edinme.
KOLTUKLANMAK
Övücü sözlerle koltukları kabartılmak, pohpohlanmak.
KÜÇÜKPOTUKLU
Kayseri şehri, Pınarbaşı ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
AVŞARPOTUKLU
Kayseri kenti, Pınarbaşı ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.
TUTUKLAYABİLME
Tutuklayabilmek işi.
TUTUKLATABİLMEK
Tutuklatma imkânı veya olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde TUK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DİSKUR
Söylev, nutuk.
FİRAR
Kaçma, kurtulma. Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması.
ÇEKİNGEN
Her şeyden çekinen, ürkek, tutuk (kimse), muhteriz.
DÖŞEME
Döşemek işi. Bir yapının döşenmesine yarayan her türlü eşya, mefruşat. Halk edebiyatında ve türkülerden önce söylenen, bazen tekerleme biçiminde olan uyaklı giriş bölümü. Taşıtların koltuk, taban, tavan vb. yerleri. Yapılarda taban üzerine döşenen tahta vb. kaplama. Koltuk, kanepe, divan vb.nin kumaş, yay, pamuk vb. bölümleri.
AKAR
Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağ vb. mülk, akaret. Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir tür canlı. Sıvı, mai, likit.
BERJER
Arkası kabarık ve yüksek, oturacak yeri geniş koltuk.
BOYUNDURUK
Çift süren veya arabaya koşulan hayvanların birlikte yürümelerini sağlamak için boyunlarına geçirilen bir tür ağaç çember. Zulüm ve zorbalık baskısı, esaret. Güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolama oyunu. Kapı veya pencere vb. açıklıkların üzerine konulan ağaç, taş veya beton kiriş, lento. Mengenenin üst yanındaki kemer biçimli bölüm.
DÖŞEMELİK
Yapılarda tabana döşemek için kullanılan (gereç). Kanepe, koltuk vb.nin kaplanmasına elverişli (kumaş).
ÇEKYAT
Gerektiğinde açılıp yatak durumuna getirilebilen koltuk, kanepe.
DİRSEKLİK
Koltuk, kanepe vb.nde dirsekleri dayamaya elverişli bölüm. Ceket kolunun dirsek bölümünü korumak veya yamamak için kullanılan (kumaş vb.). Dirsek olarak kullanılmaya uygun olan (ağaç, boru vb.).
GENELEV
Genel kadınların erkek kabul ettikleri yer, aşağı mahalle, kırmızıfener, koltuk, kerhane, umumhane.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
ÇEMBER
Merkez denilen sabit bir noktadan aynı uzaklık ve düzlemdeki noktalar kümesinin oluşturduğu kapalı eğri. Yazma, yemeni, başörtüsü. Basketbolda içinden topun geçmesiyle sayı kazanılan ağlı demir halka. Aşılması, çözümü güç durum. Çocukların çevirip arkasından koştukları tekerlek biçiminde oyuncak. Bu biçime getirilmiş katı cisimlerin çevresi. Sandık, denk, fıçı vb.nin dağılmaması için üzerlerine geçirilen dayanıklı bir cisimden kuşak.
FİTİL
Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılmış olan genellikle yağ çekici madde. 0,0125 gram olan ağırlık ölçü birimi. Yollu bir biçimde dokunmuş kumaş. Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gazlı bez şeridi. Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu. Eskiden topları ve şimdi lağımları ateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu madde. Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek yapılmış olan kabartma yol. Anüse konulan donmuş yağ kıvamında ve koni biçiminde ilaç. Koltuk, sandalye vb. oturulan eşyanın yapımında dikiş veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit.
DAM
Yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerlerine yapılmış olan çoğu kiremit kaplı bölüm. Dansta kavalyenin eşi. Tutukevi. Ahır. İskambil kâğıtlarında kız. Üzeri toprak kaplı ev, küçük ev, köy evi.
DÖŞEMECİ
Döşeme yapan kimse. Perde, koltuk, kanepe vb. satan veya onaran kimse.
GARDİYAN
Cezaevlerinde düzeni, tutukluların kurallara uygun biçimde davranmalarını sağlamakla görevli kimse.
ANARTRİ
Dil tutukluğu.
ÇAPRAZ
Eğik olarak birbiriyle kesişen. Eğik bir biçimde. Karşı tarafın yanı. İki taraflı, karşılıklı. Güreşte rakibin koltuk altından kol geçirip sarma oyunu. Kopça, düğme. Bir tür olta iğnesi.
ÇETELE
Çizilerek ya da oyularak açılan kertik. Ekmekçi, sütçü vb. esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı.