Kelimeler arşivinde; içinde "sıkıcı" olan, toplam 2 tane kelime bulunuyor. İçerisinde sıkıcı bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu sıkıcı ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında sıkıcı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
SIKICI
İç sıkan, can sıkan, tedirgin eden.
SIKICILIK
Sıkıcı olma durumu.
Bu bölümde tanımı içerisinde SIKICI geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
MARİFET
Ustalık, hüner, uzmanlık. Uygun olmayan, hoşa gitmeyen, can sıkıcı iş veya davranış. Aracı, ikinci el. Bilim, bilgi.
KONSTRİKTOR
Büzücü, sıkıcı.
CENGİRDEMEK
Cansıkıcı söz söylemek. Köpek, olduğu yerde kesik kesik havlamak.
MAĞMUM
Gamlı. Sıkıcı, kapanık (hava).
KAPANIK
Kapanmış. Sisli, bulutlu. Kaçınık. İç karartıcı, ruh sıkıcı.
MIZGIR
Zayıf, büyüyememiş (insan ya da hayvan). Çalışkan. İnatçı. Uyuşuk. Geveze, sıkıcı konuşan.
KÜLFETLİ
Sıkıcı, zor, yorucu, özen isteyen. Büyük masraf gerektiren.
SAVMAK
İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak. İşleyip geçmek, etki etmek. Geçirmek. Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek. Vakti geçmek.
BASALGAN
Havası bunaltıcı, sıkıcı yer: Ahmet'in evi basalgandır.
LANGIRTI
Büyük çanın çıkardığı ses. Anlamsız ve can sıkıcı söz.
ALAŞUR
Bulut sıcağı, sıkıcı, boğucu hava: Alaşur bastı.
ÖLDÜRÜCÜ
Öldüren, ölüme sebep olan, ölüme yol açan. Bayıltıcı, bunaltıcı, sıkıcı, yorucu.
AĞIRLAŞMAK
Ağır duruma gelmek. Sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak. Güçleşmek, zorlaşmak. Gökyüzü bulutlu ve karanlık, iç karartıcı bir hâl almak. Ağırbaşlı olmak. Yavaşlamak. Yiyecek bozulmaya yüz tutmak. Gebe kadın doğurması yaklaşmak. Hasta tehlikeli duruma gelmek, fenalaşmak. Organ görevini yapamaz duruma gelmek.
PÜSÜR
Bir şeyin can sıkıcı, karışık ayrıntısı veya pürüzü. Tembel, kalpazan. Karışık, kusurlu (iş). Can sıkıcı, istenmeyen kimse. Karışık, dolaşık (ip, saç vb.).
BASALIK
Çukurova çevresine mahsus ılık ve rutubetli bir sis. Bunaltıcı, sıkıcı.
CIVIK
Fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış, cılk. Soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan (kimse).
BONĞALOH
Esintisiz, sıkıcı hava.
SERBESTLEMEK
Sıkıcı bir durumdan veya kalabalıktan kurtulmak.
KİTABİ
Kitapla ilgili. Kitaba uygun. Kitaba bağlı kalan, özgür düşünemeyen (kimse). Düzgün, dil bilgisi kurallarına uygun (anlatım). Kuru, sıkıcı (anlatım).