İçinde SEB geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "seb" olan, toplam 112 tane kelime bulunuyor. İçerisinde seb bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu seb ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında seb olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

MÜNASEBETSİZLİK

14 harfli kelimeler

BÜYÜKKÖSEBALCI, MÜNASEBETSİZCE, SEBEPLENDİRMEK

13 harfli kelimeler

MUHASEBECİLİK, MÜNASEBETİYLE, BAŞMUHASEBECİ, SEBEPLENDİRME

12 harfli kelimeler

FİSEBİLİLLAH, MÜNASEBETSİZ, ANTİSEBOREİK, ÇEŞMELİSEBİL

11 harfli kelimeler

BİLMÜNASEBE, MÜNASEBETLİ, SEBATSIZLIK, SEBEPLENMEK, BAŞMUHASEBE, KUYULUSEBİL, SEBEPSİZLİK, YUKARISEBİL

10 harfli kelimeler

MUHASEBECİ, MÜKTESEBAT, SEBEPLENME, SEBEPSİZCE, SEBKİHİNDİ, SEBZECİLİK, ASEBUTOLOL, KESEBİLMEK, KÖSEBUCAĞI, KÜSEBİLMEK, LAKTOSEBUM, SEBELENMEK, SEBOSEFALİ, SEBÜKTEKİN, SEBZECİLER

9 harfli kelimeler

BİLASEBEP, HASEBİYLE, MUHASEBAT, MÜNASEBAT, MÜNASEBET, SEBEBİYET, SEBİLHANE, ESEBİLMEK, KESEBİLME, KÖSEBALCI, KÖSEBAYIR, KÜSEBİLME, SEBBEHİSİ, SEBEBİYLE, SEBELEMEK, SEBENARDI

8 harfli kelimeler

MUHASEBE, MÜSEBBİP, SEBATSIZ, SEBAYÜDÜ, SEBEPSİZ, SEBZELİK, SEBZEVAT, ESEBİLME, MIHASEBE, SEBASEUS, SEBATKAR, SEBENOBA, SEBİLLER, SEBLEMEK, SEBOREİK, SEBÜKALP

7 harfli kelimeler

SEBATLI, SEBEPLİ, SEBİLCİ, SEBZECİ, ESEBALI, EYSEBAK, KASEBAZ, KESEBİÇ, MÜSEBBA, PLASEBO, SEBELEP, SEBZELİ

6 harfli kelimeler

ESEBEE, GESSEB, HÖSEBE, İSEBET, MESEBE, SEBATİ, SEBBAH, SEBBEH, SEBİLE, SEBORE

5 harfli kelimeler

SEBAT, SEBEN, SEBEP, SEBİL, SEBZE, ASEBİ, ESEBİ, SEBAB, SEBAP, SEBEB, SEBEF, SEBEH, SEBET, SEBİH, SEBİR, SEBLA, SEBUM, SEBÜK, SEBZİ

4 harfli kelimeler

SEBA, SEBE, SEBU

3 harfli kelimeler

SEB

Bazı kelimelerin anlamları

SEB

Kırık çanak çömleği yapıştırmaya yarayan yumurta akı, kireç, süt, pamuk karışımı.

SEBATSIZLIK

Sebatsız olma durumu.

FİSEBİLİLLAH

Hiçbir karşılık beklemeden.

BAŞMUHASEBECİ

Başmuhasebe dairesinin başkanı.

MÜNASEBETLİ

İlişiği olan, ilişkili. Uygun, yakışık alan.

BÜYÜKKÖSEBALCI

İçel şehri, Tarsus belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

SEBEPLENDİRMEK

Sebeplenme işini yaptırmak.

MÜNASEBETSİZLİK

Münasebetsiz olma durumu. Münasebetsizce davranış.

SEBEPLENDİRME

Sebeplendirmek işi.

MÜNASEBETSİZ

Uygun olmayan, yakışıksız, çirkin. Yakışıksız iş gören, sıra, saygı gözetmeyen (kimse). Ters, aksi.

MÜNASEBETSİZCE

Münasebetsiz bir biçimde.

BİLMÜNASEBE

Sırası gelince, sırası düşünce.

MÜNASEBETİYLE

Dolayısıyla, sebebiyle, itibarıyla, ilgisinden dolayı.

ANTİSEBOREİK

Yağ bezlerinin aşırı salgı üretmesiyle oluşan yağlanmayı ortadan kaldıran.

MUHASEBECİLİK

Saymanın görevi, saymanlık.

ÇEŞMELİSEBİL

Konya ilinde, Sarayönü ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

  -   -   -  

Anlamında SEB bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde SEB geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ALIŞVERİŞ

Satın alma ve satma işi, alım satım, iş, muamele, ahzüita, aksata, pazar. İlişki, münasebet.

AKLIEVVEL

Akıllı geçinen. Densiz, münasebetsiz, sağduyu sahibi olmayan.

ACIKTIRMAK

Açlık duymasına sebep olmak. Aç bırakmak.

AKSIRTMAK

Birinin aksırmasına sebep olmak, hapşırtmak.

ALÇAKLAŞTIRMAK

Alçaklaşmasına sebep olmak.

AKSIRIK

Herhangi bir sebeple burun zarının gıcıklanması sonucu solunum kaslarının birdenbire kasılmasıyla ağız ve burundan hızlı, gürültülü soluk boşalması olayı, aksırma, hapşırma, hapşırık.

ACITMAK

Acılık vermek. Ağrı, sızı duyulmasına sebep olmak.

AĞIR

Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.

ALDIRMAK

Alma işini yaptırmak. Sığdırmak. Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak. Önem vermek, değer vermek. Başkasına kaptırmak. Getirtmek.

AKINTI

Akma işi. Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum. Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması. Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan. Eğiklik, eğim, meyil. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı.

ALERJEN

Alerjiye sebep olan herhangi bir madde.

AGLÜTİNİN

Serumda meydana gelen ve pıhtılaşmaya sebep olan antikor.

ALDANMAK

Görünüşe bakarak yanlış bir yargıya varmak, yanılmak. Hayal kırıklığına uğramak. Havanın birden ısınmasıyla zamansız açan çiçek, soğuk sebebiyle donmak. Bir hileye, bir yalana kanmak. Avunmak, oyalanmak.

AĞIZOTU

Topları ateşlemek için falyaya konulan ve barutun patlamasına sebep olan madde.

AMA

Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin. Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz. Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz. Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz. Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz.

AFET

Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım. Çok kötü. Hastalıkların dokularda yaptığı bozukluk. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. Kıran.

AMİL

Etken, etmen, sebep, faktör.

AĞDIRMAK

Ağmasına sebep olmak. Aşağı inmek, yük veya terazide denge bozularak bir yanı ağır gelmek.

ANTİJEN

Vücuda girişi kendisine karşı antikor oluşmasına sebep olan protein yapısında madde.

ANTİOKSİDAN

Genellikle yağların, yağlı besinlerin uzun süre saklanabilmesi, beyaz renkli sebze ve meyvelerin kararmasının önlenmesi için kullanılan madde. Canlı organizmalardaki toksinleri atmaya yarayan madde.