Kelimeler arşivinde; içinde "sars" olan, toplam 38 tane kelime bulunuyor. İçerisinde sars bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu sars ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında sars olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
YERSARSINTISI
HASARSIZLIK, SARSILANMAK, SARSAKLAMAK, SARSABİLMEK, SARSINTISIZ
SARSALAMAK, SARSABİLME, HASARSIZCA, SARSINTILI
SARSILMAK, SARSILMAH, SARSINMAK, SARSALAMA, SARSAHLIH, ROKSARSON, SARSAKLIK
SARSIMAK, SARSAMBA, SARSALAK, SARSAKÇA, SARSUNTU, HASARSIZ, SARSINTI, SARSILMA, SARSILIŞ
ASARSÖR, SARSMAK, SARSİNA
SARSAH, SARSMA, SARSIŞ, SARSAK, SARSIM, SARSUH, SARSUK, SARSIK
SARS
SARS
Etkeni SARS'la ilişkili koronavirüs olan, insanlarda tipik olmayan pnömoniyle seyreden, oldukça bulaşıcı ve öldürücü bir viral hastalık, şiddetli akut solunum sendromu.
SARSAHLIH
Ahmaklık, budalalık : Sarsahlıh élleme sen onnan büyüyhsen.
SARSALAMAK
Sarsmak.
SARSILANMAK
Sarsılmak.
SARSINMAK
Sallanmak.
SARSALAMA
Sarsalamak işi.
HASARSIZCA
Hasarsız bir biçimde.
SARSABİLMEK
Sarsma imkânı veya olasılığı bulunmak.
YERSARSINTISI
Deprem. Kent, kasaba ve köylerin tümüyle ya da kimi bölümlerinin yeniden hazırlanacak bir düzentasara göre bayındırılmasını gerektiren bir doğal kıran türü. bk. deprem.
SARSINTILI
Sarsıntısı olan.
SARSILMAK
Sarsma işine konu olmak. Güçsüz durumda kalmak. Beklenmedik bir olaydan çok etkilenmek.
SARSAKLAMAK
Gereksiz durmak, eğlenmek. Ahmaklaşmak.
HASARSIZLIK
Hasarsız olma durumu.
SARSILMAH
Yerinden oynamak: Az sarsıl altını süpüreyim.
SARSABİLME
Sarsabilmek işi.
SARSINTISIZ
Sarsıntısı olmayan, sarsılmayan.
Bu bölümde tanımı içerisinde SARS geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AMORTİSÖR
Motorlu araçlarda sarsıntı, sallantı vb. hareketleri en aza indiren, yayların gereksiz hareketlerini gidermeye yarayan düzen. Bu düzeni kuran öge, yumuşatmalık.
RAHVAN
Koşarken bir yandaki iki bacağını aynı anda atan binek hayvanlarının biniciyi sarsmayan en yavaş koşma biçimi. Bu biçimde koşan (binek hayvanı). Binek hayvanı bu biçimde koşarak.
ÇALKALAMAK
Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak. İçinde bir şey bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak. Bir şeyi içinden su çarparak geçirmek yolu ile temizlemek. Vücudun göbek, kalça vb. yerini sürekli oynatmak. Sağlığının bozulmasına yol açmak. Tahılı sarsarak kalburdan geçirmek, elemek. Kuluçka yumurtalarını çevirmek.
ÇÖKMEK
Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak. Şakak, avurt vb. içeri doğru girmek, çukurlaşmak. Çömelmek. Basmak, yayılmak. Oturmak, birdenbire oturmak. Yoğun bir biçimde duymak. Son bulmak, yıkılıp dağılmak. Sarsılıp dinçliğini yitirmek. Deve, sığır vb. olduğu yere oturmak. Üzerinde bulunduğu yere yıkılmak. Sis, duman vb. inerek kaplamak. Tortu dibe inmek.
İVMEÖLÇER
Bir hareketin ivme niceliğini belirten, taşıtın hızlanmasından doğan sarsıntıları, titreşimleri gösteren araç, akselerometre.
KARINTI
Anaforlarda oluşan çevrinti. Geminin yanından vurarak gemiyi sarsan dalga.
SALLAMAK
Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek. Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamak. Zor durumda bırakmak. Vurmak, atmak. Sarsmak. Beklenmedik bir başarı kazanmak. Uydurmak, kafadan atmak.
IRGALAMAK
Yerinden oynatıp sallamak, sarsmak. İlgilendirmek.
GROGİ
Boksta rakibinin yumruklarıyla çok sarsılmış ancak hâlâ ayakta durabilen boksör. Sendelemiş.
KAVRAMA
Kavramak işi, anlama, anlamaklık, algılama. Küçük orak. İki dikme arasındaki sağlamlığı ve dayanıklılığı artırmak için kullanılan yatay ahşap parça. Otomobilde motor ile vites kutusunu birbirine bağlayıp ayırma, motordan gelen hareketi sarsıntısız olarak öteki aktarma ögelerine iletme.
SALINTILI
Herhangi bir etkiyle sarsılabilen, sallanabilen. Yürüyüşünde iki yana salınan.
DARBE
Vuruş, çarpış. Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay. Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi.
AJİTASYON
Körükleme. Duygu sömürüsü yapma. Kişinin ruhsal gerginliğini dışa vurması sonucu oluşan etrafına karşı saldırganlık durumu. İnsanın zihninde ve duygu dünyasında sarsıntı yaratma. Çırpıntı.
PSİKOZ
Türlü sebeplerle kişiliğin bütünlük ve uyum gücünü geniş ölçüde yıkan ruhsal bozukluk. Toplumsal bir sarsıntıya bağlı olarak doğan ruh durumu.
DEPREM
Yer kabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi veya yanardağların püskürme durumuna geçmesi yüzünden oluşan sarsıntı, yer sarsıntısı, hareket, zelzele.
ÖRSELEMEK
Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek. Gücünü azaltmak, canlılığını gidermek, sarsmak.
OYNAMAK
Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak. Tehlikeye düşürmek. Bir film, oyun vb.nde rol almak. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek. Sarsılmak, yeri değişmek. Rastgele yön vermek, aldatmak. Sporla ilgili çalışmalara katılmak. Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak. Değişiklik göstermek. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak. Kımıldamak, hareket etmek. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak. Film gösterilmek. Tiyatro eseri sahneye konmak. Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek.
İNAN
İnanmak işi. Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme. Tanrı'ya duyulan sınırsız inanış, iman, itikat.
SADME
Çarpışma, tokuşma, vurma. Sarsıntı.
DEPRENMEK
Kımıldamak, hareket etmek, sarsılmak.