İçinde MAYE geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "maye" olan, toplam 23 tane kelime bulunuyor. İçerisinde maye bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu maye ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında maye olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

13 harfli kelimeler

SERMAYESİZLİK

12 harfli kelimeler

HİMAYESİZLİK, SERMAYECİLİK

11 harfli kelimeler

HİMAYECİLİK

10 harfli kelimeler

SERMAYESİZ, SERMAYEDAR

9 harfli kelimeler

EMAYELEME, SERMAYESİ, HİMAYESİZ, SERMAYELİ, SERMAYECİ

8 harfli kelimeler

CUMAYERİ, HİMAYECİ, FÜRUMAYE

7 harfli kelimeler

SERMAYE, EMAYELİ

6 harfli kelimeler

SÜMAYE, MAYENE, HİMAYE

5 harfli kelimeler

MAYEN, MAYET, EMAYE

4 harfli kelimeler

MAYE

Bazı kelimelerin anlamları

MAYE

Yeni doğmuş kuzu, oğlak. Domates.

EMAYELEME

Emaye ile kaplama işlemi.

HİMAYECİ

Korumacı.

SERMAYECİ

Anamalcı.

CUMAYERİ

Düzce iline bağlı ilçelerden biri.

SERMAYESİZ

Sermayesi olmayan.

FÜRUMAYE

Sütü bozuk, mayası bozuk, soysuz.

SERMAYEDAR

Sermayesi olan. Anamalcı.

HİMAYECİLİK

Korumacılık.

SERMAYECİLİK

Anamalcılık.

SERMAYE

Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı, anamal, başmal, kapital, meta, resülmal. Genelev kadını. Varlık, servet. Konu.

SERMAYESİ

Yalova kenti, Altınova belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

SERMAYELİ

Sermayesi olan.

SERMAYESİZLİK

Sermayesiz olma durumu.

HİMAYESİZ

Korumasız.

HİMAYESİZLİK

Himayesiz olma durumu.

  -   -   -  

Anlamında MAYE bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde MAYE geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ANAMAL

Sermaye.

GİRİŞİMCİ

Üretim için bir işe girişen, kalkışan kimse, müteşebbis. Ticaret, endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse, müteşebbis.

ANAMALCILIK

Anamala dayanan ve kâr amacı güden üretim düzeni, sermayecilik, kapitalizm.

GÖLGE

Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık. Ne olduğu anlaşılamayan karaltı, silüet. Güneş ışınlarından korunacak yer. Resimde bir şekli cisimlendirmek için, onun ışık almaması gereken yerlerine vurulan az çok koyu renk. Birinin yanından hiç ayrılmayan kimse. Yetkisi olmadığı hâlde etkili olan. Röfle. Koruma, kayırma himaye.

ESİRGEMEK

Korumak, himaye etmek, vikaye etmek. Bir şeyi yapmaktan veya vermekten kaçınmak.

GÖZETMEK

Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek. Kayırmak. Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve etkenleri dikkate almak. Kollamak, beklemek. Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak.

İŞLETME

İşletmek işi. İş yeri. Tarım, sanayi, ticaret, bankacılık vb. iş alanlarında, kâr amacıyla bir sermaye yatırılarak kurulan kurum. Bir kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemi.

EMEKÇİ

Geçimini yaptığı işlerle sağlayan kimse. Geçimini, emeğini sermayeciye satarak sağlayan kimse, proleter.

ANAMALCI

Üretim araçlarını özel mülkiyetinde bulunduran kimse, anamal sahibi, sermayedar, sermayeci, kapitalist. Anamalcılık düzenini benimsemiş kimse, kapitalist.

DULDA

Yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği gizli, kuytu yer, siper. Esirgeme, koruma, himaye.

ESİRGEME

Esirgemek işi, koruma, himaye, vikaye.

APEL

Anonim ortaklıklarda sermaye artırımı için yapılmış olan ödeme çağrısı.

KARTEL

Tekelci sermaye piyasasında, birtakım ticaret, üretim kuruluşlarının, genel olarak kazanma veya başka kuruluşlara karşı tutunabilme vb. amaçlarla aralarında kurdukları dayanışma birliği. Gemilerde içlerine içme suyu konulan, ortası basık, küçük fıçı.

KOMANDİT

Yalnızca konulan sermaye kadar sorumluluğu olan ortaklık biçimi.

KAPİTAL

Sermaye.

GÖZETİM

Gözetme işi, nezaret. Himaye. Gözaltı.

KORUMAK

Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek. Karşılamak, denk gelmek. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek. Tehlikeli, zararlı durumları önlemek. Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek.

AKSİYON

Bir kuvvetin, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi. Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, hikâye, gelişim. Sermayenin belirli bir bölümü. Hisse senedi. Hareket, iş. İnsan etkinliğinin veya iradesinin açığa çıkması.

ESNAF

Küçük sermaye ve zanaat sahibi. Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kimse. Kötü yola sapmış olan kadın.

BAŞMAL

Sermaye.