Kelimeler arşivinde; içinde "mamak" olan, toplam 57 tane kelime bulunuyor. İçerisinde mamak bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu mamak ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında mamak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
GUMAŞLAYAMAMAK
SALINDIRMAMAK
PAYINSIMAMAK, PAYIMSAMAMAK, GULAĞASMAMAK
TAYSINMAMAK, GELİYAMAMAK, KIYIŞAMAMAK, GILLANMAMAK, MAPSINMAMAK, TAYANAMAMAK, CIMSITMAMAK, PAYSINMAMAK, BAŞARUMAMAK
ILDIRMAMAK, HİŞDAMAMAK, KOLLAMAMAK, KAYURMAMAK, KILLAMAMAK, KODURMAMAK, VIKLAMAMAK, TASLAMAMAK, PİRAHMAMAK, SALLAMAMAK, GULASMAMAK, BOZULMAMAK, TINLAMAMAK, HAYLAMAMAK, DİNNAMAMAK
KORHMAMAK, BULAMAMAK, MASUMAMAK, KONAMAMAK, DURAMAMAK, IŞINMAMAK, KOÇAMAMAK
ÇIRMAMAK, SAYMAMAK, UNAMAMAK, ALAMAMAK, BİLMAMAK, GIYMAMAK, TINMAMAK, OLIMAMAK, KARMAMAK, DAHMAMAK, DONMAMAK, DAKMAMAK, DINMAMAK
KAMAMAK, OSMAMAK, GAMAMAK, ÇIMAMAK, AÇMAMAK, YAMAMAK
OMAMAK
MAMAK
MAMAK
Ankara iline bağlı ilçelerden biri.
KIYIŞAMAMAK
Göze alamamak : Sana geçen gün bir şey diyecektim kıyışamadım.
GILLANMAMAK
Önem vermemek: Kim ne derse desin, herif hiç gıllanmıyor.
SALINDIRMAMAK
Kıymet, ehemmiyet vermemek, hiçe saymak.
TAYANAMAMAK
Mukaveket gösterememek.
TAYSINMAMAK
Küçümsemek, önemsememek.
GULAĞASMAMAK
Önemsememek, boşvermek. Önem vermemek.
ILDIRMAMAK
Işıldamak, parlamak.
GELİYAMAMAK
Gelmemek: Sen istersen git, ben geliyamam.
GUMAŞLAYAMAMAK
Zengin olamamak.
PAYINSIMAMAK
Hiçe saymak, aldırış etmemek, önem vermemek.
PAYSINMAMAK
Önem vermemek, saymamak : Oğlan çok başıboş büyüdü, beni hiç paysınmıyor.
PAYIMSAMAMAK
Hiçe saymak, aldırış etmemek, önem vermemek.
MAPSINMAMAK
Adam yerine koymamak, önem vermemek.
CIMSITMAMAK
Belli etmemek.
BAŞARUMAMAK
Tahammül edememek, dayanamamak, başa çıkamamak.
Bu bölümde tanımı içerisinde MAMAK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ÇAPRAZLAŞMAK
İçinden çıkılamamak, ne yapılacağı bilinememek.
ÇATIŞMAK
Birbirine çatmak ya da çatılmak. Kavga etmek. Karşılıklı vuruşmak. Deve ve köpek çiftleşmek. Söz, iddia veya davranış birbirini tutmamak, birbirini çelmek, mütenakız olmak.
ÇELMEK
Ayak uzatarak birisini düşürmek. Kendi yanına çekmek, beğenisini, sevgisini kazanmak. Bir şeyin kenarını verev veya çapraz kesmek, çalmak. Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirine ters düşmek. Örtü vb.ni örtünüp iki ucunu bağlamak. Topa gidiş yönünü değiştirecek biçimde vurmak. Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek.
BAŞKAFİYE
Dize başlarında aynı kelime olmamak kaydıyla aynı sesleri veren kelimelerden oluşan uyak.
BURUŞMAK
Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar oluşmak. Tiksinmek, hoşlanmamak. Ağızda kekrelik duymak.
BIRAKMAK
Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak. Yanına almamak, yanında götürmemek. Koymak. Bıyık ya da sakal uzatmak. Bir işi başka bir zamana ertelemek. Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak. Bakılmak, korunmak için vermek. Kötü bir durumda terk etmek. Ayrılmak, terk etmek. Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak. Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek. Saklamak, artırmak. Sarkıtmak. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek. Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak. Boşamak. Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek. Sınıf geçirmemek, döndürmek. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek. Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek. Engel olmamak. Unutmak. Sahiplik hakkını başkasına vermek.
DALGALANMAK
Üzerinde dalga oluşmak. Tutarlı olamamak, tutarlı davranışlarda bulunamamak. Hareketli olmak, kıpırdamak. Renk, ton değiştirmek.
ÇİĞNEMEK
Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek. Egemenliği altına almak, hükmetmek. Sayılması gereken bir şeyi saymamak, itibar etmemek, ayaklar altına almak. Ayağı veya tekerleği altına alarak ezmek.
APIŞTIRMAK
Hayvanı çok yorarak yürüyecek güç bırakmamak. Çifte demir atarak döndükçe geminin bir alan içinde kalmasını sağlamak.
BAOBAP
Ebegümecigillerden, sıcak ülkelerde yetişen, çok yüksek olmamakla birlikte, gövdesinin çevresi 20 metreyi aşabilen bir ağaç, baobap ağacı (Adansonia digitata).
BEDEL
Değer, fiyat, kıymet. Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para. Bir ücret karşılığında çalışan kimse. Eşit, denk. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık. Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse.
ALDATMAK
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. Oyalamak, avutmak. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. Yalan söylemek. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Birine verilen sözü tutmamak.
ÇEKİLMEK
Çekme işi yapılmak. Tartılmak. Bir işten, bir görevden kendi isteğiyle ayrılmak, istifa etmek. Katlanmak, üstlenmek, tahammül etmek. Geri gitmek, ricat etmek. Katılmamak, vazgeçmek. Azalmak. Uzaklaşmak, araya mesafe koymak. Kendini geriye veya bir yana çekmek. Yok olmak. Parça hâlindeki et kıyma biçimine getirilmek. Bir yerden uzaklaşmak, bir yere uğramamak.
ASMAK
Bir şeyi aşağıya sarkacak bir biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak. Gitmek zorunda olunan bir yere özürsüz gitmemek. Görevi olan bir işi özürsüz yapmamak. Bir kimseyi boğazından ip vb. geçirip sallandırarak öldürmek, idam etmek. Üzerine takınmak, kuşanmak.
ÇELİŞMEK
Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirlerine ters düşmek, tutarsız olmak, mütenakız olmak.
ÇEKEMEMEK
Çekme işini yapamamak. Kıskanmak. Katlanamamak.
BOŞALMAK
Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek. Doyuma ulaşmak. Derdini, sıkıntısını birine anlatarak ferahlamak, deşarj olmak. Gevşemek, açılmak. Hayvan, bağından kurtulmak. Dışarıya akmak, dökülmek.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
DELİNMEK
Delme işi yapılmak. Bir şeyde delik oluşmak. Çiğnenmek, uyulmamak, aykırı davranılmak.
ÇUVALLAMAK
Çuvala doldurmak. Başaramamak.