Kelimeler arşivinde; içinde "kazan" olan, toplam 72 tane kelime bulunuyor. İçerisinde kazan bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu kazan ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında kazan olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
TOPRAKKAZANGİLLER
KAZANDIRABİLMEK
YUKARIKAZANLAR, KAZANDIRABİLME
KAZANLIPINAR, KAZANÇSIZLIK, KARAKAZANCIK, KAZANAĞARDAN, KAZANABİLMEK, BÜYÜKKAZANLI
KAZANKARASI, KAZANDIRICI, KAZANHÜYÜĞÜ, ÇÖĞÜNKAZANI, ÇOBANKAZANI, ÇALKAZANLIK, BURKAZANLIK, KAZANABİLME, TOPRAKKAZAN, KAZANKOCASI, KAZANDIRMAK, KAZANÇLILIK, KAZANTRANOL
KAZANÇILIG, KAZANCILIK, KAZANDIRMA, KAZANILMIŞ, KAZANILMAK, KAZANKULPU, KAZANMALIK, KAZANPINAR
KAZANTAŞI, KAZANKABI, KAZANKARA, KAZANKAYA, KAZANDERE, KAZANDAĞI, ZANKAZANK, GÜLKAZANI, KAZANILMA, KAZANDİBİ, KAZIKAZAN, ARAKAZANÇ, DEVKAZANI, HAMKAZANI, KARAKAZAN, KAZANAĞZI, KAZANÇSIZ, KAZANCILI, KAZANTİLİ
KAZANÇÇI, KAZANTAŞ, KAZANLAR, KAZANKUP, KAZANÇLI, KORKAZAN, KAZANMAK, KUMKAZAN, ÇALKAZAN, KAZANHAN, KAZANBEY, KAZANCIK
KAZANÇE, KAZANLI, KAZANÇI, KAZANMA, KAZANIŞ, KAZANIM, KAZANCI
KAZANI, KAZANÇ
KAZAN
KAZAN
Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap. Ankara iline bağlı ilçelerden biri. Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap.
KAZANDIRICI
iktisâbi. -yıllanma (zamanaşımı): iktisâbi mürûr-ı zaman.
YUKARIKAZANLAR
Elâzığ kenti, Çaybağı nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
BÜYÜKKAZANLI
Şanlıurfa şehri, Şekerli bucağına bağlı bir bölge.
KAZANDIRABİLME
Kazandırabilmek işi.
KARAKAZANCIK
Gelincik çiçeği ve bitkisi.
ÇOBANKAZANI
Şırnak ilinde, Fındık bucağına bağlı bir yerleşim yeri.
KAZANAĞARDAN
Kalaycı.
KAZANHÜYÜĞÜ
Konya ili, Karapınar ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
ÇÖĞÜNKAZANI
Dökme demir börek kızartma kabı. (Bursa).
KAZANABİLMEK
Kazanma imkânı veya olasılığı bulunmak.
KAZANÇSIZLIK
Kazançsız olma durumu.
KAZANLIPINAR
Kahramanmaraş ilinde, merkez belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.
TOPRAKKAZANGİLLER
Memeliler (Mammalia) sınıfının, kemiriciler (Rodentia) takımının, yalın dişliler (Simplicidentata) alt takımının, sıçanımsılar (Myomorpha) bölümünden, yapılan tıknaz ve kuyrukları küt, gözleri ve kulakları küçük, yaşayışları köstebeğe benzeyen türlere sahip bir familya.
KAZANKARASI
İlkbaharda kırlarda biten, yemeği yapılan bir bitki.
KAZANDIRABİLMEK
Kazandırma imkânı veya olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde KAZAN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AMORTİ
Birden ödenerek faizinin işlemesine son verilen tahvil. Piyangoda bilet değeri kadar kazanılan ikramiye.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
ALGI
Bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma, idrak. Kazanç, alacak. Rüşvet. Vergi. Haşhaş sütünü toplamakta kullanılan kaşık.
ANLAMLANDIRMAK
Anlamını açıklamak. Anlam vermek, anlam kazandırmak.
ALIŞMAK
Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek. Sürekli ister olmak, bağımlılık kazanmak. Uyar duruma gelmek, intibak etmek. Evcilleşmek, ehlîleşmek. Yadırgamaz duruma gelmek. Tutuşmak, yanmaya başlamak. Bağlanmak, ısınmak.
ANALAŞTIRMAK
Annedeki özellikleri kazandırmak.
AÇIKÇI
Borsada fiyat dalgalanmalarından yararlanarak açıktan para kazanan kimse.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
AKLİYAT
Akıl yolu ile kazanılan bilgiler.
ARABESKLEŞMEK
Arabesk özelliği kazanmak.
ANAFORCU
Yolsuzlukla kazanç peşinde olan kimse.
AMATÖR
Bir işi para kazanmak için değil, yalnız zevki için yapan, hevesli, meraklı (kimse), özengen, profesyonel karşıtı. Bir işi meslek veya alan uzmanı olmadan yapan. Beceriksiz. Acemi.
ANAFORLAMAK
Yolsuzluk yaparak kazanç elde etmek.
ADLANMAK
Kendisine ad verilmek, isimlenmek. Kötü ün kazanmak, isimlenmek.
ANILAŞMAK
Anı niteliği kazanmak.
ALIŞTIRMA
Alıştırmak işi. Vücudun gücünü ve dayanıklılığını artırmak için yapılmış olan uygulama, hazırlık çalışması, idman, egzersiz, antrenman. Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak için yapılmış olan tekrar, temrin, talim, egzersiz. Bir araç motorundan tam verim elde edilebilmesi için ilk dönemlerinde yüksek devirde düşük hızda çalıştırılması, rodaj.
ADSIZ
Adı olmayan, isimsiz. Tanınmayan, bilinmeyen, isimsiz. Türklerde, ailesinden ayrıldığı için artık onun adını taşımak, onun adıyla anılmak hakkını yitirmiş olan, bir yararlık gösterdiğinde ancak ad kazanabilen delikanlı, isimsiz.
ANITLAŞMAK
Anıt durumuna gelmek, anıt değeri kazanmak. Saygı ve sevgi ile anılır duruma gelmek, abideleşmek.
ALMANLAŞTIRMAK
Almanlara özgü yaşayış tarzı kazandırmak.
ALDATMAK
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. Oyalamak, avutmak. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. Yalan söylemek. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Birine verilen sözü tutmamak.