Kelimeler arşivinde; içinde "işte" olan, toplam 36 tane kelime bulunuyor. İçerisinde işte bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu işte ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında işte olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
GEÇMİŞTELİK, FİŞTEKLEMEK
GEREVİŞTEN, ÇİĞİŞTEMEK, FİŞTEKLEME
ERİŞTELİK, GELİŞTENİ, ÇİRİŞTEPE
ZERRİŞTE, YENİŞTEN, KARPİŞTE, HERPİŞTE, ERİŞTELİ, DERİŞTER, DİŞTECİM, İŞTEŞLİK
ÇEKİŞTE, NEKİŞTE, KİŞTENE, İŞTEMEK, İŞTECÜK, İŞTECİK, FERİŞTE, HERİŞTE
HİŞTEK, BİŞTEK, ERİŞTE, ÇİŞTEN, FİŞTEK, PİŞTEK, ENİŞTE, ETİŞTE
İŞTE
Bir şey gösterilirken veya bir şeye işaret edilirken söylenen bir söz, aha, ahacık. Anlatılan şeye dikkat çekmek için kullanılan bir söz. Anlatılan bir sözün sonucuna gelindiğini gösterir.
FİŞTEKLEME
Fişteklemek işi, fıştaklama.
YENİŞTEN
Yeniden.
ÇİRİŞTEPE
İçel ili, Tarsus ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.
FİŞTEKLEMEK
Sinsice destekleyip kışkırtmak, fıştaklamak.
ERİŞTELİK
Erişte yapmaya yarayan. Kıyılarda deniz yosunlarının hareketi engelleyecek biçimde çok olduğu yer.
HERPİŞTE
Deniz kıyılarındaki ince sazlar.
DİŞTECİM
Bir ülkenin ulusal sınırları dışına yönelen, yabancı uluslarla yapılan alışveriş, bk. dışalım, dışsatım.
DERİŞTER
Mahalle muhtarı. Para toplayan.
ZERRİŞTE
Altın tel, sırma.
GEÇMİŞTELİK
Hint-Avrupa dillerinde, geçmişte yapılmakta iken tamamlanmamış olarak düşünülen bir işi anlatmağa yarar fiil zamanı, ki. bizim Geçiyordum şeklindeki geçmişte şimdililik zamanının karşılığı olabilir.
KARPİŞTE
Bir çeşit basit yazlık ev, yayla evi.
GEREVİŞTEN
Yalancıktan: Gerevişten bayıldı.
ÇİĞİŞTEMEK
Korkuyla ürpermek.
ERİŞTELİ
Bir çorap motifi. (Yeşilova Aksaray Niğde).
GELİŞTENİ
Gelinceye kadar anlamında kullanılır: Bu gelişteni burada otur.
Bu bölümde tanımı içerisinde İŞTE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ATILMAK
Atma işine konu olmak. Bir yerden, görevden veya işten uzaklaştırılmak. Patlatılmak. Saldırmak, hücum etmek. Başlamak. Bir şeye doğru birden gitmek, birden bir davranışta bulunmak. Bir işe girişmek.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
BİLANÇO
Bir kuruluşun, bir ticarethanenin belirli bir dönem sonundaki veya belirli bir gündeki taşınır ve taşınmaz varlıkları ile bunları sağlamak için kullanılan öz ve yabancı kaynakları dengeli olarak gösteren çizelge, dengelem. Girişilen herhangi bir işte, belirli bir süre sonunda elde edilen iyi ve kötü sonuçların karşılıklı durumu.
BIRAKMAK
Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak. Yanına almamak, yanında götürmemek. Koymak. Bıyık ya da sakal uzatmak. Bir işi başka bir zamana ertelemek. Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak. Bakılmak, korunmak için vermek. Kötü bir durumda terk etmek. Ayrılmak, terk etmek. Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak. Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek. Saklamak, artırmak. Sarkıtmak. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek. Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak. Boşamak. Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek. Sınıf geçirmemek, döndürmek. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek. Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek. Engel olmamak. Unutmak. Sahiplik hakkını başkasına vermek.
AZİM
Bir işteki engelleri yenme kararlılığı.
BATIRMAK
Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak. Kirletmek. Yitirmek. Mahvetmek. Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek. Bir işte kazanç sağlayamaz duruma gelmek.
AS
Kakım. Bir işte başta gelen (kimse veya şey). İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey. Arsenik elementinin simgesi.
AKŞAMLAMAK
Bütün günü bir yerde veya bir işte geçirerek akşama erişmek, akşamı bulmak. Ay dolunay durumundan sonra geç doğmak. Akşamı bir yerde geçirmek.
AFFETMEK
Bağışlamak. Hoşgörü ile karşılamak, mazur görmek. Birinin sorumluluğundaki bir görevden veya işten çıkmasına izin vermek.
ATA
Baba. Kişinin geçmişte yaşamış olan büyükleri. Dedelerden ve büyükbabalardan her biri.
AMİR
Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse, mir. Buyuran, buyurucu. Satıcı veya ihracatçının gönderdiği malların bedelini almak üzere gerekli belgeleri göstererek bankaya başvuran kimse.
AHA
İşte.
BAŞROL
Tiyatro veya sinemada en önemli rol. Bir işte önemli, etkili olma durumu.
AZMETMEK
Bir işteki engelleri yenmeye karar vermiş olmak.
BRAKET
Dikişten çıkan kitapların sırtına makine ile bez geçirme.
BOCALAMAK
Gemi rüzgâra karşı gidemeyerek sürüklenmek. Bir işte tutulması gereken yolu kestirememek, ne yapacağını bilememek, kararsız olmak.
AHACIK
İşte.
ANI
Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra. Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü, hatıra.
ALIKOYMAK
Bir süre için bir yerde tutmak. Ayırıp saklamak. Mâni olmak, engel olmak. Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak. Yoksun bırakmak.
BLÖF
İskambil oyunlarında elindeki kâğıtları olduğundan başka gösterme davranışı. Kazanda yoğunlaşan suyu dışarı atma. Karşısında kişiyi yanıltarak veya yıldırarak bir işten caydırmak için söylenen asılsız söz veya takınılan aldatıcı tavır, kurusıkı.