İçinde BEKLENME geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "beklenme" olan, toplam 10 tane kelime bulunuyor. İçerisinde beklenme bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu beklenme ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında beklenme olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

12 harfli kelimeler

BEKLENMEZLİK

11 harfli kelimeler

BEKLENMEDİK, GÖBEKLENMEK, ŞİBEKLENMEK

10 harfli kelimeler

ÖBEKLENMEK, GÖBEKLENME

9 harfli kelimeler

BEKLENMEK, BEKLENMEZ, ÖBEKLENME

8 harfli kelimeler

BEKLENME

Bazı kelimelerin anlamları

BEKLENME

Beklenmek durumu.

BEKLENMEZLİK

Beklenmeme durumu.

BEKLENMEK

Bekleme işine konu olmak.

GÖBEKLENME

Göbeklenmek işi.

ÖBEKLENME

Öbeklenmek durumu veya biçimi.

ÖBEKLENMEK

Öbek durumuna gelmek, öbek öbek olmak.

GÖBEKLENMEK

Karnı yağlanıp şişmanlamak. Marul, lahana yaprakları büyüyüp sıklaşmak.

ŞİBEKLENMEK

Göz çapaklanmak.

BEKLENMEZ

Beklenmeyen, umulmayan durumda olan.

BEKLENMEDİK

Beklenmeyen, umulmayan. Birdenbire, ansızın olan.

  -   -   -  

Anlamında BEKLENME bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde BEKLENME geçen kelimeler listesi verilmiştir.

DİŞLİ

Dişleri olan. Ayakkabıcıların sayayı kalıba çekmek için kullandıkları kerpeten gibi bir araç. Kaya balığı. Beklenmedik düzeyde olan. Sözünü geçiren, istediğini yaptırabilen, güçlü (kimse). Dişleri olan çark.

GÖRÜNMEZ

Görünmeyen, beklenmeyen.

BİTMEK

Tükenmek. Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek. Güçsüz kalmak, çok zayıflamak. Çok sevmek, bayılmak, beğenmek. Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak. Çok yorulmak. Sona ermek.

ÇIKAGELMEK

Beklenmedik bir zamanda gelmek.

GÜLÜT

Skeç, revü, eğlence gösterisi vb.ne eklenen beklenmedik gülünç sözler veya durumlar.

ÇAKINTI

Şimşek çakması, parlaması. Ani buluş, düşünce, beklenmeyen söz veya davranış.

DAĞITMAK

Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak. Değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak. Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek. Yenilgiye uğratmak. Kurulu bir düzeni bozmak. Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek. Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek. İletmek, ulaştırmak. Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek. Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak. Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek.

AMA

Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin. Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz. Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz. Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz. Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz.

HAYIR

"Yok, öyle değil, olmaz" anlamlarında onamama, inkâr bildiren bir söz. İyi, hayırlı, yararlı, faydalı. Olumsuz cümlelerde anlamı pekiştiren bir söz. İyilik, karşılık beklenmeden yapılmış olan yardım.

EYVAH

Beklenmedik, kötü, hoşa gitmeyen bir haber veya olay karşısında duyulan acınma, üzülme sözü.

FEVKALADE

Alışılmış olandan ayrı, olağanüstü, beklenmedik, görülmedik, işitilmedik. "Çok iyi, çok üstün, çok güzel" anlamlarında beğeni ifade eden bir söz. Aşırı bir biçimde. Aşırı, çok fazla.

DENGESİZLİK

Bir şeyde denge bulunmaması durumu. Bir kimsenin tutum ve davranışlarında beklenmedik değişmeler olması, istikrarsızlık.

GÜMBEDEK

Gümbürdeyerek. Beklenmedik bir zamanda, birdenbire.

DONMAK

Sıvı, soğuğun etkisiyle katı duruma gelmek, buz tutmak. Gelişmemek, yeniliklere açık olmamak. Beklenmedik bir durum karşısında birden hareketsiz kalmak. Eriyik durumda bulunan bir metal katı duruma geçmek. Kimyasal bir etki ile katılaşmak. Çok üşümek. Bitki soğuktan zarar görmek, yararlanılmaz duruma gelmek. Yaşamını yitirmek, soğuktan ölmek.

BEKLENİLMEK

Beklenmek.

BASKIN

Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme. Benzerleri arasında güç ve önem bakımından başta gelen, başat, hâkim, dominant. Sertlik, zorluk bakımından üstün. Su basması, sel. Ansızın çıkagelme. Kısa süreli, beklenmedik saldırı.

ALDATMAK

Beklenmedik bir davranışla yanıltmak. Oyalamak, avutmak. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek. Yalan söylemek. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek. Birine verilen sözü tutmamak.

ESMEK

Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak. Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek.

BAKMAK

Bakışı bir şey üzerine çevirmek. Yoklamak, incelemek, denemek. Anlamak, farkına varmak. Gözetmek, korumak. İlgilenmek. Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak. Beslemek, geçindirmek. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek. Renklerde benzemek, andırmak. Bir iş birinden beklenmek. Hastayı muayene etmek. Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak. Tedavi etmek için ilgilenmek. Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak. Aramak. Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak. Uğraşmak, meşgul olmak.

BURGAÇ

Beklenen hızından farklı bir biçimde ve beklenmeyen yönlerden gelen şiddetli hava akımı, türbülans.